38

130 9 4
                                    

Gurur'dan

-"Senin karşında ilk kez dövüşen yok biliyorsun değil mi?"

-"Ya ne yapabilirim oğlum jüriler istiyor."

-"İyi ki bir geri dönüyorum dedim amına koyayım...Ne bu şovlar?"

-"Senin en sevdiğin şeyler."

Gökhan'a gözlerimi devirip dişliğimi çıkardım ve masanın üzerine bıraktım. Havlumla terimi silerek onu da kenara attığımda Gökhan'ın sabırla beni izlediğini gördüm.

-"Bahset bakalım bugün göreceklerimden."

Arkama rahatça yaslanıp su şişemin kapağını açtım ve karşımdaki tekli koltuğa oturan Gökhan'ı dikkatle dinledim.

-"Dört kişi verilecek ve içlerinden bir tanesiyle dövüşeceksin...Birinin adı Görkem, yirmi üç yaşında boksa bir yıl önce başlamış. Diğerinin adı İlkay, yirmi yaşında okuyor ve boksa dört yıl önce başlamış sebebi ise can sıkıntısı. Bir diğerinin ismi Murat, kendisine Kara Murat deniliyormuş adam otuz iki yaşında kaybettiği sadece üç maç olmuş onlarda yurt dışında yapılan yarışmalarda gerçekleşmiş...Sonuncusu seni zorlar. Adam yirmi sekiz yaşında ve eskiden senin gibi MMA dövüşçüsüymüş, kaybettiği bir maç var o da babasına. Daha önce yaptığı maçları izledim resmen teknik akıyor adamdan, rakiplerinin bir yerini sakat bırakmadan maçı bitirmiyor...Bunlardan birini seçmelisin sonuncuyu eliyoru-"

-"O adamı istiyorum, maçlarının videolarını gönder bana."

Gökhan kocaman açtığı gözleriyle şaşkınlığa uğradığında suyumdan bir yudum daha aldım ve kenara bıraktım.

-"Delirdin mi sen?...İlk günden MMA dövüşçüsüne mi kafa tutacaksın?"

-"Unutma, bende öyleydim."

-"Tamam ama daha yeni geldin. Uzun zaman sonraki ilk maçın, MMA dövüşçüsüne kafa tutmak olmaz. Ben izin versem üsttekiler izin vermez ayrıca ödülü kaybedersen kötü olacak biliyorsun."

-"Çok konuşuyorsun, şu videoları gönder ve maça kadar beni rahatsız etme."

-"Olmaz Gurur, arkadaşımı tehlikeye atamam."

-"Unuttun mu ben tilkiyim, o sinsiyse ben ondan daha sinsiyim."

-"Lan olmaz olmaz!"

Gökhan açılmamış sulardan alıp kafasına diktiğinde rahatımı bozmadan umursamaz bir tavırla dudaklarımı araladım.

-"Dört milyon yaptır ödülü. Kazanacağım."

İçtiği su boğazında kalmış gibi öksürmeye başladığında sakinleşmesini beklemek için sessizliğimi korudum.

Sonunda öksürüğü bittiğinde dudaklarını aralayıp şaşkınlıkla konuştu.

-"Ne dediğinin farkında mısın?...Kaybedersen altı milyon vereceksin, biliyorsun değil mi?"

-"Biliyorum ve sen şu an beni oyalıyorsun, at artık şu sikik maç videolarını."

Gökhan küfürler edip odadan çıktığında kafamı koltuğun başlığına yaslayıp gözlerimi yumdum. Kendime olan öfkemi o adamdan atacaktım.

Aklıma arkadaşlarım gelince yanımda duran telefonumu aldım ve arama kaydına girip Yağız'ı aradım.

Açmasa bile haklı olduğu için bir şey demezdim.

Telefon ikinci çalışında açıldığında yüzümde istemsizce bir tebessüm oluştu.

-"Yağız-"

-"Ne diyeceksen de."

-"Bugün maçım var, gelir misiniz?"

Telefondan ses gelmeyince kapattığını sanıp aramayı sonlandıracaktım ama konuştuğunu duyup telefonu kapatmadım.

-"Biz gelemeyiz, Atalay gelirmiş."

-"Yağız lütfen, kardeşimsin sen benim...Üçünüz yanımda olun bugün."

-"Diyecek başka bir şeyin yoksa kapatıyorum Gurur."

Tam dudaklarımı aralayıp konuşacağım sırada telefonu yüzüme kapatmıştı. Ne derlerse haklılardı ama bugün yanımda onları görmek istiyordum.

Normalde dikkatim dağıldığı için maçımda tanıdık kimseyi istemezdim ama bugün onları görmek istiyordum.

Sesli bir nefes verdiğimde telefonum saniyeler içinde titredi. Ekranı açıp bildirimlere bakınca Gökhan'ın videoları attığını gördüm.

Attığı videolardan birine tıklayıp pür dikkat maçı izledim.

Teknik oynuyordu hem de hiç savunma yapmadan...Bu da onun egoist ve aklını çalıştırmadığını gösterirdi. Hata yapmıyordu çünkü ezbere oynuyordu.

Atılan bütün videoları izleyip ayağa kalktım ve Banyoya geçip sıcak bir duş aldım. 

Üzerimi giyinip telefonumu kaptığım gibi odanın kapısını açtım. Maçın olacağı yerdeydik ve ben benim için ayrılan odadaydım. Maçtan önce burada tekrar alıştırma yapacağım için boşuna eve gitmek istememiştim.

Sigara içen Gökhan'ın görmemle kafa selamı vermem bir olmuştu. O sigarasını içmeye devam ettiğinde arabanın anahtarını kucağına doğru fırlattım.

Anahtarı yakaladığı esnada sigarasını düşürmüştü, ters ters baktığı için gülmeden edemedim. Gökhan'ı da, Atalay ve Yağız'ı sevdiğim gibi severdim.

-"Atla hadi karnımızı doyuralım."

-"Çok ısrar ettin, kırmayayım bari."

İkimizde gülerek arabaya geçtiğimizde ellerini direksiyona koyup sanki karşısında bir insan varmış gibi konuştu.

-"Sana yıllardır dokunamadım, o kadar özledim ki seni...Sende beni özledin biliyorum."

Ben gülmeye son verip önüme döndüm ve hızla emniyet kemerimi bağladım. Onun arabamı çok sevdiğini biliyordum ve ne zaman karşılaşsak o sürerdi.

O da emniyet kemerini taktıktan sonra bana yan bir bakış atıp sırıttı ve benim gözlerimi kocaman açmama neden oldu. Bu bakışı tanıyordum.

Asfaltı ağlatacağım, sıkı tutun  bakışıydı. O benim hızımdan daha çok hız yapardı o yüzden şu an boku yemiştim. Acaba arabayı sürmesine izin vermekle iyi mi yapmıştım kötü mü?


AKSİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin