Bölüm 6

557 114 19
                                    


Bölüm 6

Keyifli okumalar olsun : ) Hatalarım- kusurlarım affola. Sevgiler : *

Dört Yıl Önce

Bulut, apartmanın içinde duruyor, içeri girenlerin ardından başını arkaya atmış, dişlerini sıkarak sakinleşmeye çalışıyordu. Derin bir nefes aldı. Verdi. Bir kez daha aldı. Ardından dairenin içine adım attı. Ayakkabılarını çıkardı. Montunu, atkısını, beresini çıkardı. Hemen kapının yanında duran portmantoya tek tek astı. Ve diğerlerinin olduğu, ortak alan olan salona doğru ilerledi.

Timur ve Defne, bir koltukta birbirlerine sokulmuş oturuyorlardı. Kıymet ise telefon görüşmesi yapıyordu. O kadar alçak sesle konuşuyordu ki, söylediği hiçbir şey anlaşılmıyordu. İçeri girdiği anda Timur'un bakışları kendisini buldu. Yüzündeki ifadeyi fark ettiğinde de kaşlarını çatarak, sorarcasına başını yana eğdi.

"Biraz içeri gelir misin?"

"Olur," Timur doğrulurken, göğsüne yayılmış olan Defne'yi nazik bir tutuşla geriye ittirdi. Defne, onun aracından indiğinden beri hala daha tek kelime konuşmamıştı. Timur'un hareketinden sonra ona öfkeli bir bakış attı. Ancak genç adam, eğilip alnına bir öpücük bıraktığında yüzüne rahatlamış bir ifade yayıldı.

Bulut önde, Timur hemen arkasında mutfağa ilerlediler. Timur'un kapıyı kapatmasının ardından da Bulut, "Onu neden davet ettin ki?" diye alçak sesle sordu.

Timur, hafifçe güldü. "Bütün yol boyunca bunun için mi surat astın?" Yeşil gözlerini suçlarcasına kıstı. "Ayrıca kıza bakarken nefes almayı unutmuş gibi görünüyorsun. Hoşuna gideceğini düşündüm."

Bulut, rahatsız hissederek omuz silkti. Elbette, Timur kendisinin verdiği tepkiyi anlamakta güçlük çekecekti. O, Timur'un annesinin kızlık soyadına kadar biliyordu. Timur ise Bulut'u, içine girdiği bir kavgadan kurtaran can yoldaşı sanıyordu. Bu oldukça klasik, ama her zaman iş gören bir numaraydı. Kendisini zorla ev arkadaşı yaptırmış, Timur'un girip çıktığı bütün yerlere girmiş, onun takıldığı herkesi tanımış, sevgilisinin gayri resmi hamisi gibi bir şey olmuştu. Timur'un olmadığı yerde –ki aslında bu çok olası değildi, onun görevi kendi ölümüne bile mal olsa adamı korumaktı- kıza sahip çıkıyordu ki başına iş almasın.

"Yani benim hoşuma gideceği için yaptın? Başka nedeni yok." Bulut, kaşlarını sorarcasına kaldırdı.

"Bu akşam gitmek zorundayım. Sen de peşimi bırakmıyorsun." Çaresizmiş gibi omuzları çöktü. "Kıymet, iyi kız. Delikanlı kız. Defne'nin de böyle birine ihtiyacı var. Yalnız kaldığında ne bok yiyeceği belli değil." Yüzü acıyla gölgelendi. "Geçen sefer olan-"

"Neyse, tamam."

Bulut, geçen sefer Timur'la birlikte karşılaştığı manzarayı kafasından atmak istiyordu. Kendisi bunda bu kadar zorlanırken... Timur'u öylesine takdir ediyordu ki. Defne, ortadan kaybolduğunda ev ev dolaşıp kızı sonunda iki adamla birlikte çırılçıplak, kendinden geçmiş halde bulmuşlardı. Adamları yere sermişlerdi sermesine, fakat onların da bir şeyi anlayacak durumları yoktu. Bulut, aslında Timur'un en başta neden böyle işlerin içine girdiğini merak ediyordu.

Bulut'un eli havada şöyle bir sallandı. "Sadece... Kıymet, gerçekten iyi bir kıza benziyor. Seninkinin onun başına bela açmasından endişeleniyorum." Kaşlarını kaldırdı. "Ki yapar da!"

Timur, güldü. "Sen daha vurucu timi bilmiyorsun. Kıymet, biraz önce onları aradı. Biz çıkmadan burada olurlar."

Mutfak kapısı aniden açıldı. Kıymet'in yüzünde dehşete düşmüş bir ifade vardı. "Bu kız, kendi kusmuğunda boğulacak gibi!"

BENİ BULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin