29| Kabullenmemek... Kaçınılmazdı
"Sen bütün bunları nereden biliyorsun abi?"
Ne ara oturduğum yerden kalkmıştım, ne ara Eray'la Timur'un kollarının arasına girmiştim, ne ara Karan'la vedalaşıp çocuklarla eve girmiştim hatırlamıyordum. Bazı şeyler silinirdi ya, ne kadar zorlasanız da o boşluğu hatırlayamaz yerini dolduramazdınız? Aynı onun gibiydi. Veremeyeceğim cevaplardan artık ne kadar korktuysam, fark etmeden o kadar acele etmiştim.
Yatağımın üzerinde oturan ikili ve çalışma masasının sandalyesinde dönüp durarak onlara her şeyi anlatan ben... Olayın üzerinden geçen saatler... İkisinin tepkisizliğinin yanında benim yorgunluğum... Sürekli Taylan tarafından aranan ve kendi kendine kapanan telefonum... Eray'ın her cümlemden sonra bana yabancılaşan bakışları... Birkaç mesaj attıktan sonra yanıt alamayınca yazmayı kesen Karan... Daha inandırıcı olması için sakladığım yerden çıkardığım Güray'ın kaza raporu... Sevinç'i anlatırken titreyen ellerim... Sıra Karan'a gelince dolan gözlerim... Dayımdan ve beraber olan geçmişimizden bahsederken kısılan sesim...
"Hassiktir amına koyayım." diye mırıldandı Timur gözlerini halıdan ayırmadan. "Hayata bak. Annen, yani nişanlın ama yani annen.. Sikeyim çok kötü." Dudaklarımı ıslatıp başımı salladım bir şey daha diyecek gücüm kalmamıştı. "Ee şimdi ne olacak? Hala aramaya devam edecek misin seni öldürenleri?"
"Evet." dedim sessizce "Öğrenmek zorunda hissediyorum kendimi. Dayım bir şeyler biliyor ama söylemiyor gibiydi. Onunla tekrar konuşmayı deneyebilirim."
"E peki," derken bu sefer gözlerime bakmıştı Timur "dayına da aynı bu şekilde gerçekleri anlatsan?"
Tuttuğum nefesimi bırakırken başımı iki yana salladım. "Kolay değil. Neden daha önce gelmedin diyecek, özlemedin mi diyecek, bırak bu işin peşini diyecek... Ya da belki de hiç inanmayacak. Her şeyi geçtim o artık yaşlı. Yakında 60 olacak kadar yaşlı hem de. Hazır değil bence bunları öğrenmeye."
Timur dudaklarını ısırırken beni onaylayan mırıltılar çıkarmıştı. Daha sonra kolunu yanındaki Eray'ın omzuna atıp sırıtırken "Ee sen ne düşünüyorsun? Konuşmadın hiç." demişti.
Eray ise başını önüne eğmiş, hiç kaldırmamıştı. Timur'un omzundaki elini ittirip ayaklandı. "Bunca zaman ayakta uyuduğumu düşünüyorum." deyip elini kapının koluna attı.
Hemen ayağa kalkıp kapıdaki elini tuttum "Eray bir dur konuşalım."
Sertçe elimi tutup elinden kurtardı ve ittirdi "Benim seninle, senin gibi bir yabancıyla konuşacak hiçbir şeyim yok." dedi ve beni arkasında bırakıp odamdan çıkıp gitti.
Hemen ayağa kalkan Timur kısaca omzuma dokunup "Ben onunla konuşurum." diyerek Eray'ın peşinden gitmişti. Sırlarımla beraber odamda yapayalnız kalmıştım.
Yaklaşık bir saat sonra annemin dışarı çıkmasıyla beraber sabahtan beri arayan Taylan'ı eve çağırmıştım. O da çok sürmeden gelmişti. Üzerimdeki penguenli pijamalarım ve kucağımdaki çikolata kavanozuyla kapıyı açmam onu şaşırtsa da üzerinde durmayıp beni şaşırtarak kollarının arasına almıştı ona göre minicik kalan bedenimi. "Çok korktum." derken sesinden hala endişe akıyordu. "Başına bir iş açacaksın, her şey ortaya çıkacak diye korktum."
Geri çekilirken "Korkutmak istememiştim." dedim dürüstçe. "Ama ne yalan söyleyeyim, bende korktum. Eğer orada olmama rağmen o çocuğu hayatta tutamasaydım okuduğum onca yıldan utanırdım."
Çikolata dolu kavanozdan bir kaşık daha alırken Taylan üzerindeki paltosunu çıkartmış asmakla uğraşıyordu. "Hocam, asıl kadın sana doktor musunuz, dediğinde ben sıçtık diye düşündüm. Hayır dersen, nasıl müdahale ettin diye soracak. Evet dersen, lisansını görmek isteyecek yaşını soracak. Felaket gibiydi."
Dudaklarımın arasındaki kaşığı çekip "Cevap vermeyip kaçabilirdim." deyip ona arkamı dönerek oturma odasına doğru yürüdüm.
Küçük bir kahkaha atıp "Ya ama Güray hocam..." diyerek cümleye başlamıştı ki aynı benim gibi bir anda karşımızda beliren kardeşimle arkadaşımı görmüştü. Gözleri kocaman açılırken "...ben evde kimse yok sanıyordum." diyebilmişti.
Timur heyecanla bir adım öne çıkmış "Doktor arkadaşın mı?" diyerek Taylan'a bakmıştı.
Taylan elini ensesine atıp kaçamak bakışlarla onlara bakarken ben biraz daha çikolatayı kaşıklamış "Herkes bilince ne rahat oluyormuş böyle." diyerek salona doğru yürümeye devam etmiştim.
Eray bana tavır almış gibi görünüyordu ama henüz 16 yaşında bir çocuk olduğu için bu durumun üzerinde durmamaya karar vermiştim. Olgunluk göstermesini, beni hemen kabullenmesini ondan isteyemeyeceğimi zaten biliyordum. Böyle olması beni üzmüş müydü, evet ama yine de elimden başka bir şey gelmiyordu. Beni bir yabancı olarak görmemesini isterdim, ama karşısına çıkıp ben Güray değil sadece Eser'im diyemezdim. Anlattığım şeylerin ona ağır geldiğini biliyor ve biraz zaman tanıyordum.
Taylan'la beraber evde geçirdiğimiz birkaç saat Timur'un gitmesi ve annemlerin gelmesiyle son bulmuştu. Kimseye yakalanmadan onu evden çıkartıp odama kapanmıştım. Annem hem Eray'ın hem de benim yemek yemek istemediğimizi duyunca sinirlenmiş olmalı ki biraz bağırıp bizi odamızdan çıkarmaya zorlamıştı. Başaramayınca da pes etmişti.
Karan: eser 14.46
bir sorun yok dimi
öyle bir anda gidince endişelendim
eser? 15.37
bir açıklama yapmıyo musun? 16.48
Eser: kusura bakma karan bakamadım 19.23
Karan: önemli değil
sorun yok dimi
Eser: hayır yok
Karan: peki bugün
neydi o yaptıkların
Eser: ilk yardım eğitimi almıştım biliyorum birkaç bir şey hem doktor akrabalarımız da var
hatta cerrah olan kuzenimi aramıştım orada da
Karan: bu kadar yani
Eser: evet
ne olucaktı ki başka
Karan: hiç
ne olabilirdi ki|
ne sandım ki|
Eser: sende kusura bakma öyle bi anda gittik
Karan: merak ettirdin
Eser: geçti mi peki merakın
Karan: geçti diyelim
hayırlı gecelerin olsun eser
Eser: iyi geceler karan
.
Yasemin: pazar 16.00 diyelim mi tatlım
Eser: olur uyar bana
tesekkürler tekrardan
görüşürüz
Yasemin: görüşürüz canım
.
31. bölüme kadar yazdım elimde taslak kalmayınca bir süre bölüm atamayabilirim :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Recreation | bxb | reenkarnasyon
Storie d'amore[TAMAMLANDI] Acımasız bir cinayete kurban gitmiştim. Ama şimdi ikinci bir şansım vardı, yeniden doğmuştum. - 0542: allahın selamını almicak mısın gardas sen Eser: siz kimsiniz 0542: hesap mı soruyosun birader sen bana Eser: e yazmayın o zaman 0542:...