9

350 20 0
                                    

Gökçe, gördüğü rüyanın etkisinden çıkamamış, sabaha kadar uyuyamamıştı. En sonunda saat sekizde yataktan çıkıp kahvaltı hazırlamaya başladı. Kahvaltı hazırlarken bir yandan da türkü dinliyordu.

''Bir anadan dünyaya gelen yolcu.''

Gökçe'nin türkülere zaafı vardı. Hatta bir bağlaması vardı, hem çalar hem söylerdi. Sesi de güzeldi, ortaokulda her koroda olurdu.

''Görünce dünyaya gönül verdin mi?''

Bir yandan türkü söyleyip, bir yandan da kahvaltıyı hazırlamıştı. Almila'yı aradı, onları da kahvaltıya çağırdı. Herkes gelince sofraya oturdular

Kahvaltının ortasında Gökçe ''Esma yenge, amcamın sana selamı var.'' dedi.

''Nasıl yani?''

''Rüyamda gördüm bugün amcamı. Sana selam söyledi.''

''Aleykümselam.''

Kısa bir sessizlik oldu, herkes bir boşluğa gözünü daldırdı.

Kahvaltıdan sonra Almila, Gökçe'ye pansumanını yaptı. Gökçe ''Almila bir işin var mı?'' diye sordu.

''Yok abla, hayırdır?''

''Dışarıya çıkalım mı biraz? Kafamız dağılır.''

''Olur, hazırlanıp geliyorum o zaman.''

Almila eve gidip hazırlandı. Gökçe, Almila'ya derdini dışarıda sormak istemişti. Gökçe'de giyinip çıktı.

Almila, mavi bir kotun üzerine beyaz bir sweat giymişti.

Gökçe ise siyah bir pantolon, siyah bir tişört ve tişörtün üstüne de bordo bir oduncu gömleği giymişti.

Gökçe, kendi arabasının sürücü kısmına geçerken, Almila'da yanına oturdu. ''Nereye gidelim, istediğin bir yer var mı?''

''Bana fark etmez abla.''

''İyi o zaman ben bildiğim yere sürüyorum.''

Almila onaylayınca Gökçe bir kafeye sürdü. Kafeye ulaşınca arabadan inip bir yere oturdular. Siparişlerini verince sessizce gelmesini beklediler.

Gökçe, Almila'yı seyrediyor, nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu. Almila, gözünü bir yere daldırmış, sessizce bekliyordu. Gökçe, Almila'yı ilk defa bu kadar sessiz görüyordu.

Siparişler geldi. Gökçe bir Türk kahvesi söylemişti. Almila'da sıcak çikolata almıştı. Hala ikisi de sessizdi, Gökçe sessizliği bozdu.''Almila, sen iyi misin güzelim?''

''İyiyim abla, ne oldu ki?''

''Baban, rüyamda Almila'nın bir derdi var, derman ol dedi. Şimdi bakıyorum da gerçekten bir derdin var, derdini söylemeyen derman bulamazmış. bana anlatmak ister misin?''

''İyi ki varsın abla.''

''Sağ ol, sende öyle ama niye öyle dedin?''

''Benim bir derdim var, evet. Beni kimse anlamadı, sen iki günde anladın bir derdim olduğunu.''

''Eee anlatacak mısın?''

''Abla, ben birisini sevdim. Sevdik yani, oda beni seviyor.''

Biraz durakladı. Gökçe ''Eeee ne güzel işte. Üzmedi değil mi seni?'' dedi.

''Yok yok, üzmedi ama asker. Abla ben çok korkuyorum, ya babam gibi şehit olursa diye çok korkuyorum.''

''Asker sevmek zordur. Asker yareni olmak zordur. Gerçi ben bilemem ama bir arkadaşım vardı. Asla askerle evlenmem, şehit olursa dayanamam, hayattan koparım diyordu ama askerle evlendi. Sonra eşi şehit oldu, kendisi ne hayattan koptu, ne de darmadağın oldu. Neden sence?''

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin