Bu bölüm baştan sona Asilaşkımın ağzındaaaan,),)
Bu gülüşü sadece BL hayranları bilir ,),),)
Neyse bölüme uçun. Şahsen ben bilgisayarın başında oturup yazmaya devam ederek çürüyeceğim ve hiç yorumlarınızı okuyamayacağım.
Çünkü yorum yapan, okuyan, kitabıma yan gözlerle bakan BİR KİŞİ BİLE YOK!
Aman neyse.
Bölüm biraz şey.. 🔥 ;)
ASİL KILIÇ
Kayra'nın bazen benden istediği şeyler işime geliyordu. Normalde bugün nöbetim yoktu, ama stajyer olarak hocam, Kayra olduğu için onun isteklerini yerine getirerek kredi basıyordum.
Ah düştüğüm haller..
Tuana'nın evinin önüne motoru bırakarak kaskımla beraber asansöre ilerledim. Elbette buraya gelmemin nedeni, Kayra'nın burada unuttuğu evraklardı. Tabii olanları duyduktan sonra bir türlü onu görememiştim. Onun için endişeleniyordum ve Kayra telefonla konuşurken duyduğum şeyler hiç iyi değildi.
Hayatı tıkırında olan bir kız olmadığının farkındaydım zaten. Ama bunun daha derini olduğunu öğrendikten sonra Kayra'yla uzun bir konuşma gerçekleştirmiştik. İkimizin arasında bir sırdı, ama konunun Tuana olması, benim bilmem ve onun bilmemesi işleri kendi içimde boka sarmama neden oluyordu.
Boktan boktan işler.
Kapıyı çaldım. Vizörün yansımasından bakarak saçlarımı düzelttim. Yüzüme her zamanki ifadeyi yerleştirdim. Tuğra'nın okulda olduğunu biliyordum. Gecekızı evde yalnızdı. Her ne kadar abisinin de hoşuna gitmese de buraya gelmemin tek sebebi sikik evraklar değildi.
Kapı açıldı, görüş açıma girdi, gözleri ve dudakları uyumaktan şişmişti. Üzerinde uzun, düz gri bir tişört vardı ve altına bir şey giymediğini düşüneceğim şekilde biçimli, uzun bacakları ortadaydı.
"Oo, Karanlık Prens," kaşlarını kaldırarak kapı pervazına yaslandı. Yüzüme koymaya çalıştığım sahte ifade artık sahte değildi. "Hangi, yolunu kaybetmiş zavallı rüzgar sizi buraya sürükledi."
"Genellikle rüzgarı delip geçiyorum, o yüzden hangi rüzgarın ne olduğu beni ilgilendirmiyor." elimi kapıya yasladım, bilerek üzerine doğru eğilip kapıyı açarak içeri sızdığımda sadece bakıyordu. Yorgundu. Saçlarını tekrardan kıvırcık görmek güzeldi ama bitmiş gibi görünüyordu.
İç çektim.
"Bir saniye, sahne hatası." anlamayarak ona baktım. Elini salladı. "Benim seni içeri davet etmem gerekiyordu." İşe başladığımdan beri buraya sık sık gidip geldiğimden sorgulamamasını normal karşıladım.
Omuz silkerek arkamı dönüp açık mutfağa ilerledim. "Karnım aç, yemek yedin mi?"
"Atıştırdım bir şeyler." gözlerim toplu mutfakta gezindi. Hiçbir şey yememişti.
"Kendime tost yapacağım, sana da yapıyorum." diyerek dolaptan malzemeleri çıkarırken yüksek taburelerden birine oturdu. Yan bir bakış attım, üzerindeki tişört Kayra'ya ait olmalıydı ki çok büyüktü, geniş yakasından dolayı sol omzu açıkta kalmıştı.
"İstemez, sen keyfine bak."
"Ben yalnız yemek yemem." Tost makinasının ısınmasını beklerken ekmeği ortadan ikiye böldüm.
"Allah Allah," beni alaya alırken başını eline yaslamış, yükünü oraya vermişti. "Prensimizi nasıl müteşekkir edebiliriz?"
Güldüm. "Bana eşlik edebilirsin." göz devirdi. "Bak bu benim tarifim, kaçırırsan üzülürsün." bir şey demediğinde kabul ettiğini düşünerek ona da ekmek kestim, omzumun üzerinden tekrar ona baktığımda beni izliyordu, sırıtışımı gizlemedim. "Yardım etmek istersen domatesleri doğrayabilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Ben -Yarı Texting-
Teen Fiction"Klişe mi dersiniz, saçmalık mı, bilemem ama güven duygusuyla iyi anlaşamazdık. Ve o, buram buram güven kokuyordu." ••• Motor severler, aradığınız hikayeyi buldunuz. İyi seyirler.. :):