S1 : B2

159 13 0
                                    

TUANA MELTEMSOY

"Neden hiç olabilecekleri düşünmüyorsun? Tuana, hayatı biraz ciddiye al. Motorla çıkıp ne yapacaksın? Nasıl kullandığını bilmiyormuşum gibi?"

  İntihara meyilliymişim gibi konuşuyordu. Elini sinirle saçlarından geçirdiğinde göz devirerek kalçamı koltuğun kenarına yasladım. Her hafta. Aynı konuşma.

"Kayra, yine aynı konuşmayı yapmak istemiyorum. Motor kullanmayı seviyorum ve-"

"Bu yasadışı bir çetede geceleri gizlice yarışlara gidebileceksin demek değil. Ne yaptığının farkında mısın? Hangi ülkede yaşadığımızın? Senin yüzünden kendimi baban gibi hissediyorum. Saçlarım bile dökülmeye başladı!" derin bir nefes alarak başımı ellerime eğdim. Fazla sorumluluğu olduğunun farkındaydım elbette. Ama yıllardır ona yardım ediyordum. Okulumun parasını kendim kazanıyordum. Kendisi hem tıp okuyup hem de yarı zamanlı barmenlik yapıyordu. Omuzlarında bir de Tuğra'nın yükü olduğunun farkındaydım. O da çalışıp bize yardım etmek istiyordu ama ne Kayra ne de ben buna izin veriyorduk.

Ona yaklaşarak ellerimi kollarına yerleştirdim. Aynı tonlardaki gözlerimiz kesişti. "Bak, hayatımda kendimi en iyi hissettiğim yer motor. Ne yaparsam yapayım her işin bir tehlikesi zaten var. Hep olacak. Bu işte iyiyim, kendime güveniyorum. Sen de biliyorsun ki bu konuşmalar bunu değiştirmeyecek." gülmeye çalıştım. "Ama gerçekten babam gibisin. Ruhumu emdin, ruhumu."

Halsiz bir gülüşle kollarını belime doladı, başını boynuma gömerek orada bekledi. Saçlarını okşadım. "N'olur dikkatli ol." sıkıntılı bir nefes aldım. Fazla korumacıydı ve ben buna gelemiyordum.

"Merak etme. Her zaman dikkatliyim."

Geri çekildi, eş zamanlı olarak gözlerini devirdi. "Evet, her zaman söylüyorsun."

"Hadi ama! Benim dışarı çıkmama bile izin yok ama Tuana ölümcül bir yarışa katılabilir, değil mi? Nerede bu adalet? Abi?"

Hızla Tuğra'ya dönerek ona en iyi bakışlarımdan birini attım. Eğer susarsan sana da bir iki tur izin veririm. Asla vermezdim.

O da bana, tamam ablacağım, hemen inanıyorum şimdi, bakışını attığında ona öyle mi, dercesine baktım ve Kayra'dan ayrılarak onun yanına yürüdüm.

"Sen yine Cem'le kav-"

"Ama tabiî herkesin ilgi alanı farklı. Ben ablama bu konuda güveniyorum." memnunca gülümseyerek salonun hemen yanındaki küçük, Amerikan mutfağa yöneldim. Kasede duran üzümlere iştahla bakıp bir tanesini ağzıma attım.

"Aferin çocuk, öğreniyorsun." ona göz kırparak deri ceketimi giydim. Kayra, bana döndü.

"Hemen gidiyor musun?"

"Evet, iki saate dönerim." Sıkıntıyı soluduğunu hissettim.

"Telefonunu açmayacak olursan oraya gelirim. Kaskını çıkarmak yok, eğer biri bir şey yapmaya kalkarsa-"

"Seni ararım. Tamam baba." botlarımı giyip dış kapıyı açtım, yanağımdan öptü. Kaskı koluma geçirdim.

Ve Ben -Yarı Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin