Bölüm 1

2.1K 225 113
                                    

BENİBUL

Giriş

Genç kız, arkasında, giderek hızını azaltan aracın kendisi için yavaşladığını bir şekilde hissetmişti. Göğsüne tırmanan ağır his yüzünden omuzunun üzerine bakmadan önce sertçe yutkundu. Kesik kesik soluklar alırken ciğerleri daha fazlasını talep ediyordu. Ardından da gözlerini aracın içinden kendisine bakan adama, şaşırmış görünmeye çalışarak hafifçe gülümsedi. Genç adam, son model aracının yolcu kapısındaki camı indirdi. Başını eğerek genç kıza ne anlama bile geldiğini anlamadığı bir gülümsemeyle baktı.

"Nereye gidiyorsun?" sesinde sanki heyecanını bastırmaya çalışır bir ton vardı.

"Babama," genç kız omuz silkti. "Her zamanki gibi!"

"Saat çok geç değil mi?"

"İşi bitmemiş. Sabaha kadar da sürse orada kalır, biliyorsun."

Genç adam hafifçe başını salladı. Gözlerinden anlık bir parıltı geçerken dudakları aralandı. "Atla," başıyla da yolcu tarafında duran koltuğu işaret etti. "Ben de eve geçiyordum. Elindekilerle boşuna yorulma." Sanki akşam esintisi onu serinletmeye yetmiyormuş gibi tişörtünü ensesinden tutup kaldırarak havalandırdı.

Genç kız, bunun üzerinde düşünmeye bile gerek duymadan, onu aklının değil de hislerinin yönlendirmesine izin vererek, "Olur," dedi usulca. Heyecanlıydı. Ağzı kuruyordu ve yüzünün, bir sobanın bir milim önünde kalmış gibi ısındığını hissediyordu. Ayaklarında da bir tuhaflık vardı. Sanki yere değil de havaya basıyormuş gibi...

Aracın yolcu kapısını açtı, daha içeriye girmeden bile genç adamın, arada sırada burnuna dolmasından hoşnut olduğu kokusu ona tatlı bir şiddetle çarptı. Koltuğa oturup, kapıyı kapattı. Elindekileri kucağına yerleştirip, parmaklarını da etrafına sardı. Parmak uçları ısısını yitirmeye başlayan kaplardan dolayı hafifçe sızladı. Mahcup bir gülümsemeyle adama baktı. Genç adam, yola tekrar çıkmış olmasına rağmen ona bakıyordu. Kendisine baktığını fark ettiğinde de göz kırptı.

Genç kız, alçak sesle "Teşekkür ederim," dedi. Ve derince bir nefes almak için başını ön cama, uzayıp giden yolda ilerleyen araçlara dikti.

"Rica ederim," Genç adamın sesinde yine anlayamadığı o garip ton vardı. Sanki uzun süre koşup, nefesi aksamış da zorlukla konuşuyormuş gibi.

"Hasta mısın, abi?"

Bakışları, adamın kısılan gözlerindeki yaralanmış bakışla ve alayla havalanmış kaşlarıyla buluştu. "Duyan da aramızda çok yaş var zannedecek, üç yaş için abi deyip de insanı yaşlı psikolojine sokma," Ardından alçak ses güldü. "Hasta da değilim."

"Ağzım, öyle alıştı," genç kız omuz silkti. "Ne yapayım?" Konuştukça, elini ayağına dolaştıran heyecanının onu terk ettiğini fark ediyordu. Fakat kısacık yolculuklarında aniden, sormak istemediği fakat onu her gördüğünde de anında aklına hoşnutsuzlukla düşen başka bir ismi zikretti. "Nagihan abla, nasıl?"

Genç adam, ona buz gibi bir bakış attı. "Bilmem," dedi sert bir tonda. "İki gündür görüşmedik." Dişlerini dudağına geçirip yemeye başladı. "İyidir herhalde."

Genç kız, bu konuda sessiz kalması gerektiğini biliyordu. Fakat içindeki sese de bir türlü dur diyemiyordu. "Nişan öyle ani oldu ki, insan yıldırım aşkı olduğunu düşünüyor." O da genç adama, aynı anda hem mahcubiyet barındıran hem de soğuk bir bakış attı. "Düğün ne zaman?"

Araç, bir anda hızını arttırınca, genç kız gözlerini yola dikerek sertçe yutkundu. Adamın üzerine neden gittiğini bilmiyordu. Ya da aslında biliyordu, fakat bir anlamı olmamasına rağmen kendisi neden böylesine ileri gidiyordu, onu bilmiyordu.

BENİ BULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin