Gökçe'nin ağzından
Helikoptere binmiştik. Şırnak'a gidiyorduk. Benim sağımda komutanımız, solumda da Hilal vardı. Tam karşımda ise Gökalp ve Ayaz vardı. Komutanımız "İsim buldunuz mu time ve kendinize?" dedi.
Ben " Bulduk komutanım. Timimizin adı IŞIK TİMİ olsun. Girdiğimiz yerleri aydınlatalım." dedim
"Güzel. Kendi isimleriniz neler?"
Ben söz alarak konuştum. "Benim ismim Asena. Hilal'inki Kasırga, Gökalp'inki Bozkurt, Ayaz'ınki Karabasan, Ömer'inki Karanlık ve Hazal'ınki Umut. Her birimizin isimlerinin anlamları var rastgele değil isterseniz anlatalım."
"Anlatın merak ettim." dedi komutanımız. Yine ben konuştum. "Bozkurt ve Asena'nınkini biliyorsunuz zaten. Diğerleri anlatsınlar."
Bu sefer Hilal konuştu. "Benimki Kasırga. Ben çok hızlı koşarım. O yüzden Kasıga'yı seçtim."
Komutanımız " Güzel bir seçim yapmışsın" dedi.
Ayaz "Benimki de Karabasan. Birkaç defa düşmanların üstüne karabasan gibi çöktüğüm için arkadaşlar bu ismi uygun gördüler."
Komutanımız "Karabasan... Sevdim bu ismi. Umarım bizim operasyonlarımızda da karabasan gibi çökersin düşmanların üzerine." dedi. Ayaz " Hiç şüpheniz olmasın komutanım" diye karşılık verdi.
Sıra Ömer'e gelince o konuşmaya başladı. "Ben de Karanlık. Bomba imha uzmanıyım ve bana karanlık aydınlık farketmez. O yüzden bu ismi seçtim."
Komutan bunu da onaylayınca sıra Hazal'a geldi. "Ben de Umut. Yetimhanede büyüdüğümü söylemiştim ya size, yetimhaneye gitmeden önce annem olacak o kadın beni bir çöplüğün kenarına bırakmış. Tam 3 gün aç susuz orada yatmışım. 3. günün sonunda bir adam bulmuş ama ben ölmemişim. O bebek halimle bir umut birisini beklemişim ve gelmiş. O yüzden Umut ismini seçtim. " Hazal bunları anlatınca kısa bir sessizlik oldu. Sonra yeniden komutanımız konuştu." Aramızda bir keskin nişancı, bir bomba imha uzmanı ve bir istihbaratçı var. Şimdi onları açıklamak istiyorum. Keskin nişancımız Gökçe ESKER, bomba imha uzmanımız Ömer GÜNEY ve istihbaratçımız da Gökalp TURAN. Bunlar da herkesin aklında olsun." dedi.
Ben içimden Gökalp, istihbaratçı mı olmuş? diye geçirirken iç sesim kendisine cevap verdi. Sen de keskin nişancı oldun ya kızım niye şaşırıyorsun. Doğru ben de keskin nişancıyım.
Ben bunları düşünürken helikopter inişe geçti. Şırnak'a gelmiştik. Evet daha yeni başlıyorduk.
Helikopterden inince tek sıra dizilip komutanımızın inmesini bekledik. O da gelince askeriyeye girip yerleştik. Ben, Hilal ve Hazal bir odada, Gökalp, Ayaz ve Ömer'de bir odada kalıyordu. Zaten akşam olduğu için odalarımıza yerleşip yemek için aşağı indik. Akşam yemeğinden sonra odalarımıza geçtik. Ben tam üstümü değiştirirken Hilal'in sesini duydum. "Gökçe buraya ne oldu?" Sol kolumun arkasından başlayıp yanına kadar gelen büyük yara izini gösteriyordu. Anlamamış gibi yaptım. "Nereye ne oldu?"
"Sol kolunun arkasından yanına kadar büyük ve derin bir yara izin var. Oraya ne oldu?"
"Boş ver Hilal. Zaten buradaysak yakında anlarsın hadi iyi uykular." deyip yatağa girdim.
"Nasıl yani?" cevap vermedim ve uyuyor numarası yaptım. "Ne ara uyudun be. Tamam iyi uykular." dediğini duydum. Sonrası derin bir uykuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER
RandomOrtaokul arkadaşı olan 4 kişi yıllar sonra asker olarak aynı time düşüyor.