✢
_____________________________________________
Carrie'nin dairemin dış kapısını açması sonucu içeri giren polis memurları kuşkulu ve etrafı inceleyen gözlerle önce Carrie ile benim yüzüme, sonraysa dairemin içerisine doğru bakmışlardı.
Polis memurları dairemden içeriye girerken kapımı açık bırakmış, kapatmamışlardı.
Kapıdaki memurlarının arkasında koridorun merdivenlerine telaşla koşuşturan sağlık ekipleri üst kata çıkıyordu. Bütün katları ve daireleri araştırıyorlar, daire sahiplerini sorguya çekiyorlardı. Hiç bir ipucu bulamamanın verdiği hüsran ise hepsinin gözlerinden ateş gibi fışkırıyordu.
Daha detaylı ve hırslı araştırmaya başlamışlardı. Fakat bunca çabalarına rağmen maalesef ki ne bir ipucuna ne de bir ize rastlayamamışlar, bu da gelmiş olan bütün ekibi boşluğa sürüklemişti...
Polislerin söylediklerine göre,
Her şey öylesine kusursuz tasarlanmış ve dizayn edilmişti ki...
Bırakın ipucunu, olay yeri inceleme ekipleri cinayetin işlendiği daireye girerek bütün perdelerini örtüp, bütün ışıklarını kapatmış, 'karanlık oda da özel ışık sistemi ile filtreleyerek' yapmış oldukları inceleme sonucu tek bir parmak izine dahi rastlayamıyordu.
Daire içerisinde ikinci bir şahsın var olduğunu kanıtlayacak tek bir bulgu yoktu. Katile dair kanıt niteliği taşıyan herhangi bir ayak izi ya da farklı bir iz bulamamışlardı. Çünkü diğer cinayetlerden farklı olarak bu cinayet tam anlamıyla kusursuz işlenmişti.
Hatta akıllara; Bu olayın cinayet olup olmadığı ne malum? sorusu yer vermişti. Şayet ortada katil varsa, bu katil soğuk kanlı bir canavardı. Çünkü, katilin arkasında bıraktığı tek kusurlu hamlesi yoktu.
Fakat bu durum, bende büyük bir korku yaratmanın yanı sıra beynimde yankılanan soru işaretlerine yol açmıştı. Gece Luke'u ağaçların arasından kaybolurken görmüştüm. Düşününce onu ve apartmanımda işlenen cinayet olayını aynı tabloda göremiyordum.
Çünkü Luke'ta benim gördüğüm; kapıda düşerken beni tutan ve hastaneye yetiştiren, uyanana kadar başımda bekleyen, oldukça saygılı ve centilmen bir tavırla yaklaşan beyefendi bir kişilikti. Ve hayır, o asla katil olamazdı... Kalbimin atmasına sebep olan Luke için, beynim asla; Katil o olabilir mi? sorusunu soramıyor, bunu ona yakıştıramıyor ve bu fikri şiddetle kınıyordu.
Her ne kadar bir haftadır dinleniyor olsam dahi, fiziksel ve zihinsel yorgunluğumu üstümden atamamıştım. Kim bilir, belki de üzerimdeki yorgunluğun vermiş olduğu karmaşa yüzünden ağaçlar arasında Luke'u gördüğümü düşünmüştüm. Zihnim bana oyun oynuyor olabilirdi. Hatta kim bilir belki sadece benzetmiştim, belki de başkasıydı.
Fakat kim gecenin bir yarısı, ormanlık alanda gözle görülmesi çok zor bir hızda kaybolabilir ki? Beynimin bana yaşadığım stresin ve yorgunluğun vermiş olduğu bir takım oyunlar oynadığını düşünmeye başladım. Zira hayal ile gerçeği, artık ayırt edemiyordum...
Cinayetin işlendiği daire ekipler tarafından kapatılmış, üst kata giriş yasağı konulmuştu.
Polisler ve olay yerini inceleyen diğer ekipler ise öldürülen şahıs için; Ne kaldığı dairenin zemininde, ne eşyalarının üzerinde, ne de kendi kıyafetlerinin üzerinde tek bir damla kan lekesi olmadan, kişinin bedeninde herhangi bir şekilde en ufak darp belirtisi olmadan, vücudunda ki kanın tamamının çekildiğini hatta adeta buharlaşmış bir su gibi yok olduğunu, kansız bir et parçası olarak yerde yattığını, korku dolu bir şekilde söylemişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL YA DA BEYAZ
VampireArada gri olmadan, başka tonların katılmadığı... Sahnenin sadece iyi ve kötüye yer ayırdığı... Siyahın yerini kutsallığa verdiği, beyazınsa masumluğa adandığı, Her iyiliğin içerisinde bir kötülük, her kötülüğün içerisinde bir iyiliğin bulunduğu, Kut...