Emlakçı ve genç kadının hikayesini merak ediyorsan kesinlikle okumalısın. Keyifli okumalar :)
Genç kadın gözünü açar açmaz soluğu babasının evinde aldı. Eskiden bahçesinde koşup oynadığı, kendini özgür hissettiği ev ona artık çok yabancıydı. Sanki bu duvarların arasında başka biri varmış, başka bir hayat yaşanmış gibiydi. Mutfakta Fatma Hanım, serviste Figen, şoför Servet evin daimî çalışanlarıydı. Evle ilgili problem olduğunda Delal Hanım ile birebir olmasa da aracılarla iletişim kuruyorlardı.
Bahçe kapısından içeri hala girememiş ve geri dönmeye karar verecekken ''Şimdi olmazsa bir daha hiç olmaz, buradan dönemem diye düşündü'' ve elindeki anahtarla kapıyı açıp bahçeye girdi. Ev site içerisinde, güveliği olan, içerisinde her türlü spor tesisi bulunan ve ormanın içinde şehirden uzak bir yerdeydi. Aslında tam da kadının istediği tarzda fakat bu evde yaşamak istemiyordu bahçeden içeri girince bunu kendine tekrar hatırlattı. Ama onu buraya çeken ayrı bir durum da yok değildi sabah sabah ayakları onu bu eve getirmişti.
Kapının önünde bekleyen kadın cesaretini topladı ve içeri girdi. Odasına gittiğinde tek tek dokundu eşyalarına. Piyano başına oturdu ve çalmaya başladı o çaldıkça içinde bastırdığı duygular tek tek dışa vuruyordu. Her tuşta bir anısını hatırlıyordu sanki, öyle içten, öyle acıklı, öyle samimi.
Piyano sesini duyan çalışanlar çok şaşırıp hemen yukarıdaki odaya koştular. Nasıl yani hanımefendi mi gelmişti, onu yıllar sonra bu eve getiren neydi peki? Çalmayı durdurduğunda '' Delal Hanım, siz misiniz biz mi yanlış görüyoruz?'' dedi Fatma Hanım. Genç kadın arkasını dönüp baktığında çalışanların hepsi buradaydı ve onu izliyordu.
Mutfakta geçen saatler boyunca, ikili eskiden olduğu gibi yemek yapmaya başladı. O kadar çok konu birikmiş ki nereden başlayacaklarını bilmiyorlardı ya da konuya ilk kim girecekti, hangisi daha cesaretli davranacaktı. Delal yurt dışında yaşadığı anılarını anlatmaya başladı.
Mutfaktaki işlerine ara verdiklerinde Delal nefes alabilmek için terasa çıktı, derin düşüncelere daldı. Terasta etrafı izlerken yan taraftaki villaya gözü takıldı, merak içerisindeydi hiç kıpırdama, hareketlilik de yoktu. Tam o sırada '' Faruk Bey ve kızı Leyla yaşıyor orada.'' Dedi Fatma Hanım. '' Siz gittikten bir yıl sonra taşındılar, Faruk Bey, kızı Leyla ve eşi ile birlikte yaşıyorlardı fakat eşi kısa zaman önce hayatını kaybetti, sanırım üç ay falan olmuştur.'' Diye sözlerine devam etti. '' Ben gittikten sonra taşındılarsa tanımıyor olmam normal malum babamla da, genel de o benim yanıma geldiği zaman görüşüyorduk.'' Bu söz ikisinin de boğazını düğümleyip gözlerini doldurdu. Babası yaşlı olmasından ve kalbinin eskisi kadar güçlü olmamasından yakınıyordu ama kızını görmeden de duramıyordu. Ne kadar kızını çağırsa da fırsat bulup da gelemediği için sürekli babası ziyarete geliyordu. Bir gün babası hasta olduğunu ve kızını görmek istediğini söylese de Delal '' Çok yoğun bir programım var dersler bu ara beni uğraştırıyor. Finaller de yaklaştı zaten, ne yapacağımı bilemiyorum. Sen gel benim yanıma ve bir daha dönme, burada birlikte çok güzel bir hayatımız olur. Hem işleri buradan da idare edebilirsin ki ben de sana yardımcı olurum. '' dedi. İlk başta olumsuz baksa da bir iki gün düşündükten sonra adamın da kafasına yatmıştı. Kendine bir bilet aldı ve valizini topladı, kızına da müjdeli haberi hemen verdi. Baba kız mutluluktan havalara uçmuşlardı artık hasret bitiyor ve kavuşuyorlardı, bir daha hiç ayrılmamak üzere.
Delal babasıyla en son konuştuğunda uçağa bineceğini ve ararsa açamayacağını söyledi. Genç kadın tahmini varış süresini hesaplayıp ona göre havalimanına gitmeyi planladı. Aradan bir saat geçtikten sonra telefonu çaldı tanımadığı bir numara arıyordu ve havalimanı polisi olduğunu İstanbul Havalimanı'nda babasının kalp krizi geçirmesi sonucu hayatını kaybettiğini söyledi. Şaka falan mı diye düşündü genç kadın ama değildi memur her şeyi detayıyla anlatmaya çalışıyordu kadınsa durumu idrak etmeye çalışıyordu. Sonsuza kadar beraber olacaklarını düşünürken tamamen ayrılmışlar ve bu konunda kendini suçluyordu. Hasta olduğunu söyleyen babasını ayağına getirmek yerine kendi gelmeliydi diye içinden geçirip bunun pişmanlığını, haberi aldığı ilk andan şu ana kadar hep yaşadı. Babasını en son cenaze töreninde bu evden tabut ile uğurladı ve o günden sonra da bir daha hiç adım atmadı.
''Faruk Beyler cenazede vardı, hatta yanınıza gelip başsağlığı diledi size fakat siz hatırlamazsınız. Hafif kısa, göbekli, gri saçlı biri. Kızı da bir o kadar güzeldir, sizin yaşlarda Leyla Hanım. Babasının şirketinde çalışıyormuş ama ne işle ilgileniyorlar bilmiyorum. Annesinin vefatından sonra işlere daha bir sarıldı diyorlar, gündüzleri çalışıp geceleri arkadaşları ile çıkıyormuş ama bana soracak olursanız babasının dizinin dibinden ayrılmıyor. '' dedi Fatma hanım. Yine bir sessizlik oldu ve kısa süre bakıştılar. ''Neden geldiniz, niye döndünüz, bunca yıl sonra sizi bu şehire ve bu eve getiren ne oldu?''
Sonunda merak edilen soru sorulmuştu. Bir taraf soru ne zaman sorulacak diye beklerken diğer taraf cesaretini nasıl toplayıp soracağı konusunda emin değildi. Şimdi bir cevap vermesi lazımdı genç kadının ama o ne diyeceğini bilemedi, ilk önce biraz durup düşündü sonra konuya girdi. '' Yurt dışında yaşamak artık beni sıkmaya başladı, sürekli bir koşturmacanın içinde olmak, daha biri bitmeden yeni planlar yapmak yordu beni. Artık o hareketli hayatı yaşamak istemediğime karar verdiğim anda hemen biletimi alıp döndüm. Bu yapmak bir gecemi aldı. Bir kaç gündür buradayım, kendime ev baktım ama istediğim gibi bulamadım. Aslında bulamadım değil emlakçıyla bir sorun oldu.'' Merakla dinleyen mutfak görevlisi devam etmesi için kadının gözlerinin içine bakıyordu. '' Döndükten hemen sonra bir emlakçı budum ve bana İstanbul'daki bir çok evi gösterdi. Birlikte üç dört tane ev gezdik fakat hiç biri zevkime uymuyordu. Adam bütün gün benimle vakit geçirdiği ve yorulduğu için kahve içmeye davet ettim. Otelin lobisinde kahvelerimizi içtikten sonra izin istedim ve odama çıktım fakat emlakçı da bana eşlik ediyordu, ilk başta ne kadar nazik olduğunu düşündüm tam bir beyefendi diye geçirdim içimden. Odanın kapısına kadar geldiğimde teşekkür edip ayrılacaktım ki...'' Genç kadın anlatmaya devam ederken dışarıdan sesler gelmeye başladı ve dikkatleri o tarafa kaydı. ''Nerede kalmıştım? Hım, hatırladım. Odanın kapısında ben içeride o dışarıda yüzüme bakıyor onu içeri davet etmemi istiyordu. İlk başta anlamadım ne olduğunu fakat sonra zorla içeri girmeye çalıştı. Birden saldırmaya başladı, neye uğradığımı şaşırdım. Beni el bileklerimden tutup yatağa fırlattı, o kadar güçlü ki kendimi korumak istesem de direnmek çok zordu. Bağırmaya başladım ama sesimi duymasınlar diye bu sefer ağzıma bastırmaya başladı, bacaklarımla sürekli tekme attığım için de üzerine oturdu. Ne yapacağımı bilemedim, hayatımın en kötü tecrübesi bu olacak sanırım diye aklımdan geçirirken can havli ile baştaki elimde saçlarına yapıştım. Artık nasıl çektiysem saçını bir anda elinden kurtuldum, tam kaçarken saçlarımı yakalayıp beni yerlerde sürükledi ve tekrar yatağa fırlatmak için ayağa kaldırdı. Çığlıklarım değil oda, bütün otelin içinde yankılanıyordu, kimsenin duymaması imkânsızdı. Bu benim saçlarımdan çekerken ben ise bacaklarının arasına, nazik bölgeye öyle bir tekme attım ki acıyla beni bıraktı. Bu defa elinden kurtulup kapıyı açmıştım fakat herkes yemekte oluğu için sesimi kimse duymuyordu. Koridorda koşarken arkamdan gelip tekrar saçlarımdan yakaladı beni...'' Fatma Hanım anlatılanları dinledikçe büyük bir dehşete kapılıyordu. Hangi insan böyle bir şey yapmaya cesaret edebilir aklı almıyordu ama geri kalanını ve sonucu merak ettiği için ağzını açıp tek bir soru bile sormadı.
'' Saçlarımdan yakaladıktan sonra ben avazım çıktığı kadar bağırmaya devam ettim ve bana orada tokat attı. Canım çok yandı ama yaşadığım şeyin daha kötü olduğunu düşünmek daha fazla acıtıyordu. Her şey bitti beni buradan kimse kurtaramaz dediğim anda takım elbiseli başka bir beyefendi geldi ve beni kurtardı. Ben yüzüm kanlar içinde yerde yatarken beyefendi adamı yakalayıp polise teslim etmek üzere güvenliğe götürdü, olayı da herkes duymuş oldu. Yanıma koşup gelen insanlar yardım ettiler fakat beyefendiye minnetimi sunmak istediğimde kim çıksın?'' Şaşkın ifadeyle Delal'e bakan mutfak görevlisi '' Tanıdığınız biri mi?'' diye sordu. ''Ekin! Sabah otelde kahvaltı için sıra beklerken yanıma gelip tanışmak istemişti, ben de terslemiştim fakat adam hayatımı kurtardı, hiç beklemezdim. Şaşırdım doğrusu. Neyse ben buna minnetimi sunduktan sonra polise ifademi verdim, Ekin de bana şahitlik etti ve emlakçıyı tutukladılar. Çok korkunçtu benim için yaşadığım olay, çığlıklarım o kadar yüksekti ki kendi kulak zarımı parçalayacak gibiydi. Kimsenin yardıma gelmeyişi bana kendimi çok yalnız hissettirdi. Güvenebileceğim bir liman aradım ve uyanır uyanmaz ayaklarım beni buraya getirdi. ''
Temelli kalmayı düşünmüyordu akşam gidecekti, kararını söylemişti zaten. Anlattıklarını dinleyen mutfak görevlisi korkmuş ve gitmemesini kalmasını istemişti fakat Delal kabul etmemişti. Burada kalamazdı, yapamazdı. Her baktığı yerde babasının hayali vardı, delirecek gibi oluyordu ama kimseye bir şey diyemiyor, yaptığı tek şey kaçmak oluyordu. Ne yapıp edip görevliler en azından bir gece de olsa kalmaya ikna ettiler. On iki yıl sonra tekrar evindeydi ve burada kalacaktı, bu durum yeni bir başlangıcın habercisi miydi yoksa?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AV MISIN AVCI MI
General FictionAşkın labirentlerinde kaybolmaya hazır mısınız? "Av mısın Avcı mı?" romanı, okuyucularını tutkulu ve karmaşık bir aşk hikayesinin kalbine davet ediyor. Bu etkileyici eser, iki erkek arasında kalmış genç bir kadının duygusal yolculuğunu ve içsel çatı...