12

660 91 35
                                    

Büyükanne Ji-woo'nun vefat etmesi üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. Ve biz hiçbir şekilde iletişim kurmamıştık. 

Benden zaman istemişti. Ben de ona istediği zamanı verecektim. Sonsuza kadar beklerdim onu.

"Hadi ama Jimin...Harika olacak." dedikten sonra bana sırnaşmaya çalıştı Taehyung.

"Taehyung bak, parti çekecek havam yok gerçekten."

"Bu kutlama partisi. Projem kabul oldu, biliyorsun. Herkese duyuralım ve biraz da dağıtalım."

"Taehyung...Ben Jungkook bana geri dönüş yapasaya kadar eğlenmek falan istemiyorum. Çünkü mutlu değilim. Partide moralini bozmaktan başka bir şey yapmayacağım."

Taehyung geri çekildikten sonra masum köpek bakışlarını yollamaya başladı. Dayanamayacağım tek şeydi bu bakışlar...

"Biricik arkadaşının aylarca çalışıp kazandığı projeyi kutlamazsak neyi kutlarız ki? Sadece birkaç bira içip sallayacağız! Çok eğlenceli olacak!"

Sabahtan beri beni ikna etme çabasına daha fazla karşı çıkamadım. Çünkü çok heyecanlıydı.

"Tamam, tamam. Ama çok durmam?" dememle vücuduma kollarını sarması bir oldu.

"Seni çok seviyorum Jiminnie! Jungkook'u öldürüp seni nihakıma alacağım. Evimizde uslu uslu oturursun."

Birbirimize sıkıca sarılırken onun bu söylediklerine kıkırdıyordum. Gerçekten mükemmel bir insandı ve kendi gibi mükemmel birini hak ediyordu. Bu konuda şanslı olması için Tanrı'ya şükrettim.

Annesiz babasız büyümüştü zaten, bari güzel bir eşi olsun istedim.

"Jimin, gelebilir miyim?"

Kapıdan gelen Ji-soo'nun sesiyle birbirimizden ayrıldık. Ona bugün konuşacağımıza dair söz vermiştim.

"Gelebilirsin."

Orta yaşlı kadın yüzündeki gülümseme ile içeriye girerken Taehyung eşyalarını topladı.

"Ben kaçıyorum bebeğim. Yarın akşam 8'de bizim evde ol. Yoksa seni gebertirim." dedikten sonra bana öpücük atıp odadan çıktı.

"Eğer işiniz varsa-"

"Hayır hayır yok. Sen geç otur ben bize kahve söyleyip geliyorum."

Jisoo odadaki koltuğa otururken aşağıya inip hizmetli kadından iki kahve istedim. Tekrar odaya dönünce Jisoo'nun gergin fakat gülümseyen suratıyla karşılaştım.

"Önce ben konuşsam olur mu?"

"Tabii." diyerek onu onayladım. Anlatacak çok şeyi olmaylıydı.

"Ben...Babandan önce başka bir adamla evliydim. Gayet güzel de gidiyordu. Ama bir gün...Bir gün rutin kontrol için doktora gittiğimde bir sorun olduğunu söylediler. Korka korka bir sürü teste, makineye girdim. Ve sonunda kısır olduğumu öğrendim Jimin."

Gözünden bir damla yaş düşünce destek olmak istercesine elimi dizine koydum ve yavaşça sıktım.

"Bu...Bir kadın için çok zor. Kanser falan olsam bu kadar üzülmezdim. Çok ağladım. Anne olma düşüncesi hep hayalimdi çünkü. Kim bir çocuğu olsun istemez ki? Bir gün bu durumu eşime söyleme kararı aldım. Üzülecekti ama bilmesi gerekiyordu. Kafedeydik. Onu üzmemek için oldukça sakin bir şekilde anlattım. İlk başta tepki vermedi. Sonra-"

Jisoo'nun ağlaması şiddetlenince elim ayağıma dolaştı. Biri yanımda ağlayınca ne yapacağımı bilemiyor, panik oluyordum.

"Bana...Keşke hiç evlenmeseydik dedi. Oysa ben birlikte bu zorluğu atlatıp evlat edinebiliriz diye düşünüyordum. Beni orada öylece bırakıp gitti. Babanla da o gün tanıştık. Eski eşim bana bağırıp çağırınca insanlar yanıma geldi, sorun olup olmadığını öğrenmek için. Baban da onların arasındaydı."

Dirty Lips|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin