bölüm 29

919 49 16
                                    

Marianın gülümseyen yüzü birkaç saniye içinde soldu. 10 sene önce en son doğum gününde gördüğü adam şuan karşısındaydı. Onu ahmete kendi elleri ile iten adama bakıyordu. Yanında senelerce olmamasının bedelini ödediği kadın vardı. Sevda hanım ve babası tayfun bey... Marianın ölmesinde en büyük paya sahip 2 kişi. Evet maria ölmüştü onun yerine ahu doğmuştu. "Torunum..." Yaşlı adamın sesi pişman ve cılız çıkmıştı. Bu kimin umrundaydı. "Ben senin torunun değilim. Git, gerçek değilsin. Bora gelecek siz gerçek değilsiniz." Kendi kendine ufak mırıldanmaları yanında oturan aslının gerilmesine sebep olmuştu. "Kızım, maria'm merak ettik biz seni nolur böyle yapma. İyi misin annem?" Kim olduklarını anlamayan aslı sevda hanımın annem demesi ile eski ailesi olduğunu anladı ve marianın sıkı sıkı tuttuğu elini bırakmadan önüne doğru geçti. "Senin beni merak etmeye hakkın yok. Ben ölüyorken üzerime toprak atmış kadınsın sen. Nasıl nasıl olurda beni merak edebilirsin?" Maria elini tutup onun önüne geçen aslı ile gerçek olduğunu anlayıp gerekli cevabı vermişti. "Özür dilerim, özür dilerim maria nolur beni böyle bırakma..." Aynı tayfun beyin sesi gibi cılız ve pişmandı sesindeki tını. "Özür dilemek için geç kaldınız sevda hanım. Çıkın şimdi buradan." Sevda hanım sessiz kalırken yanındaki babası konuştu. "Seni almaya geldik torunum." Marianın cırlamasına kalmadan aslı elini daha sıkı tutarak ondan önce davrandı. "Ahu Maria Yıldırımı hangi vasıfla almaya geldiniz beyfendi? Ne zamandan beri elimizi kolumuzu sallayarak başkalarının çocuklarını alabiliyoruz? Başkasının çocuğu olmasını geçtim. Sizin karşınızda 18 yaşında bir kadın var. Kim olarak onu o istemeden alabileceğinizi düşünüyorsunuz?" Soyadının değiştiğini duyan sevda hanım ve tayfun bey biraz şaşırmıştı. "O benim kızım. Onu ben büyütüm." Maria bu defa susmadı. "Haklısınız sevda hanım, ben sizin ve babanızın doğum günümde beni terketmenizle büyüdüm. 8 yaşındaki o kız çocuğunu uyuttuktan sonra nasıl bırakıp gittiysen şimdi de git." Sevda hanım cevap vericekken kapı şiddetli bir şekilde açıldı aslı elini silahına attı. Ama gelen endişeli erendi.

"Ne işiniz var burada? Hemen, hemen çıkın bu odadan. Oğlunuzu da alıp gidin bu hastaneden." Maria abisini görünce rahat bir nefes verdi. Onu buradan kimse alamazdı biliyordu. "O benim kızım." Dedi sevda hanım maria sinirle soludu bu sefer bu kadın hala hangi hadle konuşabiliyordu? "Hasan" dedi bu sefer aslı. "Buyrun komutanım." Diyerek içeri giren hasanla karşısında olan tayfun bey ve sevda hanım şaşkın bakışlarını aslıya çevirdi. "Beyfendi ve hanımefendi yanlış gelmiş, sen kaanı da al hastaneden çıkana kadar eşlık et onlara aslanım." Evet gerginlik böylece çözülmüştü. Hasan tayfun beyin kolundan tutarak odadan çıkarmış oradan sonra kaanı da alıp hastaneden çıkarmıştı 3ünüde.

Maria çokta huzurlu sayılmayan bir uykudaydı bunu yanında saçlarını okşayan bora anlayabiliyordu. 1 saat önce gelmişti. Onun gelmesi ile odadan hiç dışarı çıkmayan aslı odadan çıkmıştı. "Gelme..." Marianın cılız sesi boranın canını acıtmıştı ama elinden birşey gelmedi. "Amca yapma..." Sesi bu sefer çaresiz çıkmıştı. Aynı cümlesini tekrarlayarak gözlerini açtı. Saçlarının üzerinde kimin eli var diye korkuyla baktı maria ama gördüğü bora ile az önce korku ile uyanmamış gibi fısıldadı. "Bora... Gelmişsin. İyisin." Sesi öyle mutlu çıkmıştı ki günlerdir iyi olabildiği için kendisinden nefret eden bora bile şuan iyi olduğuna seviniyordu. "Geldim, senin beni çağırdığın her an yanında olurum ben sevgilim." Bunu söyledikten sonra yutkundu ardanın ona söyledikleri geldi boranın aklına. "İyi ki geldin." Maria bunu hissettirerek söylemişti onun hemen ardından bora da aynı kelimeleri tekrarladı. "İyi ki geldin." Gelmese ne olurdu bilmiyordu bora. Ama asla marianın istediği gibi bir hayat yaşayamayacağına emindi.

2 gün geçmişti. Marianın halisilasyonları hiç denecek kadar azdı. Hala sılayı ve yavuzu göremediği için huzursuzdu. Telefonda görüşmüştü ama ısrarla yanına gelmelerini istiyordu. Şımarık bir kız çocuğu olmuştu bu ailenin yanında. "Hasan dede." Maria sağ tarafında kalan hasan beyle konuşmaya başladı. "Acaba biz eve mi kaçsak? Hem bence abim kaçtığımı duyunca kesinlikle yanıma gelecektir." Hasan beyin birşey söylemesine gerek kalmadan kızı ile ilgilenen aslı yalandan bir öksürükle kendini hatırlattı. "Aslı abla kaçalım, lütfen kaçalım. Hem birce çok huzursuz burada baksana." Annesi hastalandığı için mecburen kızını yanına almıştı aslı. "Maria kaçacağın yer babanın evi kaçmak istediğin yer babanın hastanesi ne farkı vardur kizum?" Sorusunda haklıydı hasan bey ama maria aynı onun gibi konuştu. "Bunaldum dedecum bunaldum." Hasan beyin gür kahkahası duyuldu. "Deli kız git başımdan o gülayşenin çenesini çektireceksin sonra bana." Az çok ikna olmuş dedesine umutla baktı maria. "Ben ona canım dedemin hiçbir suçu yok derim. Canım dedem hadi çıkalum şuradan da." Kesinlikle hasan beyin damarını bulmuştu. "Hayde gidalum da." Biranda yükselen hasan beyle maria zafer gülümsemesini sundu. Taaki içeri giren azat dedesine kadar. Of çekti şimdi asla çıkamayacaktı. "Sesiniz koridorun başından duyuluyor allah neşenizi bozmasın." Sesi bir tık tavırlı çıkmıştı kesinlikle canım dedem dediğini duymuştu. "Bizde kalkıyorduk dedeciğim, geçmiş olsunun kısası makbulmüş." Ne demiştim? Hiçbir fikrim yoktu. "Kendine geçmiş olsuna mı gelmiştin mari?" Ses 4 yaşındaki birceye aitti. "Mari değil birce. Maria benim adım." Birce omuzlarını silkti. "Marisin mari." Azat beyin öksürüğü onları susturmuştu. "Küçük hanım siz kalkıyordunuz sanırım ama sizi görmeye gelen birileri var." Merakla ona baktım o ise kapıya baktı.

3 gündür görmek için can attığım abim, sıla ablam kapının önündeydi. Gülümsedim. "Abim." Diyen sesi titriyordu marianın. "Ahum..." Dedi yavuz rahat bir nefes vererek. Maria kolundaki serumu umursamadan çıkarttı. Muhtemelen sanem burada olsaydı maria ile büyük bir kavgaya tutuşurdu. Kapının önünde olan abisinin yanına ulaştı sarsak adımlarla. Abisinin gögüsüne sindi. Kendi gögüsünde hissettiği hafif sızıyı umursamadı. Yalnızca abisinin kokusunu içine çekti. "Özür dilerim..." Bunu yavuz 3 gündur hatta dumanın dayısı olduğunu öğrendiği günden beri tekrarlıyordu. Bu özürü ilk sıladan dilemişti, duman onunda kardeşini almıştı. Daha sonra vedalaştığı sevdaya. Şimdi ise kız kardeşine. "Dileme, sen yanımda ol benden özür falan dileme." Yavuz gülümedi kız kardeşine tutamayacağı bir söz verdi. "Her zaman yanında olacağım." Maria abisinden ayrılıp sıla ablasına sarıldı. Sıla ise aynı yavuz gibi mariayı kanatları altına aldı. Kendini güvende hissediyordu maria. Gögüsündeki sızı yüzünü buruşturmasına sebep olmuşken odaya giren sanem ile yüzünü düzeltmeye çalıştı ama pek başarılı olamamıştı muhtemelen.

"Maria." Ablasının sinirli sesi ile sılaya daha da yanaştı. "Senin ayakta ne işin var?" Sıla ona sığınan mariayı biraz daha gögüsüne çekti sanki kırılacak bir parçaymış gibi. "Mari kaçıyordu sanem abla." Bircenin konuşmasından sonra sanem de maria da kaşlarını çatmıştı. "Ah birce, ah birce. Aslı abla sen kızını götür şuradan ya." Benim konuşmamın ardından boyu bana göre 3 metre olan bir adam girdi içeri. "Nereye gidiyormuş benim kızım?" Oğuzun odaya girmesiyle birce hemen babasına koşup bacağına sarılmıştı. "Babam." İçli içli söylemişti birce bu kelimeyi. Oğuz ise aynı onun gibi tekrarlamıştı. "Babam..." Birce eğilmiş olan babasının boynuna atlayıp küçücük bedeniyle kocaman sarılmıştı babasına onların bu duygusal anını bozan ise sanem olmuştu. "Ortamı duygusallaştırmayalım. Hemen o yatağa geri dönüyorsun. Yarana bakacağım." Of çekti maria içinden sevilmek ve ilgi görmek çok güzel birşeymiş. Maria bunu yeni tatmıştı.

•size finalle ilgili spoi verdim.

•tiktok hesabı açtık destek olur musunuz?
@okuryazarbirkiz00

•sevda hanıma gıcık olmayan var mı??

•Bölüm nasıldı, sizler nasılsınız?

MARİA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin