KAYRA MELTEMSOY
"Ne esmerde, nee kumraalda, gönlüm yalnıız sarışıında." Gözlerimi ovuşturarak dirseklerimi masaya dayadım. Meriç inadında son ses Sarışınım söylerken üzerine atılıp blok nöbetle tehdit edecek halim bile yoktu. "Aaradığım her şey oonda."
"Meriç."
"Sarışııınım, saarışınıım."
"Meriç." sabırla ona döndüm.
"Aradığıım her şey oonda."
"Meriç!" Elimi masaya vurarak ayaklandığımda Alya'nın masanın üzerinde, kafasını kollarına dayamış uyukladığını unutmuştum. Yüzümü buruşturarak ona baktım. İrkilerek uyanmış ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Üzgünüm, Alya. Uyumaya devam et. Daha molan bitmedi." çok sorgulamadan saate baktı, tekrar yatmasını beklerken esneyerek ayaklandı.
"Yok, geç bile kalmışım, Serdar Hocanın yanına gideceğim daha." Meriç'e selam verip çıktığında, Meriç sonunda susmuş, imayla sırıtıyordu.
"Yok bugünkü gündemimiz Alya değil merak etme." kaşlarımı kaldırdım. "Ya, kimmiş?" sırıtışı büyüdü. "Tuntun."
"Tuana ne alaka? Ayrıca şu kıza seslenme öyle. Nefret ediyor."
"Biliyorum," omuz silkti. "Şu hastane baskını olayımızdan sonra uzun süre hastanedeydiler biliyorsun." O baskında kan davasındaki her sorumlu tutuklanmıştı. Tuğra'nın yan odasında da Batı kalmıştı. Kalçasını sıyıran kurşun dokularına ciddi bir zarar vermişti. Tuana ve arkadaşları o bir haftanın neredeyse her günü hastanedelerdi. "Şu yeni gelen stajyer. Asil." konunun nereye geleceğini anladığımda onu susturmak istedim, sonra ne söyleyeceğini merak ederek durulurken devam ediyordu. "Tuntun'la baya yakındılar, bütün hafta boyunca. Tuğra, taburcu olduktan sonra odadaki yatakta uyuduklarını gördüm ama ellemedim-"
"Ne diyorsun?" Nazlı'nın burada olduğunu yeni fark ederken sinirle gözlerimi kapattım. Dedikodunun hastaneye yayılması bir saat sürmeyecekti.
"Hassiktir." Meriç'le onun odadan çıkışını izledik. Yumruğunu ağzına götürüp ısırırken pişman gibi durmuyordu. Siniri soludum. "Gerçekten burada olduğunu bilmiyordum."
Hastaneye kardeşimin dedikodusunun yayılmasını sonra da düşünebilirdim. Ama Asil piçinin onunla yan yana uyuduğunu düşünmek.. Bazen kendime engel olmaya çalışıyordum, Tuana asla böyle konulara gelemezdi ve haklıydı, kendince. Yine de o benim kız kardeşimdi.
Yanında nefes alan her erkeği gebertmek istiyordum.
Elimde olan bir şey değildi. gerçekten başkası yapsa itici ve gereksiz bulurdum ama kendimi dizginleyemiyordum.
Neyse ki bunu Tuana'ya çok yansıtmıyordum.
Kapı açılıp bu sefer içeri giren Asil olduğunda dudaklarımı birbirine bastırdım. Meriç kendi kendine gülerken kitaplıkta bir şeyler arıyormuş gibi yaptı. Derin bir nefes aldım.
"Acil yoğun mu?" Asil, başını salladı. Kendini koltuğa atıp başını arkaya yasladığında önünde dikeldim. Kafasını kaldırıp bana baktı. "Sana söylediğim hastalarla ilgilendin mi?"
Tekrar başını salladı. Göz altları morarmıştı, yorgundu, gülümsedim. İçtikten sonra nöbete gelirsen böyle olur, pezevenk.
Kötü biri değildi, bunu biliyordum. Hatta Tuana'yı emanet edebileceğim düzgün biriydi. Ama burnundan getirme zamanlarımı boş geçirmeyecektim. Anası ağlayacaktı.
"Beşinci kattaki Osman Amca," yüzünü sıvazladı. Evet, özellikle en sorunlu hastaları başına yığmıştım. "Serum takılırken olay çıkardı." Meriç kahkahasını tutmaya çalışırken öksürdü. Elindeki birkaç kitap yere düştü. Sabır dilenirken ona baktım.
"Fadime Teyze?"
"Ameliyatı yarın olacak. Asistan olarak gireceğim." iç çekti. "Olmayan torunu için ağladı. Kamyon çarpmış, cesedi kayıpmış."
"O kuruyor öyle."
"Tuhaf bir bilinçaltı var." diyerek onayladı. Kolumu kaldırıp saate baktım. On bire geliyordu. Havanın karardığını bile görmemiştim.
Telefonum çaldığında cebimden çıkarırken Asil'e arkamı dönüp kitaplığı doğru ilerledim. Şu an sadece ikimiz vardık. Meriç az önce sessizce tüymüştü.
Bilinmeyen numara yazısını görünce uzun bir nefes verdim. Son iki haftadır durmadan arıyordu. Her ne kadar karakoldan polis arkadaşım konuşmalarımızı kayıt altına alıp dinlese bile bir türlü yerini bulamamıştık. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Ne istiyorsun, orospu evladı?!" Tıslayarak, engel olamadığım öfkem başıma ağrı olarak yayıldı.
"Ama sen de hiç sabırlı değilsin be oğlum?" Güldü. "Öyle hal, hatır sorayım dedim. İnsan hiç dayısının aramaz mı? Ben aramasam ohooo..""Seni bulduktan sonra halini, hatırını, her bokunu sikeceğim." Asil'e baktım. Beni dinlediğinden emindim ama telefonuyla ilgileniyordu. Sol elimle yüzümü sıvazladım. Asil'in anlamaması için Fransızca'ya geçtim. "Que veux-tu?" (Ne istiyorsun?)
"Hiiiç," dedi, sırıttığı sesinden anlaşılıyordu. "Dedim ya öylesine aradım, dayılar özler arada."
Varını yoğunu sikerken de böyle konuşabilecek misin acaba?
"Je t'enverrai ton argent." (Sana paranı göndereceğim.) Dişlerimi sıkmaktan çenem ağrımıştı. "Tu resteras loin d'eux." (Onlardan uzak duracaksın.)
"Ah, onların konusu açılmışken," gülüşünü duydum. "Geçen gün Tuana'yı yolda gördüm. Motorda," duraksaya duraksaya konuşuyordu. Sarhoştu. "Öyle biraz eğlendim."
Burnumdan soluyordum. Bedenimden öfkenin kokusunun yayıldığına emindim. "Si tu lui fais quelque chose," (Eğer ona bir şey yaparsan,) Asil'e baktım. Bu sefer hiç çekinmeden bana bakıyordu, gözlerimi üzerine diktim. "Alors je te tuerai de mes propres mains." (O zaman seni kendi ellerimle öldürürüm.)
"Seninle daha uzun konuşmak isterdim, Meltemsoy, ama gitmeliyim, belki seninkileri görürüm yine, belli mi olur?" Suratıma kapattığında telefonu sıkarak ellerimi cebime soktum. Birkaç saniye derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım.
"Ben aşağı iniyorum. Molam bitti." Diyerek kapıya yöneldim. Asil, başını salladı.
"Je viendrai trop tôt." (Ben de birazdan geleceğim.)
Duraksadım.Dilimi dudaklarımda gezdirerek kapı kolunu sertçe indirip odadan çıktım.
Hay sikeyim!
*
Heheee
Bu arada kitap yarı texting ama ben çok texting yazmıyorum. Hangi şekilde daha çok seviyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Ben -Yarı Texting-
Teen Fiction"Klişe mi dersiniz, saçmalık mı, bilemem ama güven duygusuyla iyi anlaşamazdık. Ve o, buram buram güven kokuyordu." ••• Motor severler, aradığınız hikayeyi buldunuz. İyi seyirler.. :):