Olurda siz bir şey istersiniz o şey sizin için şerdir, olurda siz bir şey istemezsiniz o sizin için hayırdır. Siz bilmezsiniz de Allah bilir. Keyifli okumalar :)
Faruk Bey'in gözlerini açmasıyla birlikte sabahın ilk ışıkları odasını aydınlatmaya başlamıştı. Geceden beri aklını meşgul eden, komşusu Delal'in başına gelen talihsiz olay, gözlerine uyku girmesine izin vermemişti. Onun için endişeleniyor, ne yapabileceğini düşünüyordu. Birden aklına Delal'i hastanede ziyaret etmek geldi. Bu düşünceyle yatağından kalktı, üzerine günlük giysilerini aldı. Camdan komşusunun evine baktı ve dün gece yaşanan olayın izlerini hatırladı. Sabahın erken saatleri olmasından dolayı her yer sessizdi. Evin içinde kimsenin uyanık olmadığına emin olarak, kızı Leyla'ya ve evdeki çalışan hizmetliye bir şey söylemeden dışarı çıktı. Oysa kızı birlikte gideceklerini, ve daha yeni iş anlaşması yaptıkları ortaklarını, ziyaret edeceklerini söylemişti. Uyandığında babasını göremeyince muhtemelen sinirlenecekti. Bu sessiz ve ölçülü hareket, Faruk Bey'in, Delal'e olan derin saygısının ve endişesinin bir göstergesiydi. O, bu ziyareti kişisel bir sorumluluk olarak görüyor ve komşuluk ilişkilerinin önemini içtenlikle hissediyordu.
Arabasına binerek hastaneye doğru yola çıktı. Aracı şoförünün değil, kendi kullanmayı tercih etmişti. Sabahın serinliği, endişeli düşüncelerine bir nebze olsun rahatlama sağlıyordu. Kadının iyi olduğunu ve her şeyin yolunda olduğuna inanmak istiyordu. ‘’Yıllardır bu sitede oturuyorum böyle bir güvenlik açığı olmadı, hiç bir sorun yaşamadık, şimdi neden böyle bir durum oldu’’ diye düşünmeden duramıyordu. Yolda ilerlerken, Delal için bir çiçek almayı düşündü. Bu, onun durumu için bir moral kaynağı olabilirdi. Yakınlarda bir çiçekçi olduğunu hatırlayarak, arabayı çiçekçiye doğru yönlendirdi. Çiçekçinin önüne geldiğinde, vitrinde sergilenen rengarenk çiçekler arasından, Delal için en uygun olanı seçmeye çalıştı. Uzun zamandır bir kadına çiçek almadığı için tercihini hangisinden yana yapacağını bilemiyordu. Gözü önce güllere takıldı; ancak, güllerin hastanede birine vermek için fazla iddialı olabileceğini düşündü. Bu düşünceyle, daha mütevazı ve samimi bir seçenek olan papatyalara yöneldi. Papatyalar, saf ve içten bir dostluk ifadesi olarak, Delal'in durumu için çok daha uygun bir seçenek gibi görünüyordu.
Papatyaları seçtikten sonra, hastaneye doğru yola devam etti. Hastanenin soğuk ve steril koridorlarında ilerlerken, elindeki papatyalar, bu gri atmosfer içinde umut ve sıcaklık simgesi gibiydi. Delal'in odasına vardığında, derin bir nefes aldı ve kapıyı hafifçe çaldı. Orta yaşın getirdiği ağırlık ve yaşamın izlerini taşıyan Faruk Bey, hastane odasının kapısından içeri adım attığında, yüreğinde derin bir üzüntü hissetti. Göbekli vücudu ve kırlaşmış saçlarıyla yaşamın ona yüklediği sorumlulukların ve geçen zamanın simgesi gibiydi. Karşısında yatan Delal'i gördüğünde, bu duygular katlanarak arttı. Delal, sadece bir komşusu değil, aynı zamanda bir iş ortağı ve son zamanlarda hayatının parçası olan biriydi.
Faruk Bey, odaya girdiğinde, beklenmedik bir manzarayla karşılaştı. Delal'in yatağının yanında, Ekin'i görünce adeta donup kaldı. Ekin, geçmişte yaşanan tartışmadan sonra bir daha karşılaşmayacaklarını düşündüğü biriydi. O gece, Delal'in yanında refakatçi olarak Ekin'in bulunması, Faruk Bey'in içinde beklenmedik bir öfke ve şaşkınlık uyandırdı. Ekin, Delal'in evine geldiğinde yaşanan tartışmanın ardından Faruk Bey, aralarındaki tüm bağların kopmuş olduğunu varsaymıştı. Ancak şimdi, en zor zamanlarda bile Ekin'in Delal'in yanında olması, Faruk Bey'i derinden etkiledi. Ancak Faruk Bey, bu içsel çatışmayı ve öfkesini belli etmemeye kararlıydı. Yüzünde nötr bir ifadeyle, Ekin'e doğru döndü ve selam verdi. ‘’Merhaba, Faruk ben, bu genç kadının hem komşusu hem de iş ortağıyım, sizinle tanışmamıştık sanırım, tanışmış olsak mutlaka hatırlardım’’ dedi. Amacı Ekin’in kadının hayatının neresinde olduğunu öğrenmekti. Sevgilisi mi, arkadaşı mı, yoksa başka bir şey mi? ‘’Size de merhaba, Ekin ben. Delal’in arkadaşıyım, arkadaş ama sadece arkadaş değil, daha fazlası fakat bunu şimdi açıklayamam. Henüz biz de isim koymadık çünkü’’ dedi. Ekin’in bu sözlerine sadece Faruk Bey değil, Delal de çok şaşırmıştı. Ebru ona bazı şeyler anlatmış olabilirdi ama bu medeni durumunu değiştirdiği anlamına gelmiyordu. Ekin'in orada olması ve Delal'e bu kadar yakın durması, Faruk Bey'in kafasında bir dizi soru işareti oluşturdu. Ancak daha da önemlisi, Faruk Bey, Ekin'in evli olduğunu ve karısı Ebru ile olan ilişkisinin detaylarını bilmiyordu. Bu bilgisizlik, Faruk Bey'in Ekin'i ve onun niyetlerini değerlendirme şeklini önemli ölçüde etkiledi. Ekin'in varlığı ve bu zor zamanlarda Delal'in yanında olması, Faruk Bey için hem şaşırtıcı hem de rahatsız edici bir durumdu. ‘’Keşke akşam ben de gelseydim, ne güzel araları bozulmuştu, şimdi tekrardan düzeldi ve bu genç adam meydanı kaptıracak gibi değil, bir taktik bulmam lazım’’ diye geçirdi içinden Faruk Bey. Yaptıkları ortaklık onları yakınlaştırmıştı fakat Ekin genç kadının hayatına tekrardan girmesi dengeleri değiştirecek gibi gösteriyordu. Bu da Faruk Bey açısında hiç iyi olmadı. Yine de Faruk Bey, bu karmaşık duygularla başa çıkmak zorundaydı. Kendi hislerini ve Delal'e karşı olan endişesini bir kenara bırakarak, o anın gerektirdiği duyarlılığı ve olgunluğu göstermeye çalıştı. Ekin ile aralarında ne geçmişse, şu anda önemli olan Delal'in iyileşmesiydi. Bu düşünceyle, Faruk Bey, Delal'e yönelik duygularını ve Ekin'e olan şaşkınlığını içinde saklamaya karar verdi. Bu ziyaretin, karmaşık ilişkiler ve beklenmedik durumlarla dolu bir günün sadece bir parçası olduğunu fark etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AV MISIN AVCI MI
General FictionAşkın labirentlerinde kaybolmaya hazır mısınız? "Av mısın Avcı mı?" romanı, okuyucularını tutkulu ve karmaşık bir aşk hikayesinin kalbine davet ediyor. Bu etkileyici eser, iki erkek arasında kalmış genç bir kadının duygusal yolculuğunu ve içsel çatı...