28

143 9 7
                                    

* * *

Operasyonu tamamlamıştık. Şu anda arabalarla karargaha geri dönüyorduk. Ben kolumdan vurulduğum için arabayı Gökalp sürüyordu. Yanında ben vardım. Arkamızda da Hilal ve Ayaz vardı. Kolumdan hala kan akıyordu ama uyuşmuştu. Çok derin olduğu için pansuman yapılması gerekiyordu. Zaten Mete'nin evine gideceğim için o pansuman yapardı. 

Karargaha geldiğimizde saat gece on iki olmuştu. Hepimiz sabahtan beri ayakta ve açtık. Aynı zamanda da çok yorulmuştuk. Şimdi generale gerekli bilgileri verip dinlenecektik. 

Araba durduğunda hemen inip bizi bekleyen generalin karşısında hizaya dizildik. Tim ve ekibin diğerleri de hemen arkamızdan gelip onlar da hizaya geçtiler. Ben bir adım öne çıkıp tekmil verdim ve geri yerime geçtim. 

General ellerini arkadan bağlamış gururlu bir ifadeyle bize bakıyordu. ''Rahatta dinleyin.'' Hepimiz rahata geçtiğimizde general konuşmaya devam etti. ''Hepinizi tebrik ediyorum çocuklar. En az hasarla bu görevi atlattınız. Pazartesi günü bir tören yapılacak. Aileleriniz de katılacak. Pazartesi saat sekizde hazır olun, tören üniformalarınızı giyin. Şimdi dinlenebilirsiniz. Bu iki gün gelin, operasyonu raporlayacağız.''

MİT ekibi dahil hepimiz aynı anda ''Emredersiniz komutanım!'' dedik. 

General yeniden konuştu. ''Şimdi dağılabilirsiniz. Asena;...'' dediğinde hemen ''Emredin komutanım!'' dedim. ''Yarana baktır.'' 

''Emredersiniz komutanım!''

General arkasını dönüp gittiğinde biz de dağıldık. Hemen tüm time hatta Mit ekibinin kızlarına da sarıldım ve kısa bir konuşma yaptım.

MİT ekibi gittiğinde tim de dağılmıştı. Yine biz dördümüz kalmıştık. Konuşan Ayaz oldu. ''Rütbe falan mı verecekler acaba?''

Biraz düşündüğümde kafamı iki yana salladım. ''Ben daha yeni kıdem aldım bana rütbe vermezler. Sizi bilmiyorum ama sanmıyorum. Onur belgesi falan verirler ancak.''

Hepsi kafasını aşağı yukarı salladığında aynı anda esnedik. ''Ben Mete'ye gidiyorum, bu akşam orada kalacağım. Savaş Binbaşı mesaj atmış saat sekizde gelin diye, o saatlerde burada olurum.''

Gökalp hemen atladı. ''Kolun yaralı nasıl gideceksin, ben götürürüm seni.''

Kafamı iki yana salladım. ''İyiyim ben, sen de dinlen çok yoruldun.''

Ama bu itirazım işe yaramamıştı. ''İtiraz kabul etmiyorum. Hadi gidelim.''

Ben de mecburen kabul etmiştim. İkimiz beraber arabaya doğru yürüdük. Gökalp şoför koltuğuna geçerken ben de yanına geçtim. Arabayı çalıştırdı ve ilerlemeye başladı. 

''Sabah Metehan'a söyle, o getirsin seni.''

Gökalp'e gülümseyerek baktığımda ''Merak etme, ben hallederim.''

Gökalp'in bıkmış bir nefes verdiğini duydum. ''Kendin halletmene gerek kalmadı sevdiğim. Artık ben varım, ikizin var, Hilal var, Ayaz var. Artık işlerini yalnız halletmeyeceksin.''

Gülüşüm yüzümde büyüdü. ''İyi ki geldiniz. İyi ki Allah yeniden birleştirdi bizi. Sadece bunun için bile ne kadar şükretsem az.''

ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin