13

677 81 25
                                    

"Sen-sen gerçekten gerçeksin." dedim karşımda duran bedenin yüzünü ellerimle kontrol ederken.

"Daha sessiz bir yere gidelim mi?"

"Gi-gidelim."

Belimdeki elini çektikten sonra bileğimden tuttu ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bense boş zihnimle onu takip ediyordum.

Ne ara evden çıktık ne ara arabasına bindik ve ne ara evine geldik bilmiyordum. Bildiğim tek şey Jungkook'un gerçek olduğuydu. Karşımdaydı. Tam karşımda...

"Artık konuşmamız gerekiyor."

Gözleri gözlerimle buluşunca titrek bir nefes aldım. Gözlerim yanmaya başladı. Çok özlemiştim.

Dayanamadım ve öne atılıp beline sıkıca sarıldım. Gözyaşlarım üzerindeki t-shirt'ü ıslatırken bedenim titremeye başladı.

Jungkook başta şaşırsa da sonra kollarını bedenime sardı. Saçlarıma nazik öpücükler kondururken sakinleşmemi bekliyordu.

"Seni çok özledim Jungkook..."

"Ben de seni çok özledim. Daha fazla sensiz yapamadım."

Konuşmamız için sakinleşmem gerekiyordu. Ancak bunun için zamana ihtiyacım vardı.

"Güzelim, ağlama artık."

Biraz daha kendime gelince geri çekilip dolu gözlerimi gözlerine çıkardım. O da ağlamıştı.

"Bana olumlu şeyler söyle, lütfen Jungkook. Buna çok ihtiyacım var."

"Söyleceğim."

Dediği şeyden sonra gözlerimi yumdum ve derin bir nefes verirken tebessüm ettim.

Rüyalarım gerçek oluyordu.

"Tanrı'm...Sana şükürler olsun..."

"Tanrı'yla konuşman bittiyse artık benimle konuşmaya ne dersin?"

Gözlerimi açıp yakışıklı yüzüyle bakıştım bir süre. Özlemle izledim her bir ayrıntısı.

"Ben...Çok düşündüm Jimin. O kadar çok düşündüm ki, kafayı yiyecek gibi oldum." dedikten sonra sağ elini belime yerleştirdi.

"Seni affetmek istiyorum. Sensiz nefes bile alamıyorum. Beni kendine öyle aşık etmişsin ki..."

"Jungkook yapma..."

Dediğim şeyi yanlış anlamış olacak ki gerginlik sardı vücudunu. Elini geri çekecek gibi olunca konuşmaya devam ettim.

"Kalbim çıkmak üzere. Konuşmaya devam edersen öleceğim."

Gülümsemekle yetindi. Ama ben ciddiydim. Kalbim normal bir şekilde atmıyordu. Nefes almamı engelliyor, midemi bulandırıyordu.

"Bebeğim, sakin ol. Önce derin derin nefes al ve gözlerimin içine bak."

Dediğini yapmaktan başka şansım yoktu çünkü beynim çalışmıyordu. Bu yüzden gözlerine bakmaya devam ederken derin derin solumaya başladım.

"Güzel, şimdi ellerini tutacağım. Sen de nefes almaya devam edeceksin."

Elleriyle ellerimi kavradı, bense nefesimi stabil tutmaya çalıştım. Zordu ama garip bir şekilde beni etkisi altına almıştı.

"Şimdi ben konuşacağım, sen de beni dinleyeceksin. Nefesini sabit tut ve bir şey olursa ellerimi sık."

Başımı olumlu anlamda salladım. Sanırım bana da terapi uygulamıştı. Ve Tanrım...Mesleği ona yakışıyordu.

Dirty Lips|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin