bölüm 22

1.2K 64 0
                                    

Eren marianın saçlarını okşuyordu bir kolunun altına kardeşini almış diğerinin altına ise ablasını almıştı. İkisi de aynı adam yüzünden ağlıyordu eren bir kez daha nefret etmişti babasından o böyle bir adamdı neva ve eren evlendiği zaman onlara da böyle kimsesiz hissettirmişti deniz bey. O yıkılmaz adam çocuklarını tek tek yıkmıştı, kızları onun can eviydi en azından erene hep böyle bahsediyordu. İnsan can evini yakar yıkar mıydı? Bu sorunun cevabı deniz beydeydi.

Eren hem ablasının hem de kardeşinin uyuduğuna emin olunca yataktan kalktı babasının tepkilerinden, can yakmalarından sıkılmıştı. "Baba" dedi hiddetle eren, erenin seslenişinden sonra salondaki çoğu göz o tarafa dönmüştü "söyledim değil mi sana göz yaşına dayanamıyorum dedim. Her göz yaşı bana sinemimi hatırlatıyor dedim. Sen neden eline geçen ilk fırsatta onu yıkıyorsun, ona neden geçmişini hatırlatıyorsun?" Eren defalarca söylemişti bunu babasına ondan özellikle mariaya karşı her zaman sakin olmasını istemişti. Deniz beyden önce kaşları çatık olan azat bey konuştu "ne dersin torunum ne olmuş" eren dedesine baktı öğrense alır götürürdü mariayı da sanemi de belkide doğru olan buydu deniz beyin biraz can evim dediği kızlarının can evi olduğunu hatırlaması gerekiyordu. "Deniz Yıldırım ve kalp kırmaları dedem alıştık biz. Bu evde yaşayan 3 kadına bunu yapmaması gerektiğini hala anlamadı daha 2 hafta önce anneme yaptı aynı şeyi. Şimdi kardeşlerime yaşadıkları iğrenç günleri hatırlatıyor. Yorulmadın mı baba?" Azat beyin kaşları çatılmıştı ne oluyordu burada "sen gel bakalım torunum benimle ne olmuş anlat bana" diyerek ayağa kalkmıştı onunla eş zamanlı olarak hasan beyde ayaklanmıştı.

Eren eksiksiz olarak anlatmıştı babasının yaptıklarını azat bey sinirle konuştu "deniz" sesi sert ve yüksek çıkmıştı öyle ki yukarıda uyuyan maria ve sanem sıçrayarak uyanmış birbirlerine bakıyordu "sen bekle ablacım ben bakıp geleyim" diyerek ayaklandı sanem "abla bende geleyim azat dedem beni görünce sakinler belki" sanem onu onaylayarak sandalyesine koydu içeride gerçekten kıyamet günü kasveti vardı. "Benim kızımı boşayacaktın he" dedi azat bey sinirle zerya hanım kocasına şaşkınlıkla bakıyordu denizin yasmine olan aşkı mardinin bile diline destan olmuştu. "Sinirle alınan yanlış kararlardı baba" dedi yasmin hanım kocasını savunmak isterce "sen sus yasmin bana nasıl haber vermezsin" yasmin yutkundu babası haklıydı. "Yasmin haklı baba sinirle söylenilmiş laflar." Deniz bey sakindi "boşanma lafı ağızdan sinirle mi çıkar deniz? Hadi diyelim çıktı. Benim torunlarımın gözlerinden nasıl yaşlarını akıtırsın" deniz bey yutkundu "ben de öyle düşünmüştüm deniz efendi. Torunlarım, kızım hemen şimdi bu evden benimle çıkacak. Bir daha ne torunumu ötekileştirebileceksin ne de diğer torunuma karışacaksın." Ötekileştiğini duymak zoruna gitmişti marianın ama şuan onu bu evde bırakmayan dedesine minnettardı bu ev nefesini kesiyordu sanki. "Kızım git kızları uyandır. Valizlerinizi hazırlayın ilk uçakla mardine gideceğiz." Sanem ve maria birbirlerine baktı kapının ağızında onları dinliyorlardı maria benimle gelecek cümlesini dayısına gitmek kadar basit algılamıştı dedesi mardine gitmekten mi bahsediyordu? Yasmin hanım ayaklandığı sırada deniz bey yasmin hanımın kolunu tuttu "otur yasmin kimse bir yere gitmeyecek." Sesi sert ve kararlıydı "çek o elini kızımın üzerinden deniz." Deniz bey sanki onu duymuyormuş gibi karısının kolunu daha sıkı kavradı bilinç dışı gerçekleşmiş gibiydi sanki deniz bey şu zamana kadar yasmin hanımın saçının teline kıymamıştı. Yasmin hanım kolundaki baskıyla yüzünü buruşturdu "baba bıraksana kadının kolunu canını acıtıyorsun" eren konuşmuştu dedesinden önce "gitmeyecek dedim." Deniz bey kararlılıktan çok emir veriyormuş gibi söylemişti azat bey sinirlenmişti bu sefer. Maria sanki ahmeti görmüştü daha bir kaç saat önce baba dediği adamın gözlerinden korkuyordu şuanda "bırak lan kızımı kırdırtma elini" azat beyin sesi tamda olması gerektiği gibi sert çıkmıştı "oğlum bıraksana yasmini" hasan beyde konuşmuştu bu sefer yasmin hanım babasının tepkisinden korksada denize dönüp fısıldamıştı. "Canımı acıtıyorsun bırak gitmeyeceğim." Deniz bey sanki istemsiz bir şekilde sıkıyordu yasmin hanımın kolunu kalbi bırak diyordu zihni ise buna izin vermiyordu. Ta ki azat beyden yediği yumruğa kadar yasminden elini çekmişti hemen. "Sen benim kızıma, benim emanetime böyle mi davranıyordun deniz. Yazıklar olsun sana" bu sözler zerya hanıma aitti sırf evlensinler diye kocasına az dil dökmemişti. "Kalk babam bir dakika daha fazla durmayacaksın bu evde" yasmin hanım bu sefer babasını dinlemişti dönüp deniz beye baktığında  karşısındaki adamın sevdiği, merhametine aşık olduğu adam olmadığını görmüştü.

MARİA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin