Senelerdir görmemişti onu şimdi bu iğrenç haberden gözünü ayıramıyordu ama sesi gelmiyordu ne olmuştu neden haberlerdeydi bu adam "sesi açın" diye bir anda konuştu şuan kalbi küt küt atıyordu korkudan titremeye başlamıştı düşündüğü şeyin olmaması için yalvarıyordu içinden yasmin hanım televizyonun sesini açtı onlar haberlere bakmadığı için kimse bir şey anlamamıştı ses açılınca spikerin sesi duyuldu "bir dönem uyuşturucu sattığı kullandırdığı şüphediyle tutuklanan Mehmet Korhanlı serbest bırakıldı dosya ise kapatıldı Mehmet Korhanlı şimdi canlı yayınımıza konuk olacak Mehmet bey gelebilirsiniz" maria korkuyordu onun nefes alış verişleri sanki hala kulağındaydı iğrenç sırıtışıyla spikerin önündeki koltuğa oturdu yasmin hanım kocasının elini destek almak isterce tutuyordu marianın önünde yavuz yanında ise bora oturuyordu o iğrenç sesi duyulduğunda evden tek bir ses bile çıkmıyordu "merhabalar, hakkımda ortaya atılan iğrenç iftiralardan aklandım bunun için çok mutluyum" dediğinde karşısındaki spiker konuştu "hakkınızda söylenenler iftira ise neden 3 senedir hapisteydiniz?" belki karşısındaki vasıfsızın kim olduğunu bilse onunla aynı ortamda nefes bile almazdı "dosyanın savcısı Baran Eraslanın yanlış delil sunuşu görgü tanığının attığı iftiralar sonucunda 3 yılım içeride geçti ama yayına gelmeden önce şikayette bulundum gizli tanık ve Baran Eraslan için savcı bey mesleğinden olurken gizli tanık kamuyu yanlış yönlendirdiği için içeri alınacak" maria korkuyla baktı ailesine o yalan söylemiyordu bora ve baran ellerine telefonlarını aldı spiker sorularına devam etti "gizli tanık kendisini biliyor şuan adaletten kaçabilir yaptığınız şey ne kadar doğru" mehmet alayla güldü "benim miniğim kaçmaz, kaçabilecek bir durumda değilsin demi güzel kızım" spiker haberlerinin tutucağını düşünerek bir soru daha sordu marianın titremeleri artmıştı "gizli tanık kızınız mıydı bildiğimiz üzere bir kızınız yok" mehmet bey kadının ahmaklığına baktı "gizli tanık benim güzeller güzeli yeğenim Maria Karahanlı güzel kızımın başına gelmeyen kalmamış ben yokken maria amcacım ben hep yanındayım sana bir nefes kadar yakınım unutma" marianın gözündalen yaşlar akmaya başlayınca kapıda çalmıştı bora yavuz ve baran birbirlerine baktılar gelenin kimler olduğunu biliyorlardı deniz bey kızının ellerini bırakmayacak şekilde tuttu kapı çalmaya devam ederken en sonunda lale hanım kapıyı açtığında kapıdaki polis memurların baktı "Maria Karahanlı burada mı" lale bunun gerçek olmasını istemiyordu arkasından gelen borayı gören polis memurları başlarını önlerine eğdi "komiserim burada olduğunuzu bilmiyorduk maria karahanlı iftira atma suçuyla aranıyor ikamet ettiği yer bizi buraya yönlendirdi yanlış mı geldik" bora kendisini güzelce açıklayan yiğide baktı "yanlış gelmediniz aslanım siz gidin Maria Karahanlıyı bizzat ben getiricem" onlar komiserlerine ses çıkaramazdı zaten "emir anlaşıldı komiserim" bora ve lale salona girdi maria hala titriyordu bora marianın önünde diz çöktü kızın kafasını kendine doğru çevirdi "şimdi karakola gideceğiz ifaden alınacak ve ben seni geri buraya getireceğim senden tek bir isteğim var maria bu zamana kadar yaşadığın her şeyi vücudundaki kanıtlarla anlatacaksın" maria ona bakıyordu sadece "anladın mı maria?" Maria yalnızca kafasını salladı evdeki kimse mehmetin tehditini anlamamıştı ama o biliyordu yerini öğrendikten sonra onu asla bırakmayacaktı caner avukatı olarak zaten orada bulunacaktı bu yüzden kardeşini kucakladı maria dayısına baktı "özür dilerim dayı..."
