Nefessiz kaldım.
Kadın beni umursamadan küçük adımlar ile komutana, doğru geliyordu.
Komutanın, belimde ki eli daha da sıklaştı beni kendine daha çok çekerek "karıcım, sen evimize geç beni bekle." Dedi bakışlarını benden ayırmadan.
Dudakları üzerine küçük bir öpücük bırakıp geri çekilip kafa sallayıp eve ilerledim. Ama gitmeyi hiç istemiyordum ne konusacaklarını merak ediyordum. Sinirliydim kırgındım, öfkeliydim ama bu boktan duyguları neden yaşadığımı bilmiyordum.
Hızla eve girdiğim de yatak odasına ilerleyip üstümde ki kıyafetlerden kurtulup eşofman takımını giymeye başladım ayna gözüme çarpan yara izimi fark ettiğim de parmak uçlarım la dokundum dikiş izleri...
Bana o korkunç günü hatırlatıyor du.
Hızla üstümü değiştirdikten sonra mutfağa geçtim.
Tatlı yapacaktım sanki kocam eski nişanlısı ile başbaşa kalmamış gibi tatlı yapacaktım.
Islak kek için malzemeleri mutfak tezgahına bırakıp hızla yapmaya koyuldum. Bittikten sonra en son sosunu üzerine döktükten sonra dinlenmesi için mutfak masasına bırakıp salona geçip telefonu elime alıp arayıp aramamak arasında kaldım.
Aramayı gururuma yediremeyip telefonu kapatıp televizyonu açtım.
Gelmedi yine gelmedi. Yine mi geç kalacaktı bana.
Ya o kadına tekrar dönseydi. Ya beni tek bir kalemde silerse.
Ben düşüncelerim için de boğulurken dış kapı açıldı. Gözlerim saate kaydığın da akşam üstü 10:44 geçiyordu.
Gelen kişi Defne idi.
"Hoş geldin." Dedim bozulmuş bir edayla.
"Pek hoş gelmedim galiba" dedi şaşkın bakışları ile "neyin var?" Dedi.
"İyim ya abini bekliyorum." Dedim.
Yanıma gelip koltuğa oturarak "o kadın geldi değil mi, yani eski nişanlısı." Dedi tırnakları ile oynamaya başlayarak.
"Sen nerden biliyorsun?" Dedim kaşlarım çatılı bir şekilde.
"Yani ben söyledim daha doğrusu ümidini kessin diye abimin peşini bıraksın diye." Dedi mahçup sesi ile.
"Anladım." Dedim ellerimi göğüslerim de birleştirip arkama yaslanarak.
"Özür dilerim aranızı bozmak istemedim." Dedi üzgün sesi ile.
"Saçmalama sen bir şey yapmadın lütfen kendini suçlama." Diye hızla atıldım.
"Tatlı yer misin?" Dedim gülümseyerek.
"Ne yaptın yine?" Dedi benim gibi sıcak bir gülümseme ile.
"Islak kek"
"Bayılırım. O zaman ben bir çay demleyeyim." Deyip hızla mutfağa geçtiğin de peşinden gittim.
Çay hazır olduğunda ikimizde mutfak masasına oturup önümüzde ki tatlıyı yemeye koyulduk tabağa koymadan tepsiyi aramıza alıp oyarak yemeye başladık.
"Eee naptınız, Serkanla?" Dedim sağ gözümü kırpıp başımı sallayarak.
Serkan ismini duyması ile yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Çok güzel, çok keyifli bir gündü. Önce abimin dağıttığı yüzünü toparlayıp sonra bana Şırnak'ı gezdirdi. Çok eğlendim." Dedi keyifli sesi ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kır Çiçeğim
Roman pour AdolescentsBir köylü kızı ve askerin yanlış anlaşılmalarla başlayan çelişkili aşk hayatı.