ben artık sevgili olsunlar sadece smut okuyalım istiyorum ama bi 70 bölüm daha sürer bunların sevgili olması
35| Kahvehanenin Önü Kaçınılmazdı
"Nereye abi?" dedi eli yüzü motor yağına bulanmış çocuk.
Karan son kez etrafı kontrol edip "Akşam gelirim." diyerek karşı kaldırıma geçmişti. Yoldan geçenlerin, camdaki teyzelerin, kapı önündeki esnafların hatta yolda top oynayan çocukların bile selamını alıyor öyle devam ediyordu yürümeye. Elinde pazar poşetleriyle yokuşu çıkmaya çalışan yaşlı kadını görünce elindeki tespihi cebine atıp koşar adım yanına gitti kadının. "Sebahat teyze niye çağırmıyorsun bizim bebeleri?" diye sitem ederek aldı kadının elindeki torbaları.
"Amaaaan." diye söylendi yaşlı kadın "Elim kolum tutuyor be oğlum, taşıyordum işte."
Karan kadının enerjik hallerine alışık olsa da sabır çekip "Doktor sana kendini yorma demedi mi Sebahat teyze, sen niye evde oturmuyorsun ben anlamıyorum ki." diye söylenmeye devam etti.
Kadın kendisinin iki katı adamın sırtına elini patpatlayıp gülümsedi "Dipçik gibiyim ben. O doktor otursun evinde dinlensin. Ben sıkılıyorum."
Kadını giriş kattaki evine kadar bıraktıktan sonra yoluna devam etti. Ayağına gelen topu birkaç defa sektirip çocuklara geri gönderdikten sonra camdan kendisine yeni kaynattığı hoşafı uzatan teyzeyi kıramayıp yanına gitti. Kapı önünde onunla sohbet edip kadını oruçlu olduğuna inandırdıktan sonra bir akşam yemeğe gelme konusunda anlaştı ve oradan da ayrıldı. Tespihini çevire çevire kahvehaneye geldi. İçeri girip çay dağıtan çocuğun saçlarını karıştırdı. Taş sakladığını gördüğü adamın yanından geçerken "Haydar abi ellerinde pek bir dolu." diye laf atmayı ihmal etmedi. Masadakiler taş çalan adamı sıkıştırırken o eğlenerek arkadaki çalışma odasına ilerledi.
"Abi çay getireyim mi?" dedi az önce saçını okşadığı çocuk.
"Getir oğlum." deyip masasına kuruldu. Birkaç evrak işiyle ilgilenirken çayı gelmişti. İşi henüz bitmeden çalan telefonuyla beraber kahvehaneden birkaç saat içinde geri çıkmak zorunda kalmıştı. Sokağın sonundaki boş arsanın önüne park edilmiş siyah arabayı tanıyınca arabaya doğru ilerledi. Cama iki kez tıklayıp geri çekildi. Cebinden sigarasını çıkartıp yeni kararmaya başlayan gökyüzünde gözlerini gezdirdi.
Arabadan inen adamla bir süre hararetli bir konuşma gerçekleştirdikten sonra adamın arabaya binmesini beklemeden uzaklaştı. Söylene söylene sigara hasreti çekerken bu sefer dükkana giden yola sapmıştı. Köşeyi dönmesiyle uzun süredir görmediği Eser'i gördü. Bir süre uzakta kalıp izlemeyi tercih etti. Çünkü Eser kendinden büyük bir adamla gergin bir konuşma gerçekleştiriyordu. Adam tek parmağını havada sallayıp Eser'e doğru bir adım atınca Karan saklandığı yerden çıkıp adamın havadaki parmağını tuttu ve küçük bedeni arkasına aldı. "Hayırdır?"
"Sen kimsin be?" dedi 40'lı yaşlarda görünen adam.
Eser arkasından çıkıp koluna tutundu Karan'ın. "Karan ben konuşacağım, sen araya girmesen olur mu?"
Çocuğun tatlı suratıyla kendisine bakması dediğini yapması için yetip de artıyordu bile. Bu yüz ifadesiyle ne söylerse söylesin Karan karşı koyamayacağını hissediyordu zaten. "Konu ne?" derken sesi sert çıkmıştı ama o zaten Eser'i gördüğü an yumuşamıştı bile.
Eser dudaklarını ıslatıp konuşmak için hareketlenmişti ama adam konuşmasına izin vermeden "Küçük adam önce oğlumu dövüyor, sonra da abisine tehdit ettiriyor. Bende olayı işin aslını konuşmaya geldim. Kimse suçsuz yere benim oğluma böyle davranamaz." diye atıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Recreation | bxb | reenkarnasyon
Roman d'amour[TAMAMLANDI] Acımasız bir cinayete kurban gitmiştim. Ama şimdi ikinci bir şansım vardı, yeniden doğmuştum. - 0542: allahın selamını almicak mısın gardas sen Eser: siz kimsiniz 0542: hesap mı soruyosun birader sen bana Eser: e yazmayın o zaman 0542:...