Bora mariayı emniyete getirdiğinde sorgusuna amir girmişti büyük bir kalabalık olmaması için evde caner ve burak gelmişti deniz bey ve yasmin hanım ise dışarının ayazında kızlarını emniyetin önünde bekliyordu yavuz içeride arkadaşıyla sorguyu izliyordu marianın anlattıkları amirin bile yüreğine ağır gelmişti "tamam kızım anlattıkların için teşekkür ederiz seni biraz burada ağırlamamız lazım" dedi her ne kadar istemese de kurallar buydu maria mahkemeye sevk edilip öyle çıkacaktı "bora gel aslanım maria kızımızı aşağı götür" amirin marianın durumundan haberi yoktu bunu söylerken bora odaya girip mariayı kucaklayınca olduğu yerde kaldı "hayırdır aslanım" diye sordu sert sesiyle burası emmiyetti çabuk duyulur adaletsizlik var denirdi "aceleyle çıktık evden amir tekerlekli sandalyemi evde unuttuk yavuz sen alır mısın beni" dedi kendini açıklarken amir utanmıştı "kalbini kırdıysam affet kızım bilmiyordum" maria gülümsedi abisi onu aldığında korkuyordu yavuz nezarete doğru yürürken bora onu durdurdu "benim odama geç sen kardeşim ben amirle konuşurum" dedikten sonra amirin odasına çıktı "amirim gelebilir miyim" amir bekletmeden cevapladı oğlu gibi severdi borayı "gel oğlum tabii" bora içeri girip oturdu "amirim az önce sorgusundan çıktığınız kız maria karahanlı yüzbaşı yavuz yıldırımın öz kız kardeşidir zaten bir suçu yok benim odamda kalması sorun olur mu" amir boranın gözlerinden görmüştü bu kız sadece yavuzun kız kardeşi değildi "kalsın madem seni rahatsız etmeyecekse bugün masabaşında çok işin var" dedi sırıtarak "yok amirim ne rahatsızlığı ben çıkayım o zaman" "çık oğlum çık yavuzu da bana yolla bakalım bir kahve içelim onunla" bora odasına girdi yavuza amirin onu çağırdığını söyledi kapıda bekleyen yasmin hanımla deniz beyi odasına çağırdı bir sorun olmadığını söyledi kızlarını gördükten sonra evlerine gitmeleri için de uyarmıştı deniz bey sadece kızının iyi olmasını istiyordu zaten evde olan babaları hiç rahat duracağa benzemiyordu içeri girdiklerinde marianın başı yerdeydi "annecim" dedi yasmin hanım kızına seslenerek maria yüzünü yerden kaldırmadan mırıldandı yasmin hanım kızın önüne geçti "sen utanılacak bir şey yapmadın benden aldığın söz gibi senden de bir söz istiyorum maria" dedi kızının ellerini tutarak "ne sözü?" Yasmin hanım gülümsedi "bu yüzün asla yere eğilmeyecek söz ver bana maria" maria annesine gülümsedi bu kadın onun kalbini ısıtıyordu "söz yasmin hanım, sizde buradan gidin lütfen avukatlık bir durumum da kalmadı canerle şey onun yanındaki çocuğuda alıp gidin" yasmin kızına gülümsedi "burak abin tamam kızım biz babanla gidelim ama abinlerin geleceğini sanmıyorum" kafasını salladı maria babası kızıyla konuşmadı yalnızca ona güç verecek bir öpücük kondurdu alnına "her zaman yanındayım" diye fısıldadı onlar odadan çıkınca bora ile yalnız kaldılar bora masasının başına geçti dosyaları halletmeye başladı 3-4 saat içinde dosyalar bitmişti maria ise sıkıntıdan oflayıp pufluyordu burak ve caner gitmemişti aksine eren de onlara katılmıştı boraya telefon geldiğinde olay yerine gitmesi gerekiyordu "maria benim şimdi çıkmam gerek" maria ona baktı istemiyordu gitmesini içinde bir korku vardı "çıkmasan" bora ondan imkansızı isteyen kıza baktı "yalnız değilsin odama kimse giremez abinlerde karşıda bak benim çıkmam lazım" maria kafasını salladı yapacak bir şeyi yoktu bora aceleyle odadan çıktı ona göre en güvenli yer emniyetti maria burada güvendeydi...
Sadece 48 dakika geçmişti bora çıktıktan sonra maria sandalyenin üzerinde gözlerini kapatmıştı kulağınına çarpan nefesle gözleri aniden açıldı bağırmak istedi ancak ağzına konulan elle sesini çıkartamadı "demek benim güzel kızım benimle oyun oynamış" dedi iğrenç sesinde sırıtış vardı "benim güzel kızım bana yanlış yapmış, maria bebeğim amcan hiç affedici bir adam değil cezanı çekeceksin" maria korkuyordu belden aşağısının felç olması şuan çok ağırına gitmişti eline yalnızca kağıtlar geliyordu onların çıkarttığı sesi kendisi bile duyamıyordu "ama eğer istersen amcan sana başka bir seçenek sunar sen amcanı üzmezsen amcan seni hiç üzmez güzel kızım" maria onun sesine bile tahamül edemiyordu "amcana geleceksin güzel kızım, amcanın sıcak kollarında olacaksın buradan çıkmanı sağlayacağım şimdi" boynuna bir öpücük kondurdu o sırada marianın eline ağır bir şey geldi cama doğru fırlatacakken 2 elini birden tuttu refleks olarak ağzındaki elini de çekmişti mehmet maria çığlığı bastı "bora, abi yardım edin" marianın ilk attığı çığlık sayesinde bütün emniyet ayaklanmıştı zaten amirle yavuz sesin kimden geldiğini anlamasa da odadan çıkmıştı caner ve eren hızla odaya doğru ilerlerken polis memurları onları durdurmuş içeri girmişti boranın odasına girildiğinde ise mehmetten tek bir iz bilr yoktu maria ise kriz geçiriyor gibi ağlıyordu eren hemen kardeşinin yanına geçmişti "abicim, burdayım yanındayım" maria ağlarken yalnızca onun sesini duyuyordu "burdaydı abi öptü" boynunun tam olarak öptüğü noktasını gösterdi "burdan öptü" eren de diğer polis memurları gibi etrafına baktı tek bir iz bile yoktu "ıslak ıslak öptü abi evimize götür beni nolur evimize gidelim" yavuz kardeşine endişeyle bakıyordu dediği şey üzerine amire baktı "boynuna bakılsın ıslak ıslak öptü dedi eğer bir iz varsa krinimaldeki ışıklarda gözükür daha sonra çıkabilirsiniz" eren kardeşini kucağına aldı erenin kokusunu duyan maria rahatlamaya çalışıyordu ama kulağına vuran sıcak nefes bunu engelliyordu titriyordu abisinin kucağında orada bulunan 4 yıldırım erkeği de kendisini suçluyordu nasıl görmediler kardeşine bu yapılırken onlar nasıl duymamıştı evde anneleri klometrelerce uzak olmasına rağmen kendini suçlamıştı peki onlar burunlarının dibindeki kardeşini koruyamadıkları için kimi suçlayacaktı krinimalden çıktıklarında o adamın orada olduğu anlaşılmıştı maria ise erenden 1 saniye olsun ayrılmıyordu sanki onu bıraksa o nefes gene yüzüne çarpacaktı eve geldiklerinde bunu nasıl anlatacaklarını bilmiyordu hiçbiri kardeşini koruyamadıkları için miydi bilinmez ama 4 yıldırımın da kalbine bir ağırlık çökmüştü
•bora ve maria???
•nasılsınız
•bölümü beğendiniz mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİA
DiversosMaria annesi onu terk ettiğinden beri babasının güzel kızı değildi babası döver söverdi annesinin gidişini Marianın küçük bedeninden çıkarırdı onu ilk dövdüğünde "benim kimsesiz kızım beni de kimsesiz bıraktın" demişti bu cümle ne kadar ağırına gitm...