Yavuz ve sıla şehitlikten uzaklaşırken ikisi de konuşmamıştı arabada sesizlik sürerken yavuz konuştu. "Ben korkak bir adamım biliyor musun yüzbaşım?" Soru değildi de sanki bir hatırlatmaydı bu. "Korkak adamlar sevemezler, sevmeyi bilemezler. Sen sevmişsin komutan." Yavuz duraksadı ama konuşan sılayı dinlemeye devam etti. "Korkak bir adam olduğunu söylüyorsun. Peki ya neden beni aldığın çadırda çınarın önüne atlarken korkak bir adama benzemiyordun?" Sorusu yavuzun kaşlarını çatmasına yetmişti. "İnsan vatanı için çatışmaktan korkar mı yüzbaşım?" Sıla istediği cevabı almış gibi gülümsedi. "Korkmaz komutan. Senin gibi adamlar sevmekten de korkmaz. Bazı kadınlar vardır sevilmekten korkar." Sıla bu cümleyi sevdayı düşünerek kurmamıştı tam tersi kendisini düşünerek kurmuştu. "Miray" diye mırıldandı sıla. "Ne olmuş miraya?" Yavuz merakla sormuştu. "Benim sorgumu izlemiş. Yasakmış." İkisi de fazlasıyla sessiz konuşuyordu. "Emin misin?" Temkin etmek isterce sormuştu bu soruyu zira bu hüseyin albayın kulağına gitseydi muhtemelen miray soruşturma alırdı. "Ahu ve bora emin" yavuzun kardeşinin ismini duymasıyla kaşları çatılmıştı. "Ahu ne alaka" "boranın telefonunu miray açmış boranın telefonu ise sorgu odasının diğer tarafında kapalıymış. Ahu arayınca bora komser sorguda gibisinden bir şey söylemiş." Yavuz bunu neden albaya söylemediğini soracakken sıla tekrardan konuştu. "Yavuz miray ahunun yaşadığını biliyor muydu?" Yavuz bir an sorduğu soruya şaşırsa da cevapladı. "Hüseyin albay ve tim biliyordu." Bunu sorarca söyledi ama sıla sorusuna cevap vermedi içi içini yerken bir an önce albayla konuşmak istiyordu.
Maria, sanem ve yasmin hanım aynı yatakta uzanıyordu yasmin hanım ve sanem marianın bacaklarını hissetmesine çok sevinmişti onun kutlaması gibi koca bir sarılma ile uzanıyorlardı. Maria ve sanem annelerini iki yanından sarmış bir şekilde uzanıyordu. Maria sormak istediği sorulardan birini en sonunda sordu. "Ahu..." Diye mırıldandı ne soracağını bilmiyordu. Yasmin hanımsa kızını daha fazla konuşturmadan konuşu. "Ceylan, güzel zarif kadın anlamına geliyor. Yavuz koymak istemişti daha 10 yaşındaydı sanem ve borayla kavga edip duruyordu. 3 deli sana isim koymak için aralarına buz dağı örmüş birbirlerine kinle bakıyorlar. Sanem o zaman selen olsun anne benim ismime uysun diye ağlıyor. Bora asel olsun leyla teyze senin kızın bal gibi kız olur diyor. Yavuz ahu diye diretti benim kardeşim çok güzel bir kadın olacak diyor, ne pişman olmuştum o sözlüğü onların eline verdiğime..." İç geçirerek devam etti. "Denize ilk fikrini söyleyen yavuz oldu. Zaten deniz de aynı yavuz gibi bu ismi istiyormuş. Hatta hatırlıyorum da bora babana senin kızın bal gibi kız olur dediğinde baban borayla 2 gün boyunca konuşmamıştı. Şükrü bey az söylememişti senin doğacak kızı bizim oğlanla evlendireceğim diye." Sesiz odada hoş bir enerji yayılmıştı. "Babamla şükrü amca daha doğmamış sen için küsmüşlerdi. Ama ne küsmek anlatmam maria sanki 3. dünya savaşındayız." Sanemin neşeli sesi anne kızı güldürmüştü. "Ya sonra nasıl barıştılar?" Marianın sorusunu yasmin hanım cevapladı. "Babanla şükrü amcan birbirleriyle en fazla 8 saat küs kalabiliyorlardı kızım bu sanem abarttı." Sanem dudaklarını büzüp konuştu. "Hiçte abartmadım o 8 saat bize 8 ay gibi gelmişti." Odada şen kahkahalar devam ediyordu.
"Mert doktorcuğum nasıl ablamın peşinden buralara geldi ama" marianın sesindeki ima her yerden duyulabilir bir cinsti. "Ay manyak mıdır nedir adam annesini babasını görmeye gelmiş. Delinin zoruna bak anne bu kızın beni istemiyor bak" ve bitmek bilmeyen sanem yıldırım dırdırları başlamıştı. Yasmin hanım yüzünü mariaya doğru eğerek konuştu. "Lale Yıldırımın yeğeni olduğunu uzaylılar bile anlamıştır bence." Maria annesinin söylediği şeyle büyük bir kahkha atarken sanem omuzlarını düşürerek konuştu. "Aşk olsun anne ben san hiç Baran Eraslan gibi deli diyor muyum?" Yasmin hanım ufak bir çimdik attı yorganın altından saneme. "Hele bir de ne yapıyorum seni." Sanemin çığlığı tabii ki bütün evi ayağa kaldırmıştı. "Kız bacağını mı kopardım sanki çingene?" Yasmin hanın sorusunda haklıydı zira çalınmadan açılan kapıdan içeri sıla girmişti. "Ne oluyor? İyi misiniz?" Derken hem odadaki 3 kişinin üzerine bakıyordu hem de odanın içini tarıyordu gözleriyle. Sanemin mahçup bakışlarını es geçmeden ona baktı dümdüz gözleri dolu dolu ama pişman pişman bakıyordu. "Sıla özür dilerim ben sizi unuttum ya" diye mırıldandı. Sıla ise bu evde sınanacağını fark etti. "Sanem bak gerçekten soruyorum kızım deli misin sen kaldığın evde 8 uzman asker 1 polis var. Bunu unutup nasıl avazın çıktığı kadar bağırabiliyorsun?" Sesini her zamamkinden yumuşak ve kısık tutmuştu eğer böyle yapmasaydı sanemin gözlerinden boncuk boncuk yaş akacağına emindi. "Sıla vallahi ben bir şey yapmadım hep annem cimcikledi evet evet annem yüzünden anneme uzaklaştırma kararı çıkartalım mı?" Evet klasik bir sanem yıldırım gene saçmalamaya başlamıştı. Sıla ise imrenerek bakıyordu onlara onun hiç cimciklendi diye trip atacağı bir annesi olmamıştı ya da kapıda beklediği bir babası... Yetimhanede petekleri açsınlar diye beklerdi o hep... Sılanın daldığını fark eden maria odadaki sesizliği bozdu. "Sıla abla iyi misin?" Sıla anında kendini toparladı. "Sanem bir çığlığını daha duymayacağım." Diyerek marianın sorusunu es geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİA
RandomMaria annesi onu terk ettiğinden beri babasının güzel kızı değildi babası döver söverdi annesinin gidişini Marianın küçük bedeninden çıkarırdı onu ilk dövdüğünde "benim kimsesiz kızım beni de kimsesiz bıraktın" demişti bu cümle ne kadar ağırına gitm...