S4 : B2

36 3 0
                                    

ASİL KILIÇ

Göğsüme yayılmış saçlarını okşarken sabahtan kalma gerginliğim uçmuştu sanki. Her hücrem huzuru uzun bir süre sonra ilk kez tadıyordu. Kokusu burnumdaydı, teni tenimdeydi. Hatta tam kalbimin üstüne yaslı başı beni benden alıyordu. Saat gecenin bilmem kaçıydı. Adını anmak istemediğim huzur bozan orospu çocuğu sinir krizinden sonra suçluluk duyup siktirip gitmişti.

En başından olması gereken buydu.

Tekrar tekrar aklıma geliyordu. Kollarımdaki bedeni rahatsız etmemek adına nefeslerimi bile düzende tutarken sakinleşmeye çalıştım. Uyanmamalıydı. Çok güzel uyuyordu.

Tuana'nın haberi olmadan arkasından iç çevirmekten nefret etsem de onu korumak adına yaptığım şeyden pişman değildim. Onu takip eden iki koruma vardı. İkisi de askerden arkadaşımdı. Olanlardan sonra ben yanında olamadığım her saniye adımlarını dikkatle takip ediyorlardı.

Ali ve Çınar.

İkisinin de hakkını ödeyemezdim.

Eninde sonunda öğreneceğinin farkındaydım, yine de güvenliği için yaptığımı anlayacaktı.

Öyle umuyordum.

Belindeki elimi yavaş yavaş gezdirirken aldığım her solukta ciğerlerimin onun kokusuyla dolup taşması dehşet hoşuma gidiyordu. Saçları hala nemliydi. Antalya'nın sıcak olmasına rağmen saatlerdir gür saçları kurumamıştı. Saç diplerinde parmaklarımı dolaştırdıkça koku daha çok yayılıyordu sanki.

Hemen hemen dört saat uyumuş olmalıydım. Daha fazla uyuyabilmemin imkanı yoktu.

Saatlerce onunla öylece uzanırken ara ara bir şeyler mırıldanıyordu. Rüya gördüğünün farkındaydım, bazen nefesi kesilir gibi oluyordu. Sırtında elimi dolaştırarak onu rahatlatmaya çalışsam da bilinçaltına sıkışmış korkularının farkındaydım. Yansıtmamak için elinden geleni yapıyordu. Başarıyordu da. Onun dik duruşu, ifadesiz bakışları, kalkık çenesi hayran olunasıydı.

Aklımı kurcalayan bir diğer şey ise tabii ki Ege'nin Sertan'la ne gibi bir ilgisi olmasıydı.

İkisi de aynı zamanlarda hapse girmişti. Aynı cezaevinde. İkisinin dosyalarını da incelemiştim. Efe'nin psikolojik sorunları olduğunu biliyordum. İyileşme belirtileri gösterse de henüz iyi değildi, tacizden içeride olduğunu okumuştum. Serter ise cinayetten içerideydi.

Tuana'nın ailesinin cinayetinden.

"Göğsün çok sert ama fazla rahat." uykulu sesini duyduğum gibi ifadem darmadağın olurken gülümsedim. Hala uyuyordu. Batı, bir ara uyurgezer olduğundan bahsetmişti. "Hep burada uyusam olur mu?"

"Her zaman. Başka nerede uyuyacaksın ki zaten?"

"Evet. Bize taşınmalısın." hafifçe güldüm.

"Daha iyi bir fikrim var." Şakağına dudaklarımı bastırdım. "Kayra ve Tuğra'yı evden atmak yerine seninle ayrı bir eve taşınalım." Gülümsedim. "Ve kimseye adres vermeyelim."

"İyi fikir," diyerek daha çok sokulurken onu içime sokmak ister gibi kendime çekip daha sıkı sardım.

Her şeyin hızlı geliştiğinin farkındaydım ama belki de bu sefer olması gereken buydu.

Burnumu saçlarının arasına gömerek gözlerimi kapatırken güneşin ilk ışıkları boy camdan içeri sızmaya başlamıştı.

***

Ve Ben -Yarı Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin