Gökçe elindeki kitaba bakıyordu. Okumuyordu, sayfaları çevirip altını çizdiği bir kaç cümleye bakıyordu.
''İnsan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez.''
Kimisi sadece gerçek gözleriyle bakar, kimisi de yüreğindeki gözle bakar. Yüreğindeki gözle bakan hakikati bulur, gerçek göz sadece manzarayı gösterir.
''Hakikati en iyi kalp gözüyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni göremez.''
Gökçe, bu sözleri ilk okuduğundan beridir gerçek gözlerini kapatmıştı dünyaya. Her olaya, mekana, her şeye yüreğindeki gözle bakardı. Bu, ona her şeyi daha güzel gösterirdi.
Küçük Prens okuyordu. En sevdiği kitaplardan biriydi. En sevdiği sözlerin çoğu bu kitaptaydı. Çoğunlukla aynı manaya gelen sözlerin altını çizerdi.
Telefonuna gelen mesajla gözlerini kitaptan çekti.
Ayaz
''Uyumadın değil mi?''Hemen cevap yazdı.
''Uyumadım. Sen neden uyanıksın?''
''Nöbet bana yazılmış, sabaha kadar nöbetçiyim.''
''Kolay gelsin. Eğitimden sonra uyursun. Az kaldı zaten.''
''Neyse beni boş ver, sen niye uyumadın?''
''Cevabını bildiğin soruları sormaktan bıkmadın mı?''
''Sakin ol başkan ya, soru sorduk.''
''Sinirim çok bozuk Ayaz kusura bakma, neyse ben seni tutmayayım. Sabah geldiğimde uyuyor olursan yakarım çıranı.''
''Aman aman ben uyumam, bu sözden sonra uyuyamam zaten.''
Gökçe sırıttı, sonra telefonu kapatıp mutfağa gitti. Kendisine güzel bir Türk kahvesi yaptı. Yeniden salona geçip telefonla uğraşmaya başladı.
Biraz sonra saatin dört buçuk olduğunu gördü. Hemen Mehmet'i aradı.
''Gelincik, bugün eğitim yapmayacaksın. Sivil giyinip lojmana gel.''
''Emredersiniz komutanım. Nedenini sorabilir miyim?''
''Dün demiştim ya takip ettiriliyor olabilir diye. Gölgesi olacaksın, ben akşam gelince karargaha dönersin.''
''Emredersiniz komutanım hemen geliyorum.''
Telefonu kapatırken Gökçe''Zile basma.'' dedi.
On dakika sonra Mehmet kapının önündeydi.
Gökçe ''İzin aldım diyeceksin, tüm gün beraberiz, gezeceğiz diyeceksin, hastanede de gölgesi olacaksın. Benim söylediğimi söylemeyecek, bir şey çaktırmayacaksın. Anlaşıldı mı?'' dedi.
''Anlaşıldı komutanım.''
Mehmet içeri girince Gökçe de karargaha geçti. Hemen üzerine kamuflajlarını geçirip bahçeye indi.
Eğitim bittiğinde saat dokuz olmuştu. Herkes yemekhanede kahvaltı ediyordu. Gökçe ''Bir gariplik var.'' dedi.
Hilal ''Bir gariplik yok, normal gündeyiz. Hasan Astsubay yok sadece.'' dedi.
O sırada içeri Hasan Astsubay girdi. IŞIK TİMİ'ne hiç bakmadan bir masaya oturup kahvaltısını etmeye başladı.
* * *
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER
RandomOrtaokul arkadaşı olan 4 kişi yıllar sonra asker olarak aynı time düşüyor.