Medya: Asil
Yanacak buralaar.
Az kaldı;)
ASİL KILIÇ
"Asil, ben de geleyim hastaneye, şu kızı bir ziyaret edemedim. Merak ediyorum." ayakkabılarımı giyerken elime verdiği poşete baktım. "İçinde kereviz yemeği var. Vitamin alması gerekir şimdi." derken siyah saçlarını topluyordu. "Ne olacak gelsem?"
Doğrulup alnından öperken elini omzuma koyup sıvazladı. "Anne, gelsen nasıl döneceksin? Bilmediğin etmediğin yollar. Yakında taburcu olacak zaten. Bir ara evlerine gideriz ziyarete." zorla onu evde kalması için ikna ederken yalıdan çıkıp motora ilerledim. Poşeti dikkatle sırt çantama yerleştirdikten sonra yola çıktım.
Kazanın üzerinden bir hafta geçmişti. Birkaç gündür annem yüzünden hastaneye sık gidemiyordum. Gecekızı'nın yanına her gittiğimde uyuyor oluyordu.
Onu görmek güzeldi ama uzun süredir sesini duyamıyordum.
Özlemiştim.
Onu uyanık yakalamayı umarak hastaneye girdiğimde Kayra'ya yakalanmadan odasına gitmeliydim. Her yakalandığımda sırf onu görmemem için birikmiş dosyaları yüklüyordu, puşt.
Odasına vardığımda yastığa yayılmış nemli saçları dikkatimi çeken ilk şey oldu. Bütün oda o kokuyordu. Gözleri kapalıydı ve kazadan sonra çok kilo kaybetmişti. İlaçların etkisi olduğunu biliyordum ama onu böyle görmek beni kahrediyordu.
İnce pike beline kadar örtülmüş, alçıdaki bileği yatağın üzerindeyken sağ eli karnının üzerindeydi. Her zamanki gibi uyuyordu. Gülümsedim.
Gözlerim başka bir noktaya kayarken kaşlarım havalandı.
Yerde devasa bir orkide vardı.
Son geldiğimde onu görmemiştim.
Önce oraya doğru ilerleyip çiçeği incelerken üzerinde açılmamış bir zarf gördüğümde duraksadım.
Hadi ama, ondan uzak tutmam gereken biri varsa bilmeliydim, değil mi?
Kesinlikle.
Zarfı alıp tek hamlede açarken önce Tuana'nın uyuduğundan emin oldum. Yanındaki sandalyeye otururken gözlerim zarftaki tek cümleye kaydı.
"Ölüm sana, sandığından daha yakın, Meltemsoy."
Zarfı avcumun içinde buruşturdum. Gözlerim boşluğa takılı kalırken dişlerimi sıktığımın farkında bile değildim.
Orospu çocuğu!
Onu kendi ellerimle gebertecektim.
Gözlerimin karardığını hissettim. Amacı ne olabilirdi? Neden oydu? Neden başka biri değil de o?
Kendi içimde bu soruların cevaplarını en mantıklı şekilde cevaplarken yutkundum. Tek mantıklı açıklama, hiçbirinin mantıklı olmamasıydı.
Bunu Kayra'ya söylemeliydim.
Ayaklanıp kapıya doğru yürürken ardımdan duyduğum yumuşak sesle adımlarım bıçak misali kesildi.
"Nereye gidiyorsun?" ona doğru dündüm. Hafifçe doğrulmuş baygın bakışlarla bana bakıyordu. Hızla yanına ilerledim. Hışımla kalktığım sandalyeye tekrar otururken elini ellerim arasına alıp dudaklarımı bastırdım. Yorgunca gülümsedi. Özlediğim kızıl bakışlarında kendimi kaybederken iç çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Ben -Yarı Texting-
Teen Fiction"Klişe mi dersiniz, saçmalık mı, bilemem ama güven duygusuyla iyi anlaşamazdık. Ve o, buram buram güven kokuyordu." ••• Motor severler, aradığınız hikayeyi buldunuz. İyi seyirler.. :):