18.BÖLÜM(Delal'in kararı)

28 6 0
                                    

Sona yaklaşırken büyük risk alıyor Delal. Keyifli okumalar:)

Sabahın erken saatlerinde, evin tüm sakinleri ve çalışanları kahvaltı sofrasında buluştu. Ancak bu sabahki atmosfer, her zamankinden farklıydı. Masadaki hava gergindi; herkesin yüzünde bir gecenin yorgunluğu ve sinirli bir ifade vardı. Delal, masaya son olarak oturan kişiydi. Gözlerinde hâlâ gece boyunca düşündüğü soruların izleri vardı. Ekin ve Ebru da birbirlerine bakmadan, sessizce kahvaltılarını yapmaya çalışıyorlardı. Ekin'in yüzündeki gerginlik, onun hâlâ Delal'in sorularının etkisinde olduğunu gösteriyordu. Ebru ise, dün gece yaptığı açıklamaların ardından, masadakilerin tepkilerini merak ediyor ve endişeleniyordu. Mutfakta çalışan Fatma Hanım ve Figen de bu gergin atmosferden etkilenmişti. Onlar da kahvaltıyı hazırlarken sessizdiler ve masadaki huzursuzluğu hissedebiliyorlardı. Fatma Hanım, dün geceki konuşmaların ardından, kendisine yöneltilen şüphelerin farkındaydı ve bu durum onu tedirgin ediyordu. Figen ise, evde yaşanan bu gerginliğin bir an önce sona ermesini umuyordu.Kahvaltı sırasında, kimse birbirine doğrudan konuşmaya cesaret edemedi. Herkes kendi düşünceleriyle meşguldü ve masadaki sessizlik, evin içindeki gerilimin bir yansımasıydı. Bu sessizlik, zaman zaman çatal ve bıçakların sesiyle bozulsa da, kimsenin bu gergin atmosferi dağıtacak bir şey söylemeye cesareti yoktu. Bu sabahki kahvaltı, sadece bir öğün olmanın ötesinde, evde yaşanan olayların ve duygusal çatışmaların bir göstergesiydi. Herkes, kendi içindeki sorularla ve endişelerle boğuşuyordu. Bu gergin kahvaltı, evdeki ilişkilerin ne kadar karmaşık ve hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Önlerindeki günün, bu gerginliği nasıl çözeceklerine dair ipuçları sunması umuduyla, herkes kahvaltısına devam etti.
Kahvaltı masasında gergin bir sessizlik hakimken, Fatma Hanım cesaretini toplayıp Delal, Ekin ve Ebru'nun yanına geldi. Yüzünde endişeli bir ifadeyle, "Hanımefendiler, bu olayla hiçbir ilgim yok. Böyle bir şeyi asla yapmam. Kimin başının altından çıktığını bilmiyorum, ama ben masumum," dedi. Sesindeki samimiyet ve endişe, onun bu durumdan duyduğu rahatsızlığı açıkça gösteriyordu. Bu sırada, Figen tedirgin bir şekilde kapının ardından konuşmayı dinliyordu. Onun yüz ifadesi, yaşananlardan duyduğu korkuyu ve belirsizliği yansıtıyordu. Figen, Fatma Hanım'ın sözlerini dinlerken, kendi durumunu ve evdeki gergin atmosferi düşünüyordu. Delal ise, Fatma Hanım'ın sözlerini dikkatle dinledi. Onun masumiyetine inanıp inanmama konusunda kararsızdı, ancak bu durumun aydınlatılması gerektiğinin farkındaydı. Fatma Hanım konuşmasını bitirdiğinde, Delal hiçbir şey söylemedi. Yüzünde düşünceli bir ifadeyle, çalışan bütün personeli çağırmaya karar verdi. Bu, olayların üzerine gidilmesi ve gerçeklerin ortaya çıkarılması adına önemli bir adımdı.
Delal, masada sakin bir şekilde çayını yudumladıktan sonra, arkasına yaslandı ve yapacağı konuşmaya hazırlandı. Masadakilerin dikkati tamamen ona çevrilmişti; herkes, Delal'in söyleyeceklerini merak ediyordu.
Derin bir nefes alan Delal, "Dün gece Ebru odama geldi ve bana bazı şeyler anlattı," diye başladı. Bu cümleyle, masadaki herkesin merakı daha da arttı. Delal, Ebru'nun dün gece odasına gelip Ekin'in planını ve olayların nasıl geliştiğini anlattığını detaylarıyla ev halkına aktarmaya başladı. Bu hamle karşısında Ebru, büyük bir şaşkınlık içinde kaldı. Delal'in bu bilgileri herkesle paylaşacağını hiç beklemiyordu. Ebru, şaşkınlığını gizleyemedi ve bir an için ne diyeceğini bilemedi. Söylediklerinin bu şekilde açığa çıkması, onu derinden etkiledi. Ekin ise duydukları karşısında şok oldu. Kendini hemen savunmaya geçti ve "Bu bir iftira! Böyle bir şey yapmam mümkün değil. Ebru, neden böyle bir şey anlattın? Bu doğru değil! En zor anında yanında oldum, saa destek verdim, seni savundum şimdi bu yaptığın neyin bedeli?" diye tepki gösterdi. Ekin'in sesindeki öfke ve şaşkınlık, masadakilerin dikkatini çekti. Kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen Ekin, bu durumun açıklığa kavuşturulmasını istiyordu. Delal'in bu açıklaması, masadaki atmosferi daha da gerdi. Herkes, bu karmaşık durumun iç yüzünü anlamaya çalışırken, Ekin ve Ebru arasındaki çelişkiler daha da belirginleşti. Bu anlar, evdeki ilişkilerin ne kadar karmaşık ve hassas olduğunu bir kez daha gösterdi. Gerçeklerin ortaya çıkması ve suçlamaların aydınlatılması, bu gergin atmosferin çözülmesi için kaçınılmaz hale gelmişti.
Delal, Ekin'in savunmasına ve Ebru'nun açıklamalarına fırsat vermeden, sert bir tavırla onların evden gitmelerini ve bir daha asla dönmemelerini istedi. "Yaptıklarınız büyük bir sahtekarlık. Böyle insanların hayatımda yeri yok," dedi Delal, sesindeki öfke ve hayal kırıklığı herkese hissettiriyordu. Ebru, Delal'in bu kararına karşı çıkmaya çalıştı. "Benim bir suçum yok, sadece seni korumak istedim," dedi, ancak sesindeki çaresizlik, Delal'i ikna etmek için yeterli değildi. Delal, Ebru'nun sözlerine inanmadı ve kararlı bir şekilde, "Hayır, yeter. İkinizin de hemen evi terk etmenizi istiyorum," diye tekrarladı. Ekin ve Ebru, Delal'in bu kesin kararı karşısında çaresizce eşyalarını toplamaya başladılar. Bu sırada, evin diğer sakinleri ve çalışanları, yaşanan bu olay karşısında büyük bir şaşkınlık içindeydiler. Herkes, bu dramatik çıkışın şokunu yaşıyordu. Ekin ve Ebru evi terk ederken, ev halkı arasında bir rahatlama hissi yayıldı. Bu durumun açığa çıkması, evdeki gergin atmosferin sona ermesine ve gerçeklerin ortaya çıkmasına neden oldu. Herkes, bu karmaşık olayın son bulmasından ve evlerinin tekrar huzura kavuşmasından memnundu. Fatma Hanım, kendisine atılan suçun açığa çıkmış olmasından dolayı büyük bir keyif duyuyordu ama Figen ''Abla hissediyorum, bak göreceksin, bu olay aslında fırtına öncesi yağmur, yakında büyük bir kıyamet bekliyor bizi. Demedi deme'' dedi. Fatma, genç kızı uyarıp mutfağa geri döndü.
Ekin, kapıdan çıkmadan önce son bir çaba göstererek Delal'le tekrar konuşmak istedi. "Delal, lütfen bana bir şans daha ver. Ben masumum, sana yemin ederim. Hiçbir şey yapmadım," dedi, sesinde yalvarır bir tonla. Ekin, kendini savunmak için elinden geleni yapıyordu, ancak Delal'in yüzünde hiçbir değişiklik olmadı. Delal, Ekin'in sözlerine hiçbir cevap vermedi, sadece onu soğuk bir bakışla izledi. Bu sessizlik içinde, Servet odaya girdi ve durumu fark etti. Ekin'in hâlâ orada olduğunu görünce, onu kolundan tuttu ve "Hadi, artık gitmen gerekiyor," diyerek evden dışarı çıkardı. Ekin, Servet'in bu kararlı tutumu karşısında çaresizce dışarıya yönlendirildi. Ekin'in evden çıkarılmasıyla, Delal derin bir nefes aldı ve yaşanan bu olayın ardından, evde bir huzur hissi oluştu.
Faruk Bey, Ekin ve Ebru'nun evden gönderildiğini gördüğünde, yüzünde beliren bir mutluluk ifadesi vardı. Bu durum, onun içindeki endişelerin bir nebze olsun hafiflediğini gösteriyordu. Heyecanla hemen komşusu Delal'e gitmek istedi; ancak kızı Leyla, dün yaşanan olaylardan sonra bunun doğru olmayacağını düşünüyordu. Leyla, babasına, "Baba, dün yaşananların ardından şimdi gitmen uygun olmaz. Hem aranızdaki ilişkiyi hem de ortaklığımızı daha fazla zora sokabilir," dedi, endişeli bir ses tonuyla. Leyla, babasının bu aceleci davranışının, iş ortaklıklarına zarar verebileceğinden endişe duyuyordu. Faruk Bey, kızının bu sözlerini dinledikten sonra, onun haklı olduğunu kabul etti ve gitmekten vazgeçti. Leyla ise, "Belki ben gitmeliyim. Durumu daha iyi açıklayabilirim ve aranızdaki gerginliği azaltabilirim," dedi. Leyla'nın bu önerisi, babası için bir rahatlama kaynağı oldu. Faruk Bey, kızının bu sorumluluğu üstlenmesine izin verdi ve Leyla, Delal'le konuşmak üzere yola çıktı. Leyla'nın bu kararı, babası ve Delal arasındaki ilişkinin korunması ve ortaklığın devamı için önemli bir adımdı. Leyla, bu zorlu durumda arabulucu rolünü üstlenerek, her iki tarafın da menfaatlerini korumaya çalışıyordu. Leyla, Delal'le konuşmak üzere yola çıktığında, Delal de evden çıkmak üzereydi. İkisi kapıda karşılaştıklarında, bir anlık şaşkınlık yaşadılar. Leyla, "Delal, seni ziyarete geliyordum. Dün akşam yaşananlar hakkında konuşmak istiyordum," dedi, samimi bir ifadeyle. Delal, Leyla'nın bu ziyaretinden memnun oldu ve "Leyla, iyi ki geldin. Dün akşam gerçekten çok zorlayıcıydı. Ekin ve Ebru'nun yaptıklarını hâlâ sindiremiyorum," dedi, yüzünde hâlâ olayların etkisiyle bir üzüntü ifadesi vardı. Leyla, Delal'in yanında olduğunu ve ona destek olmak istediğini belirtti. "Delal, senin yanındayım. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Babam da bu durumdan çok etkilendi. Seninle aramızdaki dostluğun ve ortaklığın devam etmesini istiyoruz," dedi, içtenlikle. Bu konuşma, Delal ve Leyla arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Leyla'nın desteği, Delal için bu zor zamanlarda büyük bir teselli kaynağıydı.
Delal, evden çıktıktan sonra, arabayı kendi kullanmak istediğini belirtti. Nereye gideceği konusunda kimseye bir şey söylemedi. Servet, Delal'in yanında gitmek istedi ancak Delal bunu kabul etmedi. "Servet, yalnız gitmem gerekiyor. Merak etme, iyi olacağım," dedi Delal, kararlı bir ifadeyle. Arabayı çalıştırdı ve yola çıktı. Yönünü cezaevine çevirdi. Yolda ilerlerken, tedirginliği yüzünden okunuyordu. Cezaevine varınca, derin bir nefes aldı ve içeri girdi. Görevliye, "Emlakçıyı görmek istiyorum," dedi, sesinde bir kararlılıkla. Emlakçı, ziyaretçi odasına getirildiğinde, karşısında Delal'i görünce çok şaşırdı. "Sen... burada ne arıyorsun?" diye kekeledi, şaşkınlığı yüzüne yansıyordu. Delal'in bu ani ziyareti, emlakçıyı hem şaşırtmış hem de tedirgin etmişti.
Delal, emlakçının karşısında otururken, onunla konuşmak için doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu. Bu ziyaret, Delal için önemliydi; çünkü gerçekleri öğrenmek ve yaşanan olayların arkasındaki sırları çözmek istiyordu. Emlakçının tepkisi ve sonraki konuşmaları, Delal'in bu ziyaretten ne elde edeceğini belirleyecekti. Bu, sadece bir ziyaret değil, aynı zamanda Delal'in adalet arayışının ve gerçekleri ortaya çıkarma çabasının bir parçasıydı.

sizce emlakçı ve Delal arasında nasıl bir konuşma geçecek. Suçlu olan kim?

Figen, Fatma, Ebru, Ekin ? Tahminleri alalım.

AV MISIN AVCI MIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin