Marianın ameliyatı iyi geçmişti. Sadece vücudunda fazla dozda uyuşturucu olduğu tespit edilmişti. Vücudundan atılması 3-4 günü bulacağını belirtmişti doktorlar. Sevk edildiği YILDIRIM hastanesinin yoğun bakımında uyanmayı bekliyordu. Gerçekten şanslı olduğunu birçok kez doktorlar söylemişti. Çakı ne kalbine ne de bir organına gelmemişti. Bu herkes için şükür sebebi olmuştu.
Maria gözlerini aralamak için kendini zorladı. Gene iğrenç bir rüyanın içindeydi. Biliyordu gözlerini açsada gitmeyecekti ama en azından yardım çığlıkları atabilirdi. Yardım çığlıkları... En son duman onun karnına yıldız çiziyordu daha sonra büyük bir acı hissetti. Boranın vurulduğunu duymuştu. O arada sıla ablası gelmişti. Hayal miydi? Kendisini zorlasa da gözlerini açmayı başardı bu yoğun bakım odasını tanıyordu ama başında bekleyen eli silahlı kadını tanımıyordu. Sıla ablası değildi. Babasının hastanesinde ona kim zarar vermek için silahla buraya girebilirdi ki? Kulağına tekrardan gelen sesle irkildi. Akıl sağlığını kaybetmiş gibi hissediyordu maria. "Sus, sus git artık. Gerçek değilsin sen. Bırak beni..." Zaten uyandığının farkında olan aslı öncelikle yatağın yanındaki acil butonuna bastı daha sonra konuştu. Ondan korkmuş olabilirdi. "Maria ben askerim. Üsteğmen Aslı Sarıkayayım benden korkmana gerek yok. Burada yalnızca biz varız." Maria en azından mehmetin sesini bastıran bir ses duyduğu için mutlu olmuştu. "Susmuyor. Seni dinler, sussun. Sıla ablam gelsin o susturur lütfen çağır gelsin..." Aslı güç verirce marianın elini sıktı. En az kocası kadar hem boradan hem de yavuzdan fazlasıyla dinlemişti bu güzel kızı, daha tanımadan sevmişti. "İşi var, yakalandı o adam. Sana yaklaşamaz. Gerçek değil hiçbiri. Korkma bak ben yanındayım." Aslı onunla konuşurken odaya mert bir kaç doktor ve sanem girmişti. "Uyanmış... Aslı uyanmış." Sakin sessiz ses saneme aitti. Deli dolu ablasının gözleri kıpkırmızı, sesi ise çatlaktı. Yeni mi ağlamıştı? yoksa hep mi ağlamıştı? Ağlamasındı. Onun ablası hep gülsündü. Çok sürmedi ablasıyla birbirine ayna olan bakışları daha ayrılmadan zihnindeki ses gene belirdi. Üstelik bu sefer tam yanında oturan görüntüsüyle. Marianın bakışları yan tarafında olan yatağa kaydı. Orada değil dedi içinden. "İyi misin maria?" Soruyu soran mert doktordu. Marianın korktuğunu bakışlarındaki tedirginliktem herkes anlamıştı. "Git." Adeta çığlık atmıştı belli ki halisilasyonlarındandı. "Hocam eren, ereni çağırsın biri. Kabus gördüğü zaman sadece eren sakinleştirebiliyor onu." Sanem hala mantığını kaybetmemesine şükretmişti. Odanın içinde olan başhemşire hemen odadan çıktı. "Yaklaşma bana. Yapma nolursun mehmet..." Maria tekrar mırıldanmıştı içinde bir yerlerin kırıldığını hissetti sanem.
Odaya giren eren kız kardeşine sakinleştirici yapan mertle karşılaştı. Durumu bu kadar kötü müydü? "Git, gelme nolur gelme. Yaklaşma bana, annem gelsin, annem gitmese gelemezdin üzerime..." Eren bir kaç saniye kapının önünde duraksadı. Kardeşinin bozulan kalp ritmi ile kendine gelip hemen yanına gitti. Dudaklarını marianın saçlarına bastırdı uzunca kokladı kardeşinin aynı kızına benzeyen kokusunu. "Gitti abicim, bak benim yanımdasın. Benim olduğum hiçbir yerde sana zarar veremez." Maria bir kaç saniye duraksadı duyduğu ses ve burnuna gelen kokuyla. Güvende miydi yani şimdi? "Abi, gitmiyor. Delirdim mi ben?" Kalp ritmi biraz da olsa düzeliyordu. "Hayır güzelim, ağlama bak ben yanındayım. Abin senin yanında sana kimse zarar verebilir mi?" Maria ağlamasını sürdürmedi. Abisine sarılmak için kollarını açtı ama sol tarafına gelen acıyla inledi. "Tamam maria bak kalkmaman lazım abicim. Ayağa kalkmayacaksın, bir süre sarılamicaz canın yanmasın. Senin canın yanarsa benimki de yanar." Maria yalnızca kafasını salladı. Onlar birbirleri ile ilgilenirken mert konuştu. "Normal odaya alalım, aslı hanım sizi de artık buradan çıkartalım. Zaten normal odanın ve yoğun bakımın önünde yeterince asker var." Aslı olduğu yerden kıpırdamadı. Hem yavuzun hem de sılanın emanetiydi her ne kadar duman yakalanmış olsa da bağlantılarının zarar verebilme ihtimali vardı. "Aslı hanım mariayı hazırlayacağız izninizle." "Hazırlayabilirsiniz mert bey ben buradan maria olmadan çıkmayacağım." Mert bir şey demedi o da en az sanem kadar korkmuş bir dakika bile yalnız bırakmamıştı sanemi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİA
AcakMaria annesi onu terk ettiğinden beri babasının güzel kızı değildi babası döver söverdi annesinin gidişini Marianın küçük bedeninden çıkarırdı onu ilk dövdüğünde "benim kimsesiz kızım beni de kimsesiz bıraktın" demişti bu cümle ne kadar ağırına gitm...