Bölüm 21

440 103 103
                                    

Bölüm 21

İyi geceler, gençlik : ) Bizim tarlalar hareketlenmeye başlayınca işlerimiz de çoğalmaya başladı. Bazen nefes alacak zaman olmuyor gerçekten. Bölümlerin geliş süresi biraz uzadı. Ve çok da kontrol edemiyorum zamansızlıktan. Bunun için özürlerimi kabul edin, lütfen. Ama zaten artık finale doğru yaklaşıyoruz. Tamamen tarla işine girmeden ve fındık başlamadan bitirmek istiyorum, yoksa araya aylar girer ve yazamayabilirim. Bana zaman ve ilham perileri dua edin. Umarım severek ve beğenerek okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Hatalarım, kusurlarım affola. Sevgiler : *

Genç adam, kendini çayın serin suyuna bırakırken tek bir isteği vardı; kaçabilmek. Şans oyunu bile oynamazken, kendini yüzbinlerce liralık kumar borcunun altında bulmuştu. Birkaç kere kazanmış, ancak sonra hep yokuş aşağı inmişti. Arabasını satmış, babasından ona kalan bahçeyi satmış yine de hiçbir şeye yetişmemişti. Borçlarının değil de kumar oynadığının, daha bunu oynatanları görmezden geldiğinin bilinmesini istemiyordu.

Tüm ailesine, ama en çok da eşi ve çocuklarına karşı utanacağını biliyordu. Borcu bile onu, ailesinin tüm her şeyi öğreneceği kadar korkutmuyordu. Hâlbuki ne çok severdi mesleğini... Ne de çok çalışmıştı polis olmak için. Fakat artık bunların hiçbir önemi yoktu. Kendini sıkışmış gibi hissettiği için Güray'ın teklifini kabul etmek zorunda kalmıştı. Ben, yanarsam sen de yanarsın, demişti.

Bekir, istemeye istemeye karakolun bahçesinden bir kadını kaçırmalarına yardımcı olmuştu. Güray Mutlu, yıllardır bu şebekenin içindeydi ve işlerini görüyordu. Muhtemelen ölen baş komiserle birlikte çalışıyor olmalılardı. Onun bu işlere nasıl girdiği hakkında çok fazla şey bilmiyordu. Ancak kendisini de sokarken hiç çekinmemişti. Bu kızı kaçırmayı da Serhat'tan emir alarak yapmıştı. Güya çok kolay olacaktı. Kıymet adlı kadın, her nasıl başardıysa genç bir kızın öldürüldüğünü ortaya çıkarmış, arkası da çorap söküğü gibi gelmişti.

Kendi kıçını kurtarmak için bu kadını kaçırmayı kabul etmiş, sonra da kendi çalışma arkadaşları tarafından enselenmişlerdi. Güray, kadın ellerinde olduğu sürece kozun kendilerinden yana olduğunu söyleyip durmuş, Bekir ise karşısında gördüğü onlarca sivil polisten sonra her şeyin bittiğini gayet iyi anlamıştı. Hiç düşünmeden de kendini tekneden atmıştı.

Teknelerin arasından hızla yüzmeye çalışırken, aniden durdu. Başını arkaya çevirdiğinde onunla kimsenin ilgilenmediğini, tüm dikkatin ve silahların yönünün Güray'a çevrilmiş olduğunu gördü. Dudaklarını birbirine bastırırken çenesi titredi. Sert nefesler alıyor, sızlayan ciğerlerini rahatlatmanın bir yolunu bulamıyordu. Çok karışık hissediyordu. Fazla karışık. Nereye kaçacaktı ki? Kim olduğu biliniyordu. Kim oldukları bilinmezken bile bu kadar çabuk bulunmuşlardı.

Belinde duran silahını kılıfından çıkardı. Emniyetini açtı. Önce kendi kafasına sıkmayı düşünüyordu, fakat ondan önce yapması gereken bir şey vardı. Geriye doğru yüzmeye başladı. Suya atladığı kadar hızlı değildi, çünkü nefesi kesiliyordu. Yine de yeni bir güçle atladığı tekneye doğru ilerledi. Güray ve rehin aldığı Kıymet'i çok net görebiliyordu. Sadece arkalarından görebiliyordu.

Sertçe yutkundu. Ağzına dolan sularla birlikte öksürürken, silahını suyun yüzeyine doğru kaldırdı. Namlunun ucu, Güray'ın kafasının arkasını hedef alıyordu. Dişlerini sıktı. İçinde ufacık bir korku belirtisi bile yoktu. Artık sona geldiğini biliyordu. Ve en azından gitmeden önce doğru bir şey yapacak olmanın nokta kadar olan huzuruyla tetiğe bastı. Aynı anda bir silah sesi daha duyuldu.

Bekir, bir an için yüreği ağzına gelmiş bir halde kadının vurulduğunu düşündü. Çünkü aniden öne doğru eğilmişti. Fakat sonra Güray, bir anda teknenin zeminine yığıldığında rahatlayarak nefes verdi. Herkes aynı anda hareket ederek tekneye doğru ilerlerken, Bekir silahını kafasına dayadı ve hiç düşünmeden tetiği çekti.

BENİ BULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin