Son bölümler dostlar:))) O yüzden bol yorum istiyorum. Umarım beni üzmezsiniz:) Bu arada Son gelişmeler hakkında düşüncelerinizi çok merak ediyorum.
Barzan Mirza ülkeye gelip de telefonu açtığında telefonuna onlarca bildirim düşmüştü. Ancak en önemlileri Umut Karin'den gelenlerdi. Üç gündür Eleine'e ulaşamadığını yazmıştı. Son durumlar hakkında bilgi vermişti. Okuduklarıyla Barzan Mirza eve bile uğramadan havaalanına gitmişti. Görev raporunun canı cehennemeydi. Zaten saman altı bir işti. Kendi özel meselesiydi. Bunun hesabını verecek değildi. Jüpiter'in her ne kadar kızsa da halledeceğini biliyordu.
Genç kadının kaldığı otelde kavga çıkarmış o lanet olası ekibin olaya el atmasıyla Eleine'in odasına giriş izni alabilmişti. Odaya girdiğindeyse... Her şey ıssız ve sessizdi. Bir gece lambasının ışığında perdeler çekiliydi. Başta burada olmadığını düşünecekti. Ta ki masada duran telefonu, cüzdanı ve saatini görene kadar. Sonra yataktaki kabarıklıkla oraya gidip Eleine'i yarı ölü vaziyette bulunca önce panikledi. Ambulansı arayacaktı neredeyse. Nefes aldığını görünce derin bir nefes alıp muayene etti.
Genç kadının nabzı ve solukları zayıf ama düzenliydi. Rengi solgundu. Bilinci kapalıydı ve dudakları kuruyup çatlamıştı. Tahminen geldiği günden beri burada öylece yatmış hiç kalkmamıştı. Yatak soğuktu, içerisi soğuktu. Eleine ise hepsinden daha soğuktu. Dehidrate olmuş bedeni minimal fonksiyonları yerine getiriyor gibi görünüyordu. Aklı kısa bir süre durmuş, ne yapacağını bilemez halde genç kadının cansız vücuduna boş boş bakmıştı. Bahtına düşen savaşçıkadınlarla ilgili bir isan vücudunu sarmıştı. Sonraysa pişmanlıkla kendine gelmiş kendine bildiği en etkili küfürlerle meydan okumuştu. Cemre de Eleine de lütuftan başka bir şey değildi. İsyan edecek kadar günahkâr olan ruhuna lanetler okudu.
İç savaşın ardından ne yapacağını hala bilemez haldeydi. İçinde bir yan 'Onu kaybetmeyeceğim!, Kaybedemem! Terk edemezsin!' haykırışları içerisindeydi. Panik hali soğuk bir dingiliğe bırakana kadar kadının halsiz sönmüş vücudunu kollarında sıkmıştı. Sonra aklında yapacaklarına dair bir harita belirmeye başlayınca hızla uygulamaya geçti.
Önce kadının kıyafetlerini çıkarıp kendi de soyundu. Odanın ısısını en yükseğe getirip onun yanına girdi ve sıkıca sarıldı. Hipoterminin eşiğindeki beden tepkisizdi. Barzan Mirza onu bu halde görmekten nefret ediyordu. Saçlarını tel tel okşayıp bedenini ovaladı. Ve yalnız bıraktığı için ondan binlerce kez özür diledi. KEndi yaşadıklarını anlattı. Nereye gittiğini, neden gittiğini... Böylece iki saate yakın zamanını içinde hiçbir cinsel arzu barındırmaksızın kadının teninde geçirdi.
Nihayet vücut ısısı yerine geldiğinde kadını yatakta iyice sarıp sarmaladıktan sonra üzerini giyinip en yakın eczaneye doğru yola çıktı. Serum fizyolojik* ve dextroz** ile içine koymak için birer ampul B ve C vitamini aldı. Ardından serum seti ile damar yolu açabilecek malzemeler de aldıktan sonra hızla geri döndü.
Kasvetli Fransa göğüne öfkeyle haykırmak istiyordu; ama dişlerini sıkmakla yetiniyordu. Çenesi gerilmiş, vücudu savunmaya hazır ve gözleri öfke doluydu. Saçlarıysa karıştırılmaktan birbirine girmişti. Asi ve tehlikeli bir görünüm içerisindeydi. Otele girdiğinde kimse onun önüne geçmeye cesaret edemiyor hatta o asansöre bindiği an inmeyi tercih ediyordu. Nihayet ısısı tavan yapmış odaya girdiğinde Eleine'in rengi çok az yerine gelmiş yüzünü seçip doğru yatağa ilerledi. Yorganı kaldırdığında bu sefer de ateşlendiğini fark edip küfretti. Neyse ki ateş düşürücü ilaçlar da almıştı.
Aklı aynı anda binlerce düşüncenin işgali altında olan Barzan Mirza sakinliğini korumaya çabalayarak elini güzelce yıkadıktan sonra önce ateş düşürücü ilaç ampulünü kırıp enjektöre çekti. Ardından genç kadının bacağını alkolle sildi. Sağ bacağın orta hattının en dış kısmına iğneyi saplayıp kan kontrolünden sonra ilacı kasa enjekte etti. Ardından hızla damar yolu malzemelerini hazırladıktan sonra serumu setleyip setteki havayı boşalttı. Turnikeyi kadının koluna sıkıca bağladıktan sonra düz ilerleyen bir damar bulup intraketi sapladı. Kan gelince ilerletip iğneyi çıkarmadan evvel flasterle sabitledikten sonra iğneyi çekip hazırda bekleyen serumu taktı. Gayet güzel gidiyordu. Serumun içine B ve C vitaminini de enjekte ettikten sonra diğer elini tutup beklemeye başladı. Serum bittikten sonra dextroz torbasını takmış onun bitmesini beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT BİR HAYAL
RomanceBiz seninle gidilmeyen şehrin, çıkılmayan yokuşlarında soluklandık. Ve hiç olmayan panjurlu bir evin hayalini üstümüze çatı yaptık. Yani anlayacağın adamım ,seninle bir yalanı yaşadık! *** Yol gitti, Eleine bitti; fakat mesafeler hiç tükenmedi. Kı...