Herkese, iyi geceler : ) Umarım keyifler yerindedir. Benim yoğunluğum giderek artıyor ve bu yüzden bölümleri biraz geç gönderiyorum. Ve çok da kontrol edemiyorum. Çünkü bugün yollamazsam, belki ancak iki gün sonra vakit bulabilirim.
Umarım severek ve beğenerek okuyacağınız bir bölüm olmuştur : ) Artık finale doğru yaklaşırken, sizlerden hikâyenin bütünü hakkında düşüncelerinizi belirttiğiniz yorumlar rica ediyorum. Yapamazsanız da sağlık olsun : ) Hatalarım, kusurlarım affola. Sevgiler, Seviliyorsunuz : *
Bölüm 22
İş yorgunluğuna aldırmadan saatlerce yol gelerek arkadaşlarına destek olmak isteyen iki arkadaş, çaldıkları ve usulca açılan kapının aniden yüzlerine kapanmasıyla şaşkınca birbirlerine bakarken gözlerini kırpıştırıyorlardı. Sonra da tekrar yüzlerine kapanan kapıya baktılar. Sanki durumun gerçekliği kapıya biraz daha bakarlarsa değişecekmiş gibi... Fakat değişen bir şey olmadı.
"Komodo Ejderi!"
Nur, Elif'in sözlerinin ardından dişlerini sıktı. Gözlerini kapayıp sakinleştirici bir nefes aldı. Sonra da dişlerinin arasından konuşmaya başladı. "Komodo Ejderine hakaret ediyorsun, bu adam tam bir göt!"
Elif, tam elini yumruk yapmış kapıya vurmak üzereydi ki, merdivenlerden gelen adım seslerini fark ettiler. Bir kurye elindeki paketlerle kendilerinde doğru geliyordu. Elindeki telefona baktı. Kapının hemen yanında bulunan daire numarasına baktı.
"Siparişi siz mi vermiştiniz?" diye sordu, genç kurye.
Elif, başını iki yana salladı. Başparmağıyla arkadaki kapıyı işaret ederken, "İçeride sağır bir adam yaşıyor kapıyı tekmelemekten çekinme!" diye bildirdi.
Kadınlar, kuryenin geçmesi için açıldılar. Genç de aralarından geçip, kapıya olması gerekenden daha sert vurduğunda Elif, bıyık altından gülümsedi.
Kapı aralandı. Aralanan kapıda bir baş belirdi ve bir çift mavi göz, arkadan yansıyan ışığı bölerek kapının arasından bakıyordu. Genç adam iki öfkeli kadına da tek tek baktı. Ve hayıflanarak iç çekti. "Gerçekten gerçekmişsiniz!" Kapıyı tamamen araladı. Sonra da kızların geçebilmesi için geriye doğru ittirdi.
İki kadın da arka arya içeri geçerken Bulut'a öfkeli ve tuhaf yüz ifadeleri sergilediler. Fakat genç adamın umurunda olmadı. Ancak Elif, tam yanından geçerken ayağına sertçe bastığında dudaklarından boğuk bir inleme döküldü. Ancak daha ona bir şey diyemeden genç kadınlar gözden kaybolmuştu.
Elif, Nur'un arkasından salon ve mutfağın bir olduğu alana adım attı. Gözleri etrafta şöyle bir dolandı. Kıymet'le ve yaşadığı her şey ile ilgili haberleri aldığından, okuduğundan ve gördüğünden beri içi içini yiyordu. Arkadaşının güçlü olduğunu biliyordu bilmesine, ancak bu kadar ağır durumları arka arkaya her kim yaşarsa yaşasın muhtemelen sinir sistemi altüst olurdu. Eh, en iyi arkadaşlarda böyle durumlar için vardı.
Henüz birkaç adım atmışlardı ki kapısı kapalı olan terasta oturan Kıymet de tam o anda geldiklerini fark etti. Heyecanla ayağa fırladı, kapıyı açıp onlara doğru resmen koşturdu.
Kıymet, Nur2a sıkıca sarılırken, Elif de Kıymet'i gerçek anlamda süzüyordu. Kıymet, sanki iki beden daha küçülmüş gibi görünüyor, yüzünden o anda kendilerini gördüğü için sevinmiş olsa bile yorgun bir ifade akıyordu. Boynunda kızarıklıklar bulunuyordu. Bu da muhtemelen onu rehin alan adamın kolunun ona bıraktığı bir hatıraydı. Elif, ister istemez titredi. Kıymet'in ayağında bir bandaj vardı. Ve parlak ışığın altında, beyaz tişörtünün içindeki bandaj da belli oluyordu. Arkadaşları resmen bir savaştan çıkmış gibi görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ BUL
General FictionBirazcık polisiye, birazcık korku, birazcık gerilim ve çokça aşk kokan bir hikayemiz var :) Sevgiler... "Neden hep böyle olur olmaz işlerin içinde buluyorum seni?" "Belki kahramanım olmanı istiyorumdur." "Kahramanın olmak istemiyorum. Kocan olmak is...