Hola...
Nasılsınız?
Satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınız.
Beni burdan ve instadan takip etmeyi unutmayınız, (İg; bbelis_iz).
Keyifli okumalar, bebisler.
🦋
Uzattığı eline baktım, daha sonrasında yüzüne. Yüzünde güven veren bir hissiyat vardı. Hafifçe gülümsedi, "bize kadınlara zarar verilmemesi öğretildi, el üstünde tutulması öğretildi. O yüzden korkma benden, sana zarar gelmez." Dedi, yere yanıma çömelerek.
Uzattığı elini tutup ayağa kalktım, ayağıma basacak durumda değildim. Acıyla yüzümü buruşturup koluna tutundum. "Gel, arabaya geçelim, bir ayağına bakayım." Deyip beni arabaya yöneltti.
Tedirginlikle ona eşlik ettim, düşman ailenin gelinine yardım ediyor du.
Beni arabaya oturtup ayağımı dışarda tutup arabanın cebinden bir su şişesi çıkarıp ayağımda ki çamuru sildi.
Ayağımı biraz inceledikten sonra, "incinmiş, çok kötüysen hastaneye gidelim." Dedi, yüzüme bakarak.
"Gerek yok bundan sonrasını kendim hallederim," deyip tam ayağa kalkacak iken ayağımda yine aynı sizi belirdi.
"İnat etme, korkma da." Deyip geri çekildi elini arkasına alıp bir silah çıkardı, "al bunu, sana bir şey yapmaya kalkarsam vur beni" deyip silahı elime tutuşturdu. Silahı elime alıp bir ona bir de silaha baktım.
Kaşlarımı çattım, "benim kim olduğumu biliyor musun?"
Kafasını aşağı yukarı salladı, "biliyorum, Kardağların gelinisin."
"O zaman ne diye düşman olduğun ailenin gelinine yardım ediyorsun."
"Ne yapsaydım, burda acı içinde kıvranan bir kadını bırakıp yoluma devam mı etseydim." Derin bir nefes alıp devam etti, "burası tehlikeli başına her an her şey gelebilir. Nereye götüreyim seni?"
Hiç bir yere gitmek istemiyordum, hele ki o eve hiç gitmek istemiyordum. O kavga gürültüyü çekecek durumda değildim.
"Hiç bir yere gitmek istemiyorum." Dedim, derin bir nefes alıp gözlerimi sıkı sıkıya yumarak.
"Peki." Deyip ayaklarımı arabanın içine sokup kapıyı kapatıp şoför koltuğuna geçti. Silahı öyle sıkı tutma şimdi kendine sıkacaksın," dedi, arabayı çalıştırarak.
Dediği şeyle elimi gevşetim. Araba gidiyor du ama nereye olduğunu bilmiyordum. Kırk dakikalık yolun ardından küçük bir dağ evinin önünde durduk. Etrafıma baktım.
"Burası neresi?" Diye sordum şaşkınlıkla.
"Dağ evi." Dedi kısaca.
Arabadan çıkıp benim kapımı açtı, "kucağıma almamı ister misin?" Diye sordu kararsız bir ses tonuyla.
"Hayır, koluna tutunsam yeterli." Dedim, koluna tutunup eve doğru adımlayarak.
Evin önüne geldiğimizde belimden tutup kapıyı açıp beni içeriye yönlendirip koltuğa oturttu.
"Üstün basın çamur olmuş, bekle kıyafet getireyim" deyip içeri gireceği zaman durdurdum onu.
"Gerek yok," dedim lakin beni dinlemedi. "Evimde pasaklı birini istemiyorum." Dedi alayla. Ardından bana döndü, "gel şu odada üstünü değiş" dedi karşı odayı işaret ederek. Dediğini yapıp ayağa kalktım hızla koluma girdi ayağıma basmama izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kır Çiçeğim
Teen FictionBir köylü kızı ve askerin yanlış anlaşılmalarla başlayan çelişkili aşk hayatı.