ben büyümüs karanı yazamadığımı fark ettim
küçükken tatlı bebis biseydi ama ağır abi karan bende calısmıyo yazamıyorum konusturamıyorum herifi11| Kırmızı Mercedes Kaçınılmazdı
Sıradan bir cumartesi günüydü. Bugünkü planım kahvaltıdan sonra Beykoz'a geçip hastaneye gitmekti. Tabi babam sanayiye uğrayıp arabayı sormamı söyleyene kadar. Ne kadar itiraz etsem de kurtulamamıştım ve tıpış tıpış sanayiye gitmek zorunda kalmıştım.
Kapının önünde tabureler vardı, çırak olduğunu düşündüğüm iki çocuk taburelerin üzerinde kahvaltı yapıyorlardı. İçeri nasıl gireceğimi, kime soracağımı bilmeden öylece mal gibi kalakalmıştım.
"Eser? Ne işin var burada?"
Arkamdan gelen sesle irkildim. Konuşan Karan'dı. Göz göze geldiğimizde nedenini anlayamadığım şekilde, titrediğimi hissettim. Bilmiyorum içim titremişti işte. Bakışlarına aşık olduğumdandır diye düşünüp boşvermeye çalıştım. "Karan... şey için gelmiştim ben..." deyip ne olduğunu hatırlamak için etrafa bakındım. Ve gördüğüm şeyle gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açıldı. "85 model Mercedes mi o?" dedim hayranlıkla kırmızı arabaya bakarken.
Güldüğünü duydum Karan'ın "Evet, baya güzel arabadır."
"Şaka mısın?" dedim arabaya doğru koşarken. Hemen sürücü koltuğuna oturup ellerimi direksiyona yerleştirdim "Muhteşem bir araba bu." Yanıma gelip arabanın dışından gülümseyerek bana bakan Karan'a çevirdim gözlerimi. "Şunun güzelliğine bakar mısın?"
Gözlerini gözlerimden ayırmadan mırıldandı. "Bakıyorum."
Dikiz aynasını düzeltip kendime göre ayarladım. Yüzümde istemsizce oluşan bir gülümseme vardı. "Çok özlemişim bu arabayı." dedim kendi kendime. Bir zamanlar bende bu arabayı kullanıyordum. Hem de o kadar çok seviyordum ki arabamı, kolay kolay kimseyi bindirmiyordum. Üstelik benim arabam dedemden bana kalmıştı. Benim için çok özel ve çok güzel bir arabaydı yani.
Karan açık olan kapıya kolunu yaslayıp hafifçe eğilerek bana baktı. "Arabayla aşk yaşaman bittiyse dışarı alalım seni."
Dudağımı büzüp üzgün gözlerle son kez baktım içinde oturduğum arabaya. Bu devirde maalesef araba sürecek ehliyetimde, alacak param da yoktu. İstesem de bir daha bu Mercedes benim olamazdı. Dışarı çıkıp benden oldukça uzun olan adama gözlerimi diktim. "Çok iyi bakın bu arabaya tamam mı?"
Karan elindeki tespihi çevirip her zamanki yan gülüşünü yaptı. "Bana işimi mi öğretiyorsun oğlum?"
"He ondan." diye mırıldanıp başımı başka yöne çevirdim. Bizim arabayı görmemle buraya gelme sebebimi hatırlamıştım. "A ben araba için gelmiştim."
Başını aşağı yukarı sallayıp bir yere gitti. O gelene kadar ben kırmızı güzelliği izlemiştim. Geldiğinde elinde bizim arabanın anahtarını gördüm. Bana vermeden elinde tutuyordu. "Atla bırakayım. Bende oradan bir yere geçecektim." deyip arabaya doğru adım atmıştı ki önüne geçerek durdurdum.
Sırıtıp "Sen atla ben götüreyim?" dedim.
'He, he' gibisinden başını salladı. "Benim başıma iş açma Eser, atla işte." dedi.
İnatla geçmesine izin vermedim. "Ben götüreyim ya, lütfen." deyip ekledim "Hem babam bana izin veriyor, kullanıyorum ben." diyerek yalan söyledim "Zaten sadece bir sokak, lütfen Karan?"
Gözlerini kapatıp birkaç saniye düşünüyormuş gibi bekledi. Sonunda gözlerini açtığında oflayarak "Tamam ulan." demişti.
Ben hevesle sürücü koltuğuna yerleşirken o da yanımdaki koltuğa oturmuştu. Ayaklarım pedala yetmeye başladığı zamandan beri bizim arabayı kaçırıyordum ben zaten, alışkanlık olmuştu hatta benim için. İlk zamanlar biraz köreldiğim için zorlanmıştım ama çok geçmeden eskisi gibi iyi sürmeye başlamıştım. Bu yüzden araba kullanmak benim için hiç sorun değildi, üstelik dediğim gibi bir sokak gidecektik. Sanayi bizim evin bir üst sokağındaydı.
"Yola dikkat et tamam mı?" dedi Karan bir kolunu cama atmış dururken.
Gülüp "Daha çalıştırmadım bile." dedim.
"Olsun, güvenemedim sana."
"Buna pişman olacaksın..." dedim kendimden emin "...yılların sürücüsüyüm ben."
"Ne o..." deyip güldü "...şimdi de 25 yıllık sürücüyüm mü diyeceksin?"
Kurduğu cümleyle yutkunup dudaklarımı ıslattım ona çaktırmadan. Bir yandan da yola çıkmıştım. Ve azıcık yolu uzatmaktan zarar gelmez diye düşünüyordum. Dediğinde haklıydı. İki hayatımı da toplasak onun dediği kadar araba kullanmış oluyordum. Güray 14 yaşında araba kullanmayı öğrenmişti, Eser'de 10-11 yaşlarında babasının arabasını kaçırmaya başlamıştı.
"Evet öyleyim." derken bir yandan da yolu uzattığım için bir şey dememesini umut ediyordum.
"Te Allah'ım." deyip güldü. Onu güldürdüğümde mutlu oluyordum. Çünkü dışarıdan bakınca hiç gülmeyen, şakadan anlamayan, soğuk bir adammış gibi görünüyordu.
"Nereye bırakalım seni abisi?" dedim bizim sokağa girerken.
"Sen evin oraya park et de, ben çıkar giderim."
"Çok sıkıcısın." dedim yanaklarımı şişirmeden önce.
O bana yine "He, he..." derken ben arabayı park etmiştim güzelce. "Hadi eyvallah." deyip arabadan indi.
O uzaklaşmadan açık camdan dışarı bağırdım. "Babama söylemezsin diye umuyorum?"
Olduğu yerde bana dönüp 'Kandırıldım' olarak adlandırdığım bakışlarını attı. Sonra da bir şey demeden yürümeye devam etmişti. Arkasından baktığımda kahvehaneye girdiğini görmüştüm. Maç olmadığı sürece orayı sıkıcı buluyordum, yaşlıların okey atıp birbirlerinden taş çaldığı sıkıcı bir mekandı.
Onun üzerinden gözlerimi çekip torpidoyu açtım. En son buraya Papara kartımı koymuş, bir daha da almayı unutmuştum. Aklıma gelmişken alacaktım. Eğilip karıştırırken başka bir kart buldum. Sanayinin kartıydı bu. Sırıtarak yazanları okudum.
Kurtoğlu Oto Yıkama/Bakım
Yedek Parça ve Yetkili Servis
Karan Kurtoğlu
İletişim: 0542*
Adres: İstanbul ***"Hassiktir."
Karan Kurtoğlu
Dolan gözlerimle kahvehanenin önünde birileriyle konuşan Karan'a baktım. Yutkunamadım.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Recreation | bxb | reenkarnasyon
Romance[TAMAMLANDI] Acımasız bir cinayete kurban gitmiştim. Ama şimdi ikinci bir şansım vardı, yeniden doğmuştum. - 0542: allahın selamını almicak mısın gardas sen Eser: siz kimsiniz 0542: hesap mı soruyosun birader sen bana Eser: e yazmayın o zaman 0542:...