yarın bölüm gelecek deyip, bölümü kendi kendime okuyup size atmayı unutmusum cok özür diliyorum efm
43| Ucu Açık Sorular Kaçınılmazdı
Rüzgara siper ettiğim parmaklarım maalesef ki çakmağımın ateşi için yeterli olmuyordu. Oflayarak tekrar denediğimde başarılı olmuş sigaramı yakabilmiştim. Derin bir nefes çekip zararlı dumanı dudaklarımın arasından üfledim. Zihnim son birkaç dakikadır sessiz olduğu için kendimi huzurlu ve rahatlamış hissediyordum. Böyle yoğun geçen bir günün sonunda biraz olsun sessizlik gerçekten iyi gelmiş, beni bir ağrı kesiciden daha korumuştu.
"Eser." Karan'ın tok sesi kulaklarıma dolmasına rağmen yüzümü yanıma gelen adama çevirmedim. Hastanenin bahçesindeki insanlarda gözlerimi gezdiriyor, boşluğu değerlendiriyordum. Zaten diyecek neyim vardı ki? Son kez geçmiş olsun deyip hastaneden çıkmıştım. "Teşekkür ederim."
"Önemli değil. İşim bu- yani buydu." Kısa bir sessizlik. Ceketinden gelen hışırtılar. Çakmak sesi. Dudaklarından dumanı üflerken çıkan hafif ses. İçtiğim sigaranın kokusunu bastıracak kadar ciğerlerime işleyen yoğun kokusu.
"Özür dilerim." Sessizliği bozan beklenmedik bir söz... En azından benim ondan beklemediğim bir söz.
Bir anlığına ona bakıp kahveleriyle karşılaşınca geri önüme döndüm. Yutkunup "Ne için?" diye sordum. Sorumun cevabını biliyordum ama ondan duymak istiyordum. Uzun uzun anlatsın, dakikalarca konuşsun çözüm bulunsun istiyordum.
Hızlıca içtiği sigarasının sonlarına gelmişti daha ben yeni yarılamışken. "Senden kaçtığım için."
"Neden kaçtın?" dedim bu seferde.
"Bilmiyorum... Eser... Sanırım biraz kendimle yalnız kalmalıydım. Dinlemeliydim, düşünmeliydim."
"Benimle de konuşmalıydın." diyerek araya girdim.
Başını sallayıp "Seninle de konuşmalıydım." dedi. "Sen alışmış olabilirsin ama benim için bu çok yeni ve imkansız bir olay. Düşünmem gerekiyordu, çok düşünmem gerekiyordu."
Dumanı son kez üfleyip biten sigaramı söndürüp yanımdaki çöp kutusuna attım. Üşüyen ellerimi sweatimin cebine soktum. Hırkamı mahallede sokakta unutmuştum. "Ne düşündün peki?"
Konuşmadan önce üzerindeki ceketi çıkartıp omuzlarıma bıraktı. "Araştırdım. Reenkarnasyonu. Ne olduğunu nasıl olduğunu. Çok fazla hikaye makale vardı. Pek bir şey anlamadım. Kafam almıyor öyle şeyleri. Ama imkansız olmadığını söylüyorlardı. Eski olaylar cart curt."
"Ne düşündün?" dedim bir kez daha.
Benim gibi insanları izlemeyi kesip kahvelerini siyahlarıma çevirdi. Göz teması kurduğumuzda ve bana bu şekilde derin derin baktığında onu ne kadar özlediğimi fark etmiştim. Biz hiçbir zaman sevgili olmamıştık, bu yaşadığımızda ayrılık değildi. Ama kalbim sanki ondan bir kez ayrılmış ve bir daha kavuşamamış gibi hissediyordu. Koca adamı kollarımın arasına alıp sarıp sarmalamak istiyordum. Kokusuyla mayışıp kesintisiz bir uyku, kahvelerinde her zaman kendi yansımamı görmek istiyordum. "Sana inanmayı düşündüm."
Ona doğru bir adım attım. "Başka?"
Dudağını ısırıp geri bıraktı. Gözlerim birkaç saniye pembe et parçasında dolaştı. "Sana güvenmeyi düşündüm."
Bir adım daha. "Başka?"
"Güray hocayla Eser'in bambaşka kişiliklere sahip olduğunu, senin sen olduğunu düşündüm."
Son bir adım daha atarak ayak uçlarımız birbirine değecek kadar yakınlaşmamızı sağladım. Başımı kaldırıp yeniden yansımamla bakıştım. "Başka?"
Gözlerini kapatarak görüşümü engelledi birkaç saniye. Ardından göz kapakları geri açıldığında göz bebeğinin büyüyüşüne saniyeler boyunca şahit oldum. Siyahlarımdan bir an bile ayrılmadı. Dudakları yavaşça açılıp kapandı. "Seni ne kadar sevdiğimi düşündüm."
Eli ceketini tutan ellerimi kavradı. Avuç içlerindeki sıcaklık tenime işlemeye başlamıştı. "Ne kadar?" Ne diyeceğimi bilemeyip sorduğum yersiz soru anında pişman etmişti beni.
"Eser..." dedi fısıldar gibi "...her zaman vardı. Seni ilk gördüğüm andan itibaren bir his, bir merak. Her zaman aklımdaydı. Gözlerinin ve sesinin tonunun ne kadar onu andırdığının farkında mısın? Hep düşündüm. Hatta bazen bu yüzden mi sana çekiliyorum diye düşünürdüm. Ama öyle değildi."
Parmaklarımı parmaklarının arasından geçirip ellerimizin bütün olmasını sağladım. Batan güneşin turuncu ışığı doğrudan onun yüzüne vuruyor bana eşsiz bir manzara sunuyordu bir yandan. "Nasıldı?"
Derin bir nefes bırakıp dudaklarını ıslattı. "Sen farklıydın. Evet andırıyordu bazen. Ama farklıydın. Gülüşün, düşüncelerin, etrafındakilere davranışın, karakterin, utangaçlığın. Zamanla bu hallerine o kadar alıştım ki Eser... Kendim bile fark etmeden, o kadar alıştım ki. Senin Eser kişiliğin bana öyle bir işledi ki, Güray hocayla alakan kalmadı gözümde. Şimdi bile anlamlandıramıyorum. Bambaşkasın, çok başkasın, Eser'sin. Ama bazen de Güray'sın. Onun gibisin."
"Kafan karışık." dedim daha fazla devam etmeyeceğini anlayınca. Başını sallayarak beni onayladı. "Benimde çok karışık. Ve senin bunu düşünmen, benden uzaklaşman o kadar doğru ki haksızsın diyemiyorum, kızamıyorum sana. Düşünmen lazım tabii, yalnız kalman lazım, bazı şeyleri kafanda oturtman lazım anlayabiliyorum. Ne dersem diyeyim bütün sorularına cevap olamaz belki. Senin kendi içinde yüzleşmen lazım."
"Evet." dedi sözümü kesip. "Tam olarak öyle gülüm." Son dediği kelimeyle istemsizce dudaklarım kıvrılırken bana eşlik etti.
"Bu yüzden sana bir şey diyemiyorum Karan. Benden uzaklaşma. Soru sorma. Kabullen. Asla diyemem böyle şeyler. Ama istersen bazı şeyleri beraber çözebiliriz diyebilirim. Aklındaki ucu açık soruları doldurmana yardımcı olabilirim diyebilirim. Sana sen izin verdiğin kadar sevgimi gösterebilirim diyebilirim."
Gözleri usulca kapanırken başını omzuma yasladı. Tuttuğu ellerimi bırakıp, ellerini belime sararak bedenlerimizi bütün hale getirdi. Aynı şekilde omzuna ellerimi yerleştirip ensesindeki saçlarına daldırdım parmaklarımı. "Çözeriz. Her şeyi yavaş yavaş zamanla çözeriz. Sadece artık canım ne zaman isterse gelip sana sarılabilir miyim onu söyle?"
Yanaklarımın kızarmasının sebebi rüzgarlı hava mıydı yoksa dudaklarından çıkan kelimeler miydi bilmiyordum. Ama yüzümün cayır cayır yandığı kesindi. "Olur, sarılabilirsin."
.
artık sevgili gibi biseyler🥳🥳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Recreation | bxb | reenkarnasyon
Romance[TAMAMLANDI] Acımasız bir cinayete kurban gitmiştim. Ama şimdi ikinci bir şansım vardı, yeniden doğmuştum. - 0542: allahın selamını almicak mısın gardas sen Eser: siz kimsiniz 0542: hesap mı soruyosun birader sen bana Eser: e yazmayın o zaman 0542:...