6

472 28 1
                                    

Yazarın ağzından

Gökalp'in Gökçe'ye sarılması çok uzun sürmemişti. Çünkü Gökçe birden bire acı bir şekilde inledi.

Gökalp ''Ne oldu? İyi misin?'' dedi.

Gökçe kısık sesle ''Vuruldum''dedi.

Gökalp yeniden ''Ne? Nerenden? İyi misin?'' derken dört bir yanda silah sesleri yankılandı.

Hazal bağırdı bu sefer. ''Komutanım baskına uğradık. Yere yatın.'' Herkes yere yattı ve ateş etmeye başladı. Gökalp bin bir zorlukla Gökçe'nin yanına gitti. ''İyi misin? Nerenden vuruldun?''

Gökçe ''İyiyim. Sırtımdan vurulmuşum. Hadi devam.'' dedi.

Bu sefer bir teröristin sesi yankılandı dağda. ''Teslim olun komutan. Etrafınız sarıldı. Geberip gideceksiniz bu gidişle.''

Gökçe göğsündeki bayrağa baktı. Sonra dönüp dağlara var gücüyle bağırdı. ''Şehidimin kanıyla dalgalanan bu bayrak var oldukça Türk askeri sizin gibi korkaklara teslim olmaz.''

Terörist bağırdı bu sefer. ''Asıl siz korkaksınız komutan. Korkak olmasan çıkarsın karşıma.''

Gökçe bağırdı bu sefer. ''Bulunduğunuz kayanın arkasından çıkın da öyle konuşalım. Sesin gelmiyor. Bak biz bir yerin arkasında değiliz ama siz kayaların arkasındasınız. Çıkın da öyle konuşalım.'' Şu an kabak gibi ortada kalmıştı IŞIK TİMİ. Fakat hiçbiri korkmuyordu. Bu bayrak için yaşadıkça hiçbiri korkmayacaktı.

Hilal bağırdı. ''Komutanım benim son mermim. Yedek şarjörlerim de bitti. Şimdi ne olacak?''

''Atalarımız ne yapmışsa onu yapacağız. Kanımızın son damlasına kadar savaşıp şehit olacağız.'' Gökçe'nin de son mermisiydi. O mermiyi de attı ve az önce kendisi ile konuşan teröristi vurdu.

Hepsi birçok yerinden vurulmuş kan kaybediyorlardı. Artık dayanamayan Hazal ve Ömer bayılmıştı. Gökçe onların yanına gitti. O da ayağından, kolundan, sırtından ve kalbinin hemen altından vurulmuştu fakat hiçbirini hissetmiyordu. Hazal ve Ömer'in yanına geldi. ''Dayanın askerler. Dayanın. Az kaldı dayanın.'' dedi.

2 dakika sonra Ayaz ve Gökalp'in de mermisi bitmişti. Garip bir şekilde teröristler de bitmişti. Hilal'in aklına bayılmadan önce telsizle karargaha haber vermek geldi. Telsizi eline aldı ve konuşmaya başladı. ''Kasırga'dan yuva'ya. Saldırıya uğradık. Hepimiz ağır yaralıyız. Saldırı geçti ama hepimiz kan kaybediyoruz. Acele edin.'' dedi ve kendisini uykunun kollarına bıraktı.

* * *

Gökçe gözlerini açtığında bembeyaz bir tavanla karşılaştı. Hastaneydi burası. Kafasını sağına çevirdi. Doktor olan kuzeni Almila vardı yanında. Kısık sesle ''Almila'' dedi.

''Abla. Uyandın mı?'' dedi ağlamaklı sesiyle.

''Ağlıyor musun sen?''

Almila hemen gözlerini sildi. ''Yoo. Yok ağlamıyorum. Sen beni boş ver. İyi misin sen?''

''İyiyim ben de, ne oldu?'' Gökçe daha yeni yeni kendisine geliyordu. ''Gökalp, Hilal, Ayaz, askerlerim onlar nasıllar, buradalar mı?''

''Sakin ol abla, siz saldırıya uğramışsınız. Onlar da iyiler merak etme. Konuşmaları yandan gelen kısık sesle bölündü.

''Ooooo uyanmış sonunda uykucu.'' dedi Hilal.

Gökçe sesin kaynağına dönünce Hilal'in yeni uyanmış olduğunu gördü. ''Yeni uyanan sensin ben mi uykucu oluyorum.'' dedi alayla.

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin