6🎡Karan Kaçınılmazdı

1.2K 134 9
                                    

bitiren wanna be yours okuyomus öyle duydum
o da zaten yakında final🥹

6| Karan Kaçınılmazdı

0542: ben sana bacımdan uzak dur demedim mi

Eser: dedin mi

0542: dalga mı geçiyosun kocum sen benimle

Eser: sen kimsin ki

bacın kim siz kimsiniz

teskilat mısınız

0542: rest çekmeye de baslamısız

cok iyi cok hos

Eser: ya

ya DGAHSDFHGSFDJASDF

gülmiyim gülmiyim diyorum da

ne anlatıyosun abi sen

0542: gül sen

çocuktur bebedir diyip sustum

bi daha susmam

kardesimden uzak dur

kız istemiyorum demis nesini zorluyosun

mahalleye yeni geldin falan eyvallah çektik ama

zorlama şansını

Eser: ne kızı ya KIZ KİM

0542: sen anladın beni biliyosun kim olduğunu

hadi hayırlı akşamlar

Eser: DELİRİYORUM

50 yıl yasadım ama insanları hala çözemedim be anasını satayım|

.

Telefonumun ekranını kapatıp cebime attım. Yarım bıraktığım kitabımı elime almak üzereydim ki oturduğum çardağa doğru gelen Timur'u fark ettim. Zaten fark edilmeyecek gibi değildi ki. Okul gömleğini üzerindeki kırmızı sweatin üzerinden tek düğmesini yakasından bağlayarak giymişti. Kendisi önde gömleği arkasında pelerin gibi uçuşurken yanıma yürüdü.

Kitabı yanıma bırakıp dizlerimi çektim kendime doğru. "Ne yapıyorsun..." deyip birkaç saniye sustu "...küçük?"

"Küçük ne be?" dedim şok içinde. Tamam boyum biraz kısaydı ama 'küçük' diyeni ilk defa görüyordum. Yüzüme yüzüme zorbalıktı bu.

"Ne bileyim ya." deyip çardağın her hangi bir kısmına uzandı. "Adını hatırlayamadım."

"Eser." dedim gülüşümü bastırarak. Çok değişik bir tiplemesi vardı Timur'un. Dışarıdan gören biri eli yüzü düzgün normal bir çocuk sanabilirdi ama o bir şekilde belli ediyordu normal olmadığını.

"Heh, Eser. Ben biraz kestiriyorum burada sen beni ders bitince uyandır tamam mı?" deyip cevabımı beklemeden gözlerini kapattı.

Tüm deliler beni buluyordu bugün. Buz gibi havada gelip çardakta uyumuştu çocuk. Şubat ayındaydık be, şubat. Bir şey demeden kitabıma geri döndüm. 20-25 sayfa civarı okumuştum ki zaten boş olan dersin bittiğini haber veren zil çaldı. Ayak ucuma koyduğum çantamı koluma takıp Timur'a doğru eğildim. Hafifçe omzuna dokunacaktım ki gözleri kapalı olmasına rağmen elimi havada yakalayıp hızla uyandı. Ben şok içinde ona bakarken "Ders bitti mi?" demişti. Yutkunup başımı sallamamla elimi bırakıp ayağa kalktı. "Gel gidek."

Bu çocuğun gerçekten deli olduğunu düşünüyordum ama bir yandan da eğlenceli gelmişti kişiliği. "Nereye acaba?" diye söylensem de umurunda olmayacağını az çok anlamıştım.

Beraber bizim evin sokağına girmemizle Eray'da bize katılmıştı. Saçma sapan konulardan bahsederken kahvehanenin önünde oturan adam çarptı gözüme. Necdet abinin yanlışınız olmasın dediği adamdı ve yine doğrudan bana bakıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam adı Karay ya da Kar ile başlayan bir şeydi. Göz göze gelmemizle başımı hafifçe eğdim. Kaşlarını kaldırıp o da eğdi. Elindeki tespihi çevirirken sırayla üçümüzü de süzmüştü. Eray'ın "Ya abi bana bir odaklan." demesiyle gözlerimi ona çevirdim.

"Ne var yine?"

"Niye dinlemiyorsun konuşuyorum burada bir saattir?" diye sitem etti.

Hemen ardından Timur'da başını sallayıp "Saygısızca ve affedilemez." dedi.

"Ne var ne?" dedim umursamadan.

İç çekip "Acaba doktor mu olsam diyorum, ne dersin?" dedi. Yutkundum sessizce. Kurduğu cümle beni eskilere götürmüştü. Mesleğimi özlüyordum bazen. Hastanedeki odamı, uğraştığım stajyerleri ve hemşireleri, samimi olduğum hastalarımı... hepsinin hayatından bir anda çıkıp gitmiştim ve muhtemelen artık hiçbiri beni hatırlamıyordu. "Alooo? Abeee?"

Daldığım yerden gözlerimi çekip "Ol." dedim düşünmeden.

"Gerçekten mi, yakışır mı ki bana?" dedi düşünür gibi görünen ifadesiyle.

"Kıyafet mi lan bu?" dedi Timur benim yerime. "Mesleğin yakışanı mı olurmuş?"

"Olur tabi." diye cırladