Yıllarca aşina olduğum o ses artık yabancı idi.
Ailemden bu kadar soğumam normal miydi? Ne onların sesini duymak istiyordum ne de yüzlerini görmek istiyordum.
"Bir daha arama beni rahat bırak beni. Ben senin kızın falan değilim." Deyip sinirle telefonu kapattım.
Hangi yüzle beni arayıp kızım diye biliyordu.
Onlara çok kırgındım, bir o kadar da öfkeli.
Telefon üste üste bir kaç defa daha çaldığın da açtım bu sefer. Konuşmadan onu dinledim.
"Kızım bak yardım etmen lazım bize. Sen bize yardım etmezsen kimse etmez, ailene sırtını mı döneceksin." Dedi yardıma muhtaç sesi ile.
Aile... Aile... Aile...
Bu bana niye bir şey çağrıştırmıyor du. Aile denince içimde koca bir boşluk beliriyordu. Yıllarca beni dışlayan, ötekileştiren insanlar şimdi benden yardım istiyorlardı.
Peki adalet miydi bu?
"Ne istiyorsun?" Dedim duygusuz sesimle.
"Yüzyüze konuşsak olur mu?" Dedi beklenti dolu sesi ile.
"Yeri ve zamanı söyle, çok vaktim yok." Dedim aynı duygusuz ton ile.
"Çarşıda, Ahmet amcanın mekanı var ya oraya gel. Ama hemen gel acil." Demesi ile telefonu hızla kapatıp yatak odasına yöneldim.
Dolabı açıp kısa dar siyah bir etek ve aynı tonda crop bir kazak giyip saçlarımı düz sıkı bir at kuyruğu yapıp makyaj masama yöneldim cilt makyajımı yaptıktan sonra hafif bir göz makyajından sonra kan kırmızısı bir ruj sürüp kendime son defa aynada baktıktan sonra hazırdım.
Yıllarca beni mahrum bırakıp istediğim hiç bir şeyi giyip yapmama izin vermeyen aileme gerçek ben olarak karşılarına çıkabilirdim artık. Artık kimseden korkum yoktu çünkü arkamda kocam vardı arkamda Barlas Kardağ var.
Dış kapıya yöneldiğim de ayağıma geçirdiğim siyah botlar ve kabanımı giyip çantamı koluma takıp merdivenlerden inip tam adımı dışarı çıktığım da o iki asker hızla önümü kesti.
"Buyur yenge nereye gidiyorsan bırakalım." Dedi Erkan.
"Gerek yok ben giderim." Dedim hafifçe gülümseyerek.
"Olmaz yenge hanım, Barlas komutanımın kesin talimatı var o gelen kadar tek başına bir yere gidemeyeceğinizin kesin talimatını verdi." Dedi Davut üstten bana bakarak.
"İyi hadi gidelim." Dedim omuz silkerek.
Davut hızla önümde ilerleyerek siyah arabanın arka kapısını açtığın da hızla bildiğimde ikisi de öne bindiğinde tarif ettiğim yere doğru sürmeye başladı, Davut.
Kısa süre sonra geldiğimizde annem ve babam ikisi oturmuş beni bekliyorlardı.
Bu halime şaşırmış gibiydiler.
Onların masasının yanına yaklaştığım da Davut ve Erkan arka masamızda durdular.
"Bu ne hal sen bizi rezil mi edeceksin." Dedi babam ağır aksanı ile.
"Beni köy meydanında saçlarımdan çekip yerlerde sürükleyince de rezil olmamış mıydık, baba." Dedi acı dolu sesle.
Bu söylemim üzerine olduğu yere sindi konuşmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kır Çiçeğim
Novela JuvenilBir köylü kızı ve askerin yanlış anlaşılmalarla başlayan çelişkili aşk hayatı.