21

152 6 4
                                    

Türküyü dinlemenizi öneririm. Bu bölüm birisi söyleyecek. Bakalım kim?

* * *

"Sonunda be. Allah'ım sana şükürler olsun."

Gökçe sonunda hastaneden çıkmış, karargaha varmıştı. Şu an koğuşta üniformasını giymiş, bordo beresini takıyordu. Birazdan yeni gelen albayla tanışacaktı. İki günde Gökalp ve Ayaz'a yapmadığını bırakmamış, ayrıca karargahtakilere de terör estirmiş diyorlardı. Bakalım nasıl biriydi?

Hemen albayın odasının önüne gitti. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı ve içeri girdi.

"Kıdemli Üsteğmen Gökçe Esker. Erzurum. Emret komutanım!"

Albayın huysuz sesi geldi kulaklarına.

"Rahat asker. Neredeydin?"

Bu soruyla bocalamıştı Gökçe. Hastanedeydi, bunu biliyor olması gerekiyordu. Tüm karargah bunu konuşuyorken bilmemesi garip gelmişti.

"Hastanedeydim komutanım. Vurulmuştum."

"Ölmemişsin."

Bu adam neden bu kadar garipti? Hangi komutan askerine ölmemişsin derdi? Bu adamın timi ile zoru neydi?

"Ölmedim komutanım. Biz askerler ölmeyiz zaten, şehit oluruz."

Çok garip bir adamdı. Şehitliği bilmeyen adam nasıl asker olurdu? Bir de albay.

"Her neyse."

Her neyse mi? İnsan bir nasılsın diye sorar. Hangi komutan olsa yapar bunu, general olsa bile. Bu komutan neden sormamıştı?

Sonra devam etti konuşmaya. "Hasan Astsubay senin odana dosyalar bıraktı. Onlar bitince gitmeyi düşünme, daha yapacak çok iş var."

"Emredersiniz komutanım!"

Odaya gittiğinde yaklaşık otuz santimlik dosya yığınıyla karşılaştı. Onları alıp Gökalp'in yanına yani dinlenme odasına gitti. Diğer üçünün de kendinden farkı yoktu. Hepsi tek masaya oturmuş, yanlarındaki dosya yığınlarıyla ilgileniyordu. Hemen bir sandalye çekip masaya oturdu ve dosyaları halletmeye başladı.

Üç saat sonra daha dosyaların yarısına gelememişlerdi. Başta ellerinde beş yüzden fazla dosya vardı. Hep beraber yapmaları daha hızlı olmasını sağlamıştı ama daha iki yüz tanesi yeni bitmişti.

Kapıdan içeriye sırtında bağlaması ile Yusuf girdi. Sivil giyinmişti. Gökçe "Bağlama mı çalıyorsun sen Nişan?" diye sordu başını dosyadan kaldırmadan.

"Evet komutanım. Çocukluğumdan beri çalıyorum."

"Sen tam benim kafadansın. Şiirler, türküler... Bakalım daha ne çıkacak?"

"Sizde mi çalıyorsunuz komutanım."

"Eh biraz işte."

Bunu duyan üçlü gülmüştü. Çünkü onun ne kadar iyi bağlama çaldığını biliyorlardı. Gökçe konuşmaya devam etti.

"Sen gidecektin herhalde. Bir gün dinletmeyi unutma ama tamam mı?"

"Tamam komutanım. Sizden de dinlerim ama."

"Tamamdır."

Yusuf bağlama ile beraber dışarı çıktı. Grup hala çalışmaya devam ediyordu.

_____________________

"Süphan Dağı'nın eteği,
Eteği güller biteği."

Yusuf bir parkta oturmuş en sevdiği türküyü çalıyordu kendini dinleyenden habersiz. Boş bir park bulmuş ve oturup çalmaya başlamıştı.

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin