✢
_____________________________________________
Uzun süren bir yolculuğun ardından,
Soğuk, beton bir zeminin üzerinde yatıyordum.
Bayılmış olmalıydım, dağılmış kül rengi saçlarım yüzümü kapatıyordu. Kafamın üzerine geçirilmiş çuvalın çıkartılmış olduğunu fark ettim ve gözlerimi açmakta zorluk çekiyor, hafif aralanmış gözlerimle nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Kendimi yattığım zeminden biraz da olsa doğrultarak, etrafımı incelemeye başladım... Burası korkunçtu. Rutubetli bir yerdi, çok zor nefes alıyordum. Hücreye benzer, mahzeni andıran bu yer öylesine karanlıktı ki. Soyulmuş, lekeli ve çizikleri olan, kirli duvarları vardı. Odanın hiç bir yerinde pencere yoktu resmen kutuya hapsedilmiş gibiydim. Tavanın tam ortasında kendini asmış gibi duran ipi ile odanın ortasına sarkan bir ampul vardı. Işığı gördüğüm en çirkin sarıydı ve sürekli titriyor, cızırtı yapıyordu. Buradan hemen çıkmam lazım ve Carrie'yi bulmam lazımdı. Hareket ettirmeye çalıştığım bacaklarımdan biri ayak bileğimdeki şeye takıldı, gözümü çevirip baktığım zaman sağ bileğimden zincirlenmiş olduğumu gördüm. Bu ne demek oluyor?!
Adeta çılgına dönmüş halde odada boğazlarım yırtılırcasına çığlık attım. Elimle yatmış olduğum beton zeminden destek alarak kendimi ayağa kaldırdım. Ayak bileğime bağlı olan şu lanet olası paslı zincir yüzünden 3-4 adımdan fazla ileri gidemiyordum. Çıkartmayı denedim, imkansızdı. Çığlık atmaya devam ediyor, kimse yok mu diye soruyordum. Fakat odanın sahip olduğu tek şey sessizlikti. Sırtımı yasladığım duvara dönüp vurmaya başlamıştım ki... Odanın köşesinden gelen kısık bir inleme ve acı bir sesi duyana kadar.
''Kim var orada!'' diye sordum.
Carrie, ''Mhm... ah... Giselle, s-sen misin? y-yardım... et...'' dedi.
''C-CARRİE! İyi misin? Oraya gelemiyorum. Ayak bileğimde ki zincirle bağlıyım. Carrie, konuş benimle her şey yolunda mı?'' diye sordum.
Carrie ağlıyordu...
''Her şey yolunda mı? Sen iyi misin, yaralandın mı Carrie!'' diye soruyordum. Bana doğru;
''Hayır ama kolum çok acıyor ve uyuşuyor. Kolumu hareket ettiremiyorum. Neler oluyor Giselle? Neredeyiz biz? Neden bu kadar karanlık?'' diye sordu.
''B-Bilmiyorum Carrie, bilmiyorum. Korkma, buradan kurtulacağız sadece benimle konuşmaya devam et, sende bağlı mısın?'' diye sordum.
Carrie, ''Evet, benimde ayak bileğimde bir zincir... Ne? bu nasıl-, nasıl olabilir? Neden zincire bağlıyım ben! Giselle!'' diye çığlık attı.
''Bilmiyorum gerçekten! Neden bağlı olup neden burada olduğumuzu bilmiyorum. Peki beni görebiliyor musun?'' diye sordum bacaklarım titriyordu.
Carrie, ''Göremiyorum.'' dedi.
Çaresiz ve korkulu hissediyorduk. Tam o an da odada karanlıktan dolayı fark edemediğim, belli belirsiz duran ve neredeyse duvarlarla bütünleşmiş bir kapı açıldı. Olduğumuz odaya dışarıdan içeri giren ışıktan dolayı gözlerim kısılmış fakat ışığın geldiği yöne bakmaya çalışıyordum. İçeri birileri öylesine hızlı girmişti ki, başımdan aşağı tekrar çuval geçirdiler. Zincirlendiğim ayak bileğimin kilidini açıp beni kollarımdan tutup sürüklemeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL YA DA BEYAZ
VampireArada gri olmadan, başka tonların katılmadığı... Sahnenin sadece iyi ve kötüye yer ayırdığı... Siyahın yerini kutsallığa verdiği, beyazınsa masumluğa adandığı, Her iyiliğin içerisinde bir kötülük, her kötülüğün içerisinde bir iyiliğin bulunduğu, Kut...