Herkese iyi sabahlar : ) Geç gelen bir bölüm. Ama umarım uzunluğu ve içeriği sizi memnun eder . Düzenleme yapamadım. Çünkü sonra vaktim olmuyor, atamıyorum bölümü. Umarım severek ve beğenerek okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Hatalarım- kusurlarım affola... Sevgiler : * Seviliyorsunuz : *
Bölüm 23
Komiser Çetin Şenol, gece hayatından pek hoşlanmazdı. Elbette, arada sırada onun da dışarı çıktığı oluyordu. Günün yorgunluğunu evde pinekleyerek geçirmek, televizyona bakmak, saçma sapan programlardaki saçma sapan insanları izlemek... Hoşuna gidiyordu bu tür şeyler. Çünkü bazen o kadar boş oluyorlardı ki, kafasını herhangi bir şekilde yormasına gerek kalmıyordu.
Ancak Bulut, mesaj çektiğinde onun davetine balıklama atlamıştı. Hayıflanarak iç çekti. Aslında bunun için kendisine oldukça kızıyordu. Onu, yollara neyin döktüğünü çok iyi biliyordu. Ve bunu bilmek de kendisini daha iyi yapmıyordu. Bir çift çikolata renkli göz, sarı, kıvırcık saç ve sempatik bir gülüşün resmen peşine takılmıştı. Ah... Bu arada, sertçe el sıkışması da vardı. Resmen kendisini tutup incecik, narin bedenine doğru çekmişti. Bir insan böyle bir şeyden nasıl olur da hoşlanabilirdi ki? Delirmiş olmalıydı.
Mekânın otoparkında aracını park edip arabadan indi. Aslında ayakları onu geriye götürmek istiyordu. Fakat aynı oranda ileriye de gitmek istiyordu. Böyle düşündüğü için kendisine de gerçekten sinir oluyordu. Uyuşuk adımlarla mekânın girişine doğru ilerleyip, güvenliğe kimliğini gösterdi. Kimlikteki adı ve unvanının, adamların anında geriye çekilip başlarını eğerek ona kızıl denizi yarar gibi yol vermelerine bazen sinir oluyordu.
İçeriye adımını attı. Aniden çarpan müzik ve çok renkli ışıklar bir an, onu allak bullak etti. Fakat kendisini çabuk toparladı. Onların nerede olduğunu tam olarak biliyordu. Yanlarına doğru ilerlerken gözleri de ışığa alışmıştı. Meslek alışkanlığı olarak bakışları tüm mekânın her bir detayında tek tek geziniyordu. Bu elbette elinde değildi. Ama bir şekilde onu hoşnut da ediyordu. Her an tetikte olmak ne kadar huzursuz adımlar atmasına neden olsa da bir o kadar güven de veriyordu.
Localara doğru yaklaştığında, masada oturan sadece iki kişiyi gördü. Baş komiser Fırat ve Nisan, birbirlerine doğru iyice eğilmişler, her ne konuşuyorlarsa dünyanın kalanını dışarıda bırakmış gibi görünüyorlardı. Çetin, neden işleri bu kadar uzattıklarını merak ediyordu. Aslında çıkıyor bile sayılmazlardı. Sadece her nereye gidiyorlarsa birlikte gidiyorlardı. Ve biri olmadan diğerinin adı asla ayrı olarak geçmiyordu.
Onu, ancak hemen yanlarına oturduğunda fark etmişlerdi. Geldiğine mutlu olmuş gibi görünerek ona selam verdiler. O da tamamen nezaket icabı karşılık verdi. Ancak gözleri bütün mekânı, tamamen farklı bir nedenle tarıyordu. Birbirlerine yapışmış, sanki o anda dünyadan başka bir yerde dans ediyorlarmış gibi görünen Bulut ve Kıymet'in hemen arkasında, sadece eğlenmek amaçlı ortada salınan Elif'i anında göz hapsine aldı.
Karşısında duran Nur'la birlikte, oldukça alçak sesli ve romantik bir şarkıda salınarak dans ediyorlardı. Bu durum için de çevrelerinde, onlara tuhaf tuhaf bakan insanların düşüncelerini pek de umursamıyorlardı. Bu düşünce dudaklarının kıyısına eğlenen bir kıvrım yerleştirdi. Eğer birazcık bile Kıymet'e benziyorlarsa –ki onun arkadaşları olduklarına göre öyle olmalılardı- zaten insanların ne düşündükleri hakkında pek de endişe duymuyor olmalılardı.
Gözlerini usulsüzce Elif'e dikmiş, suratında ne için olduğu belli olmayan bir gülümsemeyle hala daha Elif'i seyre dalmışken Fırat'ın gürültüyle boğazını temizlediğini duydu. Anında da bakışını genç kadından kaçırarak baş komisere merakla baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BUL
General FictionBirazcık polisiye, birazcık korku, birazcık gerilim ve çokça aşk kokan bir hikayemiz var :) Sevgiler... "Neden hep böyle olur olmaz işlerin içinde buluyorum seni?" "Belki kahramanım olmanı istiyorumdur." "Kahramanın olmak istemiyorum. Kocan olmak is...