Bugün Anna Karenina'yı okumaya başladım.
Eğer henüz kafayı yemediyseniz siz başlamayın. Akıl sağlığı yerinde olanlar için tavsiye etmiyorum.
Neyse, siz benim kitaptan devam.
İyi okumalarrrrrrrrrrrrrrrrr
TUANA MELTEMSOY
"Nasıl yani, sen şimdi cerrah mısın?" Ege, kaşlarını kaldırarak oturduğu yerde öne eğilirken kriz geçirmek üzereydim. "Alanın ne? Neden bu meslek?"
Lan ben bu kadar sorgulamadım! Sıkıntı bende mi, sende mi?
Asil, kahvesini kafaya dikip dik dik ona bakmaya devam etti. Bacağımı titretirken dudağımı ısırıyordum. Hemen çaprazımda oturuyordu. L koltuktaydık.
Asil, ben, Ege ve ikisini konuşarak izlerken keyiften ne yapacağını şaşıran Baran.
Sinirle ona baktım. Sırıttı.
Afra ve Batı uyumaya gitmişti, onların ne bok yediği belli değildi zaten.
Geleli iki saat oluyordu. Hâlâ uykum vardı. Ama ikisini yalnız bırakmak iyi bir fikir değildi.
Başından beri bu tatil iyi bir fikir değildi.
Kafa dinleyelim diye verem olmazsak iyi.
"Son senem. Bölümüm beyin, cerrah olacağım." Derken ne kadar gergin olduğunu biliyordum. Rahat takılıyordu ama Ege'yle ilgili zihninde dönenleri bilmek istemiyordum.
"Peki ya askerlik? Okul bitince direkt atanacaksan nas-"
Asil, sabırsızca sözünü kesti. "Okula ara verdiğim yıl askerliğimi yaptım. Astsubay Üstçavuş olarak."
"Vaay," dedi, Ege. Onun pek umurunda gibi görünmese de ben epey şaşırmış Asil'e bakıyordum. "Sahadaydın yani?" Sadece başını sallayarak onayladı. "Kaç ay?"
"Altı."
"Zor olmadı mı, tıp okuyorsun-" Ege'nin amacını anlayamayarak ona baktım. Gözlerini zaten üzerimde yakalamak beni rahatsız ederken kaşlarımı çatarak baktım.
"Olmadı," Asil, bariz bir hoşnutsuzlukla birkaç dakika ona baktığında Ege susmuştu. Susmalıydı. Saatlerdir abuk sabuk konular açmaya çalışmıştı. Sohbet etmek maksadıyla. Gereksiz olduğunun farkındaydı, amacının tam olarak ne olduğunu çözememiştim. Masum bir şekilde bize uyum sağlamaya mı çalışıyordu yoksa Asil'i sinir etmeye mi odaklanmıştı?
Ege'nin neden hala bizimle geldiğini tam anlamıyla anlamasam da bir yerde bir şeylerin patlayacağını hissediyordum.
Asil, en sonunda ayaklanarak bana döndü. Onunla gitmemi istediğini anlayarak ben de kalktım. Baran, Ege'yle konuşmaya başladığında Asil, onun üzerimdeki bakışlarını bıçak misali gözleriyle keserek beni önüne çekip merdivenlere yönlendirdi.
Titrek bir nefes aldım. İki saattir o gergin ortamda soğuk terler döküyordum.
Esneyip, bedenimi kasan gerginliği üzerimden atmaya çalıştım. Baran'ın dediği kadar vardı, çok güzel bir yerdi. Devasa havuzu sadece bize ait bir bahçesi ve sabahları siteye ait kahvaltı servisi vardı.
Merdivenlerin hemen karşısında kalan mat siyah kapı bizim odamıza açılıyordu. Afra büyük bir hainlik yaparak ikimizin kalacağı odayı tek başına ele geçirmişti. Girmeyeyim diye bir de kilitlemişti. Tabii Asil dünden razıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Ben -Yarı Texting-
Novela Juvenil"Klişe mi dersiniz, saçmalık mı, bilemem ama güven duygusuyla iyi anlaşamazdık. Ve o, buram buram güven kokuyordu." ••• Motor severler, aradığınız hikayeyi buldunuz. İyi seyirler.. :):