Kalbim Ölüyor

36 6 0
                                    

Poyraz Demir Gökse

Kardeşimi koruyamamıştım. O içerde beyin kanamasından yatıyorken ben şuan burada oturuyordum. Tek yapabildiğim oturmaktı. Hem de bu olay benim yanımdayken olmuştu. Ben nasıl bir abiydim? O içeride 9 saattir ameliyattaydı. Ama ben burada oturup sadece duvarı izliyordum. İnanç'ı aradığımda korkudan sesi titremişti. Şimdi duvarın dibinde oturmuş göz yaşı döküyordu. Ben onu bile yapamıyordum.

Derin'i annem bir sopayla tam kafasından vurmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Derin'i annem bir sopayla tam kafasından vurmuştu. Bu nasıl bir kadındı? Kendi kızına bile insafı yoktu. Bu kadın nasıl bizim annemiz olabilirdi? Benim kardeşim çok masum, çok iyi biriydi. Nasıl olurdu da canilerin kızıydı?

Ayağa kalktım ve ameliyathanenin kapısında dolanmaya başladım. Mert içeri girdi. Kafetaryadan su almıştı. İnanç'ın yanına gitmişti ve, "Al kardeşim biraz iç bak sürekli duvar kenarında ağladın. Derin de senin iyiliğini isterdi. Lütfen kardeşim senin için." Daha sonra ağlamaktan harap olan Meltem'in yanına gitti. Meltem'e sarıldı ve sulardan birini açıp uzattı. Meltem zorlukla sudan bir yudum aldı. Polat ise duvara yaşlanmışım derin bir hüzünle duvarı izliyordu. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. İçimizde en kötümüz İnanç'tı konuşmuyor ağzına bir lokma almıyordu. İlk defa onun gibi güçlü bir adamın ağladığını görmüştüm. Yüreğim dağlanmıştı gerçi ben de pek farklı sayılmazdım. Ağzıma bir lokma atmamıştım. Tek kardeşimi düşünüyordum.

En sonunda bir hemşire dışarı çıktı ve yine kana ihtiyacı olduğunu söyledi. Meltem kalkacaktı ama Polat ona izin vermeden kalktı ve kan vermeye gitti. İnanç her kan ihtiyacını duyduğunda daha da kötü ediyordu kendini.

12 saat sonra

İnanç Karaduman

Derin ameliyattan çıkmıştı ve yoğun bakıma alınmıştı. İlk 24 saatin çok önemli olduğu söylenmişti bize. Yoğun bakım penceresinden Derin'i izliyordum. Onun bu halini gördükçe daha da kahroluyordum. İşkence bile çekmeyi yeğlerdim. Keşke olay anında yanında olsaydım. Keşke engel olabilseydim.

Ben bu düşünceler içindeyken hemşire beş dakika ile sınırlı bir kişiyi içeri alabileceklerini söyledi. Tabi ki içeri Poyraz girecekti. Bu onun hakkıydı. Zaten kendini heba etmişti. Herkes Poyraz'a girmesini söyledi. Poyraz önce yüzüme baktı sonra da içeri adımladı. Derin'in yanına gidince yüzüne doğru baktı ve elini kaldırıp öptü. Birkaç cümle daha kurdu. Ama anlayamamıştım. Kalbimin Derin ağrısıyla baş etmeye çalışıyordum. Keşke yanına gidebilseydim. Ona bir şey olursa yaşayamazdım.

Poyraz çıktıktan sonra Polat birden ayağa kalktı ve bize bir şey demeden hastanenin içinde kayboldu. Bir süre sonra hemşireyle geri geldi ve beni içeri kalbimin yanına götürebileceklerini söylediler. Polat'a nasıl diyen gözlerle bakınca kendisi bana anlattı. Hastanenin yakını meğerse bu odunun eski bir arkadaşıymış. Ve benim için izin almış. Odun ama iyi çocuktu Polat.

Beni hazırlamalarından sonra içeri girdim. Bebeğimin yüzü bembeyazdı ve yüzünde sargı vardı. Onu böyle görmek beni perişan etti. Ölsem bile bunu görmeyi istemezdim. Dikkatlice yanına doğru gittim ve eline bir öpücük bıraktım. Kokusunu içime çekmek istedim ama odada sadece hastane kokusu hakimdi.

 Kokusunu içime çekmek istedim ama odada sadece hastane kokusu hakimdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2 gün sonra

İnanç Karaduman

Derin kalkmıyordu. Hiçbir iyileşme belirtisi de göstermiyordu. Bütün geceler başında beklemiştim. Ama bir faydası olmamıştı. Meltem'in ağlamaktan gözünde yaş kalmamıştı. Akşamları onu Polat evine bırakıyordu biz de burada sabahlıyorduk. Meltem'in bu ortamda kalmasını hiçbirimiz istememiştik. Çok etkileniyordu. Polat da onun yanında kalıyordu. Sabahları erken saatte ise geri geliyorlardı. Kimse doğru düzgün bir şey yemiyordu. Poyraz ağzına bir şey atmamak için direniyordu resmen gerçi ben de aynıydım. Derin yiyemeden ben nasıl yiyecektim ki?

Birden bir hareketlilik oldu. Derin'in odasından bir hemşire fırladı ve doktorun yanına doğru koştu. "Hilmi hocam acil! " diye bağırdığında yüreğim yerinden oynamıştı. Koşarak odanın kapısından içeri baktım kalp makinesinin alarmı susmuyordu. Yüksek bir şekilde ötüyordu. Alarm benim kalbimi çıkaracak kadar ufak ama korkunçtu.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorum yapıp oylarsanız gerçekten çok mutlu olurum. Umutlu günler dilerim.

Kalp Falı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin