İyi akşamlar, merhaba...
Bölüm gecikmesi için özür dilerim, size muhteşem bir bölüm yazdım. Ne ararsanız var.
Keyifli okumalar diliyorum.
Sınır geçen bölümle aynı, ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Görüşmek üzere.
Bölüm 41: Ölümsüz Kabuslar
Yarının ne getireceğini bilmiyordum ama bugün herkes yanımdayken yarını düşünmek istemiyordum.
Merdivenlerden inerken mutfaktan gelen gülme sesiyle yan tarafa döndüm ve mutfakta uğraşan Margosha'ya baktım. Sabahın köründe hizmetçilerin yanındaydı ve görünen o ki onlara yardım ediyordu. Daha da iyisi Hiroshi de onun yanındaydı, elindeki bıçakla sebzeleri doğrarken Margosha'ya özenle bir şeyler anlatıyordu. Kısa cümleler ama uzun paragrafları vardı.
Üstelik hizmetçi kızların ona ağzının suyunu akıtarak bakmasına aldırmıyor olmalıydı ki üzerindeki sporcu atleti ile çalışıyordu, onu görmeye alışkın olduğu gömlekler ya da takım elbiseler yoktu üzerinde. Omzundan koluna doğru inen bir ejderha dövmesi vardı, görmemek elde değildi. Kızıl kırmızı olan bu dövme esmer teninde daha da belli oluyordu.
"Günaydın," dedim gülümsediğimde. Herkesin gözleri bana döndü.
Margosha kocaman gülümsedi. "Günaydın seksi kuğu, nasılsın?"
"Seni sormalı," dedim onu süzerken. "Kafan iyi mi?"
"Elbette iyiyim." Elindeki bıçağı kaldırdı, Hiroshi hafifçe irkilerek geri kaçsa da belli etmedi. "Unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz." Pekala, birileri biraz fazla Türk kanallarını izliyordu sanırım.
"Türk dizlerini izlemeyi seviyorsun sanırım."
Mavi gözleri kocaman oldu. "Elbette seviyorum, favorim Aşk-ı Memnu. Orijinal adı buydu, değil mi?" dediğinde gülerek başımı salladım. "Dün, biraz Nihal gibiydim ama bugün tam anlamıyla Bihter'im."
"Şükürler olsun ki Hürrem değil," diyerek aramıza katıldı Sofya.
"Mahidevran olmasından iyidir," diyen Vasili'nin sesini duyduğumda kahkaha attım. Vasili başını mutfağa doğru uzattı, kahvaltı hazırlıkları devasa mutfakta çok iyi gidiyordu. Kimse ne konuştuğumuzu anlamasa da biz kendi aramızda eğleniyorduk. Margosha ve Hiroshi yeniden işlerine dönmüşlerken başımı çevirip arkadaşlarıma baktım.
Vasili... Şey görünen o ki o da kaslarını sevgilemekten çekinmiyordu. Üzerinde sadece bir kapüşonlu vardı ve önünü açık bırakmıştı, yara izlerini görmemek elde değildi. Kaslarının üzerinde, göğsünde bile izler vardı. Bakışlarımı merdivenlerden inen Felix'e çevirdiğimde gözlerimi devirdim. Bu erkeklere ne oluyordu böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADALYON CEMİYETİ
RomanceSüreyya Tanya, hayatı boyunca girmek için çabaladığı bale okuluna kabul edildiğinde on sekiz yaşındaydı. Rusya'nın soğuk topraklarına adımı bastığında küçük bir kızdı. Hayata dair en kötü şeyleri unutmak için gittiği bu şehirde, kaderin onun için d...