Gözlerimi araladığımda, beyaz tavandan başka bir şey göremedim. Görüntüm oldukça bulanıktı ve gözlerim, gözlerim çok acıyordu.
"Tanrı'ya şükür!"
Taehyung'un sesini duymamla birlikte bakışlarımı sağıma çevirdim. Endişeli bir şekilde bakıyordu bana.
"İyi misin Min? Nasıl hissediyorsun? Doktoru çağırmamı ister misin?"
Ağrıyan gözlerimi acıtan beyaz ışığı işaret ettim elimle. Hızla yanımdan ayrılıp kapattı ve odanın karanlık olmasını sağladı.
"Babana söylemedim. Öğrenirse çok endişelenirdi."
"Ben...Buraya nasıl geldim?"
Taehyung derin bir nefes verdikten sonra yatağın kenarına oturdu ve konuşmaya başladı.
"Jungkook getirmiş seni buraya. Yorgun düşmüş bedenin. İşte sonra ben seni arayınca buraya çağırdı beni. Sonra da gitti..."
"Ona neden aşık olduğumu anlıyor musun Taehyung? Her şeyi anlattım, ona rağmen beni buraya getirmiş."
Yorgun bir gülümseme yerleşti yüzüme. Jungkook benim için sadece rüyaydı. Uyanmak istemediğim, çok mutlu olduğum bir rüya...
"Ne tepki verdi? Ben, o sana bir şey yaptı sandım. Az kalsın kafa göz dalacaktım."
"Git dedi sadece. 'Kalbini kırmadan git' dedi. İşte sonra ben kendimi kaybettim. Pek hatırlamıyorum."
Elinin tekini saçlarıma yerleştirip yavaşça geriye taradı. Aldığım ilgi yüzünden gözlerim kapanırken derin bir nefes verdim.
"Ah, bebeğim benim...Ne yapacaksın şimdi? Onu unutman zor olacak."
"Onu unutmak istemiyorum Taetae. Hep hayatımda olacak, kalbimde yaşayacak." dedikten sonra yavaşça gözlerimi araladım.
"Jimin, bunu kendine yapma lütfen."
"Taehyung, söylediğin hiçbir şey düşüncelerimi değiştirmeyecek. Ben hep Jungkook'u seveceğim. Buna hakkım yok, biliyorum. Ama onsuz da yapamam artık."
"Peki, sen bilirsin. Ama tek bir yerde yanılıyorsun. En çok senin onu sevmeye hakkın var. Jungkook için hayatını değiştirdin, evet yaptığın doğru değildi ama hepsini onu sevdiğin için yaptın."
Tır geçmiş gibi olam vücudumu zor da olsa kaldırdım ve Taehyung'a sıkıca sarıldım.
Hikayemiz mutlu sonla bitmemişti ama ikimizi de çok mutlu etmişti.
...
Jungkook'suz koskoca bir ay geçirmiştim. Başlarda o kadar çok zorlanmıştım ki...
Kafamı meşgul edebilmek için bir sürü kursa kayıt olmuştum. Ama nafile. Jeon Jungkook ne kalbimi ne de zihnimi rahat bırakıyordu.
Ve ben bundan hiç şikayetçi değildim.
"Oğlum, bugün daha bir enerjiksin sanki?" dedi babam tabağındaki peynire çatalını batırırken.
"Hastaneye gideceğim bugün hediye götürmek için. O yüzden biraz heyecanlıyım sanırım."
"Bu çocuk sana iyi geldi Jimin. İyilik meleği oldun bir anda. Bana bile iyi davranıyorsun, çok şaşkınım."
Üvey annem şakacı bir ses tonuyla konuşunca memnuniyetsizce gülümsedim. Tamam, bana bir şey yapmamıştı ama bilmiyorum sevmiyordum işte.
"Jungkook'la konuştun mu hiç?"
"Hayır baba. Buna yüzüm yok bence. Hayatında olmamam onun için en iyisi." dedikten sonra sandalyemi hafif geriye itip ayağa kalktım.
"Size afiyet olsun, ben gidiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dirty Lips|Jikook|✔
RomanceParası için onu kullanan insanlardan sıkılan Jimin, yeni tanıştığı yakışıklı çocuğa bir yalan söyler. Fakat bu yalana yeni yalanlar eklenir ve işin içerisinden çıkamayacak hale gelir. Peki Jungkook gerçekleri öğrendiğinde nasıl bir tepki verecek? •S...