Acı Çikolata

37 9 2
                                    

Poyraz Demir Gökse

Babam İngiltere'ye gitmeme izin vermemişti. Ama daha sonra her hafta euro göndereceğimi ve çalışacağımı bildiğinden izin verdi. Çünkü biliyordu kardeşimi ona bırakmayacağımından emindi. İngiltere'de bursla bir yurtta kaldım. Odada iki kişi daha vardı ama benimle çok muhatap olmuyorlardı. Yalnızdım aklıma kardeşim geliyordu. Çok yalnızdım.

Bir gün kafeteryada oturuyorken yanıma bir kız oturdu. Simsiyah ama mükemmel saçları vardı. Elindeki kalıp çikolatayı bana uzattı. Almamı işaret etti ve birazını koparıp ağzıma doğru uzattı. Hayır demek istesemde ağzımı açtım ve ağzıma koyduktan sonra kahkaha attı. Onun güzel bembeyaz dişlerini ve mükemmel gülüşünü görünce ben de gülümsedim. Sonra elini uzattı.

"My name is Mira. What is your name?"

"I am Poyraz. Where are you from?"

"England, you?"

"Turkey. Nice to meet you." Dedim ve dersime odaklandım. Mira da kahve içip beni izliyordu. Bu bana çok garip gelmişti. Ama bana gülümseyerek bakması içimi bir hoş ediyordu. Sonra bana onunla kahve içmeye çağırdı ve numaramı aldı. Her gün konuşuyorduk. Her gün bana yazıyordu. Onu ne zaman görsem yüzümde güller açmaya başladı. Her lafı çok tatlıydı. Çok güzeldi. Özel olarak tasarlanmış bir oyuncak bebek gibiydi.

Bir gün derse geldiğimde yanıma geldi ve bana Türkçe "Seni seviyorum." Dedi. Ben de ingilizce "You are my heart." Dedim ve o gün çıkmaya başladık.

Benim için Türkçe öğrendi. Beni çok mutlu ediyordu. Beni çok sevdiğini hissettiriyordu. Ona Türkiye'yi her anlattığımda benimle yaşayacağını ve Türkiye'yi çok merak ettiğini söylüyordu. Hatta bazen ben yurttayım diye Türk yemek tarifleri deneyip bana getiriyordu. Tam olmamış sanki dediğimde daha fazla deniyordu.Her gece dersten sonra Türkçe çalışıyordu. Sonra bana öğrendiklerini anlatıp anlamadıklarını soruyordu. Bazen ona kızıyordum çünkü benim için çok çabalıyordu ve kendini yoruyordu.

Ben bunlara değmezdim... Zaten öyle de oldu. Hak etmediğim belliydi zaten ama en azından biraz daha uzun sürseydi.

Yaklaşık 2 sene sevgili kaldık. Yıl dönümümüz için çok para biriktirip ona çok güzel bir kolye almıştım. Bir restoranda onu bekliyordum. Heyecandan dizlerim titriyordu. Camdan bakarken onu gördüm. Aşırı güzeldi. Üzerinde lacivert bir elbise vardı. Aklıma onu gördüğümde üşüyeceği geldi. Ceket aldığımdan kendi kendime mutlu oldum.

Kaldırımdan karşıya geçecekken beni gördü ve dikkati dağıldı. Bana gülerek bakarken ona doğru beyaz bir araba geldi. Araba onu göremeyip ezip geçti. Ben o anda yaşama yetimi kaybettim. Düşünemiyordum. Koşarak dışarı çıktım. Kanlar içindeki Mira benim göğsümü delen bir ağrı yarattı. İlk kez ağladım. Hem de durmaksızın. Ambulansı arayın diye bağırdım. Büyük bir çığlık attım. Araba ise uzaklaştı ve gitti. Mira son gücüyle bana yaklaştı ve yanağımı öpüp gözlerini sonsuza kadar kapadı.

Sürekli Mira'ya yalvarıyordum. Ambulans yarım saat sonra geldi. Ameliyata aldılar 15 saat ameliyatı bekledim. Ama sonuç başarısız oldu. Mira'yı kaybetmiştim. En değerlim benden gitmişti. Benim çikolata veren kızım beni bu dünyaya mahkum etmişti. Beni yaşama sebepsiz bırakmıştı.

Ameliyathane kapısında yere çöktüm. Beni kendime getirmeye çalıştılar ama işe yaramadı. Ben kendimi ameliyathanede gömmüştüm zaten. Morga girdiğimde son kez de olsa kokusunu sonuna kadar çektim ve alnına bir buse kondurdum. Gözyaşlarım onun gözlerine değdi ve aktı gitti. O güzel gözlerini göremedim. Morgdan çıkınca bana kaza anında elinde olanları verdiler. Bana bir kazak almıştı. Kazağı kokladım ama bana yetmedi. Kokusu gittikçe azalıyordu. Her gece kazağı öptüm.

Yaklaşık 4 sene depresyona girdim. Daha sonra kardeşimin babamı terk ettiğini ve babamın onu aradığını öğrendim. Türkiye'ye üniversitemi bitirip geri döndüm.

Oy verip yorum yapar mısınız?? Umutlu günler dilerim.

Kalp Falı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin