28

276 54 12
                                    

Olaylı günün üzerinden birkaç gün geçmişti. Bugün babamlar bize yemeğe gelecek ve her şeyi güzelce konuşacaktık.

"Aşkım, bornozumu verir misin?" dedim traş olan bedene. Üşümeden duştan çıkacaktım. Mükemmel.

Duşakabinin kapısı açılınca suyu kapattım. Jungkook bornozumu giydirmeye yeltenince de memnuniyetle kabul ettim.

"Mis gibi kokmuşsun bebeğim." dedikten sonra yanağıma kokulu bir öpücük bıraktı.

Ellerimi havluya sildikten sonra yanaklarına çıkardım. Pürüzsüz teni yavaşça okşayıp birkaç kelebek öpücük bıraktım.

"Sen de öyle Jeon. Losyon kokun çok güzel. Bir insana her koku mu yakışır ya."

"Hadi hadi giyin, hasta olacaksın."

"Dur iki romantizm yapıyoruz şurada. İçine ettin yani."

"Güzelim, kötü bir şey demedim ki. Hasta olmanı istemiyorum sadece. Sonra da yaparız romantizmi. Kaçmıyorum ya." dediği şeyle başımı olumlu anlamda sallayıp giyinme odasına ilerledim.

Rahat bir şeyler giydikten sonra saçımı kurutmak için tekrar banyoya ilerledim, üstü çıplak bir Jeon görmeyi beklemeden.

Manzarayı görünce kollarımı önümde buluşturup kapıya yasladım ve onu izlemeye başladım.

Neden t-shirt'ünü çıkarttığını bilmiyordum. Açıkçası pek de umurumda değildi

"Süzmek ücretli yalnız."

"Ben senin eşinim. Bana her şey beleş." dedim yüzümdeki gururlu ifade ile.

"Doğru, siz aile kontenjanındasınız."

"Tabii canım, ne sandın." dememle kıkırdayıp işine devam etti. Ben de saçlarımı kurutmaya başladım.

Ne güzeldik, değil mi?

...

"Evet, yemekler bittiğine ve tatlılar yendiğine göre artık konuşma vakti." dedim oturduğum koltukta dikleşirken.

Babam her şeyi anlatacaktı.

"Sehun, şarkı dinlemek ister misin?"

"Olur Jungkook hyung."

Jungkook Sehun'a kulaküstü kulaklıkları takıp, telefonundan  seveceği türden şarkı açtı. 

"Nereden başlayım?"

"En başından."

Yanıma oturan Jungkook, destek olmak istercesine kolunu omzuma atıp beni kendine çekti ve ellerimi kucağında birleştirdi.

"Biz, onunla lisede tanıştık. Çok aşıktık falan. Malum hormonlar o zamanlarda tavan oluyor."

Derin bir nefes aldıktan sonra: "Üniversitenin ikinci yılıydı. Sarhoş olduk. Sonra da...Sen oldun." dedi.

Gözlerim yanıyor, yaşlarım birikiyordu içerisinde. Kazayla olan bir çocuktum, ne kadar acınası.

"Sonra?" diye sordum yine ne. Merak ediyordum devamını. Canımı yaksa da öğrenmek istiyordum.

"Aldırmak istedi, kabul etmedim. Sonra ailelerimiz öğrendi. Onlar yüzünden evlendik. Sonra sen doğdun Jimin...Seni gören herkes kız sanıyordu, o kadar güzel bir bebektin. Minik de olsa dolgun dudakların, minicik bir burnun vardı. Melek gibiydin..."

Beni anlatırken parlayan gözleri, ne kadar iyi bir babaya sahip olduğumun bir kanıtıydı.

"Annen, aile kurmak istemiyordu. Boşanmak istedi. Bense senin küçük olduğunu ve en azından denememiz gerektiğini söyledim."

Dirty Lips|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin