20

175 10 1
                                    

                               * * *

Fatih doktor hastanedeydi. Karşısındaki kadının ne anlattığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Baş ağrısı için mi gelmişti, mide bulantısı için mi?

Unutmuştu, belki de hiç dinlememişti. Çünkü aklı ondaydı. Ne yapıyordu acaba? O kendisini sevmişmiydi, bilmiyordu ama kendisi onu sevmişti. Kulağına uğultu halinde bir ses geldi ama umursamadı. Bir yandan kalemle kağıda bir şeyler karalıyor, bir yandan da düşünüyordu.

Babasına ne olmuştu mesela? Neden hep benzediği için bakmak istemiyordu? Neden sert davranıyordu? Hayat ona neler yaşamıştı ki bu kadar sertti acaba?

Tüm bunları düşünürken bir ses kendine getirdi onu.

"Dohtor, sen eyi misin?"

"Efendim?" Yeni anlamıştı karşısındaki kadını. "Çok özür dilerim hanım efendi yeniden anlatın lütfen."

"İki saattir anlatıyom ya dohtor, sen beni hiç dinlememişsin?"

Buranın insanı çoğunlukla Kürt olduğu için böyle konuşuyorlardı. Hatta soru eki bile kullanmıyorlardı.

''Gerçekten çok çok özür dilerim, şimdi dinliyorum.''

Kadın şikayetlerini anlatmaya başladı. Midesi bir haftadır bulanıyormuş. 

Fatih doktor dayanamayıp bir soru sordu.

''Hanım efendi madem bir haftadır mideniz bulanıyor, neden daha önceden gelmediniz?''

''E ne yapayım dohtor? Sen de günde altı çocuğa bahaydın ancak gelirdin.''

''Haklısınız.'' hemen kağıda bir şeyler yazıp verdi. ''Siz bu ilaçları bir hafta kullanın, geçmezse yeniden gelirsiniz.''

''Sağ olasın dohtor.''

Kadın çıktıktan sonra Fatih doktor saate baktı. Ona göre gün bitmişti, şimdi eve gidip dinlenme vaktiydi.

Yalan...

Dinlenemeyecekti çünkü sürekli onu düşünecekti. Bunu kendisi de biliyordu ama normal hayata dönmesi lazımdı. Bu aralar çok dalgındı.

Önlüğünü çıkarıp dolabın yanındaki askılığa astı. Kapısını açıp çıktı. Hastane çıkışına yöneldiğinde helikopter alanına askeri bir helikopter indiğini gördü. Sonra bir ses geldi kulağına.

''Sedye... Sedye getirin. Ağır yaralı var.''

Ses tanıdıktı ama kim olduğunu çıkaramadı. Sonra helikopterin yanına giden sedyeyle beraber o da oraya yöneldi. Önce yürüyerek bir kadın çıktı helikopterden. Umut demişti bunun adına Gökçe. Adı Umut muydu? Umut erkek ismiydi. Sonra bir şey çekti dikkatini. Elleri, üstü başı, her yerinde kan vardı. Ama ayaktaydı, yaralı değildi.

Hemen ardından o çıktı. Yürümüyordu ama. Baygındı hatta. Hemen sedyeye yatırıp içeri aldılar.

Fatih doktor olduğu yerde kaldı, kıpırdayamadı bile. Sedyeye yatırdılar onu, sonra götürdüler hastaneye doğru. O ise kalakaldı.

Tüm tim inmişti helikopterden. Herkes içeri doğru koşarken Ayaz, Fatih doktorun yanına geldi. 

''Kendine gel.''

Fatih doktor ses vermedi. Kıpırdamadı yine, hatta duymadı.

''Lan kendine gel git kurtar kardeşimi!''

Fatih doktordan yine ses gelmeyince kendine gelmesi için tokat attı Ayaz. O sırada kendine geldi.

''Sonunda, git kurtar hadi kardeşimi. Eğer zarar gelirse ona, bitersin.''

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin