"Buradayım, yanındayım." dedim sarılmaya devam ederken. İlk başta tereddüt etse de sonra o da sardı kollarını bedenime.
"Çok canım yanıyor..."
Ellerimle bedenini yönlendirip onu göğsüme çektim. Bir elimi sırtına sardıktan sonra diğeriyle saçlarını okşamaya başladım.
"Biliyorum, biliyorum..."
"Ne yapacağım? O da gitti... Güvenecek kimsem kalmadı. Ailemden kimse kalmadı. Tek başımayım..."
Onun güvenini kırdığım için kendime küfür ederken saçına minik öpücükler bırakmaya başladım.
"Tek değilsin seni seven bir sürü kişi var. Güveneceğin insanlar da çıkar karşına." dedim titreyen sesimle.
Onun hayatında bir yere sahip değildim. Bu yüzden ona göre teselli etmem gerekiyordu.
"Güvenimi kırdın, ama en çok da kalbimi..."diyip daha sesli ağlamaya başladı. Zaten canı yanarken bir de benim yaptıklarım yüzünden acı çekmesi kendimi öldürmek istememe sebep oluyordu.
"Özür dilerim..."
Yaklaşık bir ay önce ben kollarında saatlerce ağlamıştım. Şimdiyse rolleri değişmiştik.
"Seni seviyorum." diye fısıldadım uzun bir sessizlikten sonra. "Seni çok seviyorum Jungkook..." diye devam ettim. Yüzleşmemizin cenaze evinde olmaması gerekiyordu ama daha fazla tutamamıştım işte.
"Sus. Lütfen sus Jimin. Aklımı karıştırıyorsun." dedikten sonra gözyaşlarını dökmeye devam etti. Ben de ona eşlik ettim.
Sabaha kadar o ağladı, ben sustum.
Güneşin doğmasına yakın yorgun düşen bedeni yüzünden kollarımda uykuya daldı. Bense kıpırdamadan durdum. Uyansın istemiyordum. Uyanıp gerçekler yüzünden yine ağlasın istemiyordum...
Evet, onu çok üzmüştüm ve üzmeye de devam ediyordum. Ama ben de böyle olmasını istemiştim.
Kim aşık olduğu, sevdiği kişiyi üzmek isterdi ki?
Taehyung'un dediği gibi. Onu kendi evrenimin merkezi yapmıştım. Ama o da beni kendi evreninin merkezi yapmaya kalkınca evrenlerimizdeki düzen yok olmuştu...
...
Jungkook uyumaya devam ederken buranın adresini aldığım kadının evine gidip çorba yapmasını rica etmiştim.
Şimdiyse elimde bir tepsiyle kapının önünde duruyordum. Dün zor anına denk geldiğim için bana sığınmış, kovamamıştı. Uyanıp beni kapı dışarı etmesinden korkuyordum.
Yavaş adımlarla içeriye girdikten sonra elimdeki tepsiyi komodinin üzerine koydum ve yavaşça yatağa oturdum. Elim istemsizce saçlarına giderken ağlamaktan şişmiş olan gözlerine baktım üzgünce.
"Jungkook..." diye fısıldadım uyansın diye. Ama uyanmasını hiç ama hiç istemiyordum. Onu burada oturup saatlerce izleyebilirdim.
Ancak yorgun düşmüş olan vücudunun besine ihtiyacı vardı. Uyandırmalıydım, onun iyiliği için bunu yapmalıydım.
Yüzüne doya doya baktıktan sonra tekrar: "Jungkook..." diye seslendim. Gözlerini yavaşça açıp nerede olduğunu sorguladı başta. Rahatsız olmasın diye saçlarında duran elimi çektim ve bakışlarımı kaçırdım.
"Sen...Burayı nasıl buldun?"
Dünden beri merak ettiği şeyi sormuştu büyük ihtimalle. Ensemi kaşıdıktan sonra: "Bazı yöntemler kullanmam gerekti. Yemeğini yersen anlatırım." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dirty Lips|Jikook|✔
RomanceParası için onu kullanan insanlardan sıkılan Jimin, yeni tanıştığı yakışıklı çocuğa bir yalan söyler. Fakat bu yalana yeni yalanlar eklenir ve işin içerisinden çıkamayacak hale gelir. Peki Jungkook gerçekleri öğrendiğinde nasıl bir tepki verecek? •S...