Saklanan her sır mutlaka bir gün ortaya çıkar. Keyifli okumalar :)
Saat öğlen civarıydı, otelden Ekin’in aracıyla ayrıldılar. Yol boyunca sohbet edip birbirlerini tanımaya çalıştılar ama kadın kendini kolay anlatacak biri değildi, çetin ceviz dediklerinden. Adamsa sürekli kendinden bahsedip yaptığı işleri anlatıyordu. İş ortakları, yaptığı anlaşmalar, yurt dışında açtığı şubeler vs. Kadın konu işe gelince ilk defa kendinden bahsetti. Babasının kurduğu şirketi yönettiğini, fırça üretimi yaptıklarını, hem iç piyasa hem de dış piyasaya çalıştıklarını, dış piyasaya anlaşmalarını dolar üzerinden yaptıklarını gibi gibi. Konuşma devam ederken Ekin’in telefonu çaldı, arayan mimar kızdı, konum istiyordu gelebilmek için. Delal konumu gönderdi ve yaklaşık bir saat sonra eve vardılar. Vardıklarında mimar kız daha gelmemişti. İki genç içeri girip birer kahve içmeye karar verdiler.
Ekin, kadını süzüp inceliyor ve bakışlarını ondan alamıyordu. Kadının kendine güvenen, güçlü halleri adamı etkilemiş gibi duruyordu. Kadına her bakışında, kafasında canlanan senaryolar yüzüne yansısa da belli etmemek için çaba sarf ediyor ve yüzünü başka tarafa çeviriyordu. Kahvelerini yudumladıktan sonra birlikte evi gezmeye karar verdiler. Tek tek odaları dolaşıp, hangi odada nasıl değişiklikler yapılacağı hakkında konuşuyorlardı. Kadın konuştukça adamın bakışları daha da derinleşiyor ve bir çıkmaza giriyordu. Yavaş ve emin adımlarla kadına doğru adım atıyordu, sabah sarılmıştı ve olumsuz sonuç almamıştı. Yine yapabilirdi. Belki saçlarına dokunabilir ya da yüzünü okşayabilirdi. Bunlar adamın aklından geçenlerdi. Elini kıza doğru uzattığı sırada serviste görevli Figen kapıda belirip, mimar kadının geldiğini ve onları salonda beklediğini söyledi. Genç kadın ise Ekin’in elini havada görünce şaşkın bir bakış attı. ‘’ Saçına toz gelmiş, onu alacaktım’’ diye durumu toparladı adam.
Delal tüm isteklerini en ince ayrıntısına kadar anlattıktan sonra mimar hemen işe başlamak için evden ayrıldı. Bu iş onun için biraz zorlayıcı olacaktı. Genç kadının istediği tarz ile evin şuan ki tarzını karşılaştırınca arada bayağı fark vardı. Bu iş bir ayı bulabilirdi.
Ekin, ev işini halletmiş olmalarına çok sevindi. Kadın en azından güvenli bir yerde olacaktı. Saatin öğlen vaktini bulduğunu görünce acıktıklarını anlayıp yemeğe çıkmanın doğru olacağını düşündüler. Galata’da güzel bir İtalyan Restoranına gittiler. Kadın seçimi Ekin’e bıraktı, mekanın sürekli müşterisi olduğunu, garsonların ilgisinden anladı. Bu sebeple iyi bir tercih yapacağını biliyordu. Kadın bir an durup düşündü ve Ekin’in hayatına nasıl böyle dahil olduğunu anlamaya çalıştı. Daha geçen gün bu adamı terslemişti fakat şuan her şeyini ona emanet ediyordu, biraz garip bir durumdu. Açıkça söylemek gerekirse ilk defa birini bu kadar hayatına dahil ediyordu. Yemeklerini beklerken ‘’ Sana sormak istediğim bir şey var’’ dedi Ekin’e dönüp, sonra da devam etti. ‘’Seni tanıdığım kadarıyla çok naif, nazik ve korumacı birisin. Aslında maço yanın da var fakat bunu saklamayı tercih ediyorsun, kimseyi rahatsız edecek biri değilsin bence. Sadece kafama bir şey takıldı, düşünmeden edemiyorum. Bu kadar anlayışlı bir insan nasıl olduda geçen gün kahvaltıda bana öyle şeyler söyledi, amacın neydi? Tanışmak istiyorsan bunu daha iyi kelimelere yapabilirdin, seçtiğin kelimeler, üslubun, tavrın rahatsız ediciydi ve şuan tanıdığım sen bunları söyleyecek biri değil. Ki sen eşine değer veren birisin, açıkça görünüyor.‘’ Sözlerini bitirdikten sonra adamın cevap vermesini bekledi kadın. Adam sanki bozulmuş gibi ne diyeceğini şaşırdı, eli ayağına dolaştı. Lafı ağzında geveleyip durdu ve tedirgin olmaya başladı, sanki bir şey saklıyormuş izlenimi oluşturuyordu. Kadın adamdan cevap alma ümidiyle gözlerinin içine bakarken o sırada Ebru geldi. Gerilen ortamı görünce ne olduğunu anlamaya çalıştı fakat iki insan da kahvaltı da geçen konuşmanın bilinmesini İstemediği için sustular.
Ebru bir şeyler saklandığını görebiliyordu ama ne olduğunu anlamış değildi. Karşısındaki İnsanların susması onu da geriyordu ve ses tonundaki değişiklik anlaşılıyordu. ‘’ Aslında gerildiğimiz bir şey yok canım, sadece ev işi biraz uzun sürebilirmiş ben de bu süreçte Delal’i bize kalmaya davet ettim fakat kabul etmedi. Bu konuyu tartışıyorduk. Kendi evinde kalmanın daha iyi olacağını söylüyor, ısrar ettim yine de bana mısın demedi. Bayağı inatçı biri belliki.’’ Durumu toparlamış olmasına kadın çok sevindi, Ebru konuşmayı öğrense yanlış anlayabilirdi ve kendini böyle bir duruma düşürmek istemezdi. Olay açıklığa kavuşunca adamın eşi de bir sipariş verdi ve sohbete kaldıkları yerden devam ettiler, Konuşmanın ortasında genç kadın az önce yaşadığı olayı üzerinden atamamış olacak ki tuvalete gidip elini yüzünü yıkamak istedi. Masadan ayrıldıktan sonra Ekin eşine dönerek ‘’ Of, nasıl terledim sana anlatamam, hayatımdan sanki on yıl gitti. Bu soruları bekliyordum ama üzerinde durmaz diye düşünmedim de değil. Tam zamanında geldin, yoksa her şey ortaya çıkacaktı. Bu şekilde öğrenmesini istemiyorum, en azından şimdi değil, hem daha beni tanımıyor, kim olduğumu bilmiyor. Daha zamanı var, ‘’ dedi. Her şeyin bilincinde olan Ebru ise tam bir şey diyecekken Delal masaya geri döndü. Şimdi masada yine derin sessizlik olmuştu, o esnada yemekler geldi ve üç kişiden duyulan tek ses çatal, bıçak sesiydi.
Kim bu Ekin. Eşi ile birlikte ne saklıyordu ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AV MISIN AVCI MI
General FictionAşkın labirentlerinde kaybolmaya hazır mısınız? "Av mısın Avcı mı?" romanı, okuyucularını tutkulu ve karmaşık bir aşk hikayesinin kalbine davet ediyor. Bu etkileyici eser, iki erkek arasında kalmış genç bir kadının duygusal yolculuğunu ve içsel çatı...