2🎡Doğum Kaçınılmazdı

1.5K 148 34
                                    

yorumlarınız icin tesekkür ederim🥹
cok tatlısınız

2| Doğum Kaçınılmazdı

"Eser o ekmek alınacak." demişti annem bastıra bastıra. O yüzden şu an 'Aa ne zaman taşındınız?' 'Nerelisiniz oğlum siz?' 'Babangil kimlerden evladım?' gibi etrafımdaki amcaların sorularına katlanmak zorunda kalmıştım. Adamın uzattığı ekmek poşetini alıp "Kolay gelsin." diyerek ayrıldım fırından. Mahalleye adım attığım gibi esnafların ve kaldırım kenarlarında gruplaşmış oğlanların bakışları eşliğinde yeni evime doğru adımladım.

Bina kapısının önünde duran iki adam beni görünce gözümün içine bakmalarına rağmen kapıdan ayrılmamışlardı. Öylece merdivenlerin önünde birkaç saniye bakışmıştık. Uzun boylu olan beni baya bir süzmüştü ama aldırmamıştım. En sonunda "Geçebilir miyim? dememle biri yol vermişti.

Diğeri "Hoşgeldiniz, dün taşınmışsınız?" demişti.

Başımı sallayıp "Hoşbulduk." demekle yetindim. Tekrar soru sormasına fırsat vermeden binadan içeri girdim. İki kat yukarı çıkıp eve girdim.

"Koşma oğlum evin içinde." diye bağırıyordu annem kardeşime.

Eray "Ya ama anne bu evin parkelerinde efsane kayılmıyor mu?" deyip bana döndü "Abi bir sende kaysana Allah için aşırı zevkli bir şey."

Elimdeki ekmek poşetini uzattım "Seni ekmek alınması için yaptılar. Onu bile beceremiyorsun gerizekalı."

O arkamdan bir şeyler söylerken umursamadan odama ilerledim. Ben taşınmak istemediğim ve beni zor ikna ettikleri için tek bir şart sunmuştum. Eray'dan ayrı bir oda. El mecbur kabul etmişlerdi annemlerde. Sonunda kendime ait bir alanım olduğu için mutluydum. Eray gibi bir hayvanla aynı ortamda nefes almak bile boğucuyken, yıllarca aynı odada yaşamak çok büyük bir işkenceydi. Üstelik şimdi odam istediğim renkte boyanmıştı ve eskisinden daha güzel görünüyordu. Biraz değişiklikten zarar gelmezdi dimi yani.

Derken Eray yine karşımda belirdi. "Ya abi sence de biraz fazla kasmıyor musun? Sıkılmadın mı çok bilmiş evlat rolü oynamaktan?"

"Ne o abicim?" dedim kaşlarımı kaldırırken "Senin gibi hiçbir işe yaramayan evlat rolü mü oynamalıyım artık?"

O arkamdan böğürürken yatağıma uzandım. Gözlerimi kapatıp bir süre dinlendim. Dün gece uyuyamamıştım ve buna rağmen annem beni sabahın köründe uyandırıp ekmek almaya yollamıştı. Çünkü mal Eray'ı uyandırmak imkansızdı, kendisi uyanmadığı sürece kimse uyandıramıyordu. Daha öncesinde üzerine su da dökmüştüm, yataktan da atmıştım, yangın söndürme tüpü bile sıkmıştım. Uyanmıyordu, ayıydı işte ayı. Bunu benden küçük olmasına rağmen benden oldukça uzun ve iri olduğu için söylemiyordum. Gerçekten kardeşimin ayı olduğunu düşünüyordum.

Gerçi küçük çekirdek ailemden sadece kardeşimi seviyordum o ayrı.

"Hadi sofraya!" diye bağıran annemin sesiyle gözlerimi aralayıp yataktan çıktım. Havalar soğuk olduğu için evde kalın sweatlerle dolaşıyordum, bu yüzden sweatimin şapkasını takıp içeriye öyle girdim.

Kendi yerime yerleşip annemle babamın her sabah sergiledikleri sabah performanslarını izledim. Babam annemin saçlarını okşayıp iki yanağından da sıkıca öpmüştü. Annemde utanıyormuş gibi yapıp yalandan birkaç laf söylemişti babama.

"Anne bizim okul işi ne olacak ya?" dedi Eray.

"Hallederiz oğlum daha iki hafta var okulların açılmasına." dedi annem babamın tabağına yumurta koyarken.

"Mahallede tamirci varmış arabayı oraya vereyim diyorum..." diye giriş yaptı cümlesine babam. Ben sessizce tabağımdaki sosisi ısırıyordum. "...kime sorsam oraya vermemi söyledi. İyi bir yer herhalde."

Annem başını sallayıp "Öyle yapalım hayatım." diyerek onayladı babamı. "Vardır bir bildikleri."

"He ben biliyorum." diye atladı Eray. "Mahallenin abisinin yeriymiş orası. Dün gittiğim bakkaldaki abiyle sohbet ettik baya o anlattı. Tüm mahalle sever sayarmış o adamı, güveniyorlarmış. Zaten adam da her işine koşuyormuş mahallelinin."

"Bu da iyice dedikoducu oldu görüyor musunuz?" dedi babam şaşkın şaşkın Eray'a bakarken.

"Amaaan..." dedi annem "Neyse Eser, Eray. Sizi şu arka sokaktaki okula yazdıralım yakın da zaten, gider gelirsiniz."

Ben sessizce başımı sallayıp çayımı yudumlarken Eray o okulu istemediğine dair bir şeyler zırvalamaya başlamıştı. Dayanamayan babam yine anneme dönüp "Sustur şu oğlunu Sevinç." dedi.

Sözün özü, Ben Güray Çelik. 08.08.2005 tarihinde Eser Karaca olarak yeniden dünyaya gelmiştim.

.

ilk bölümler biraz karışık görünebilir ama oturucak
daha cok isimiz var

Recreation | bxb | reenkarnasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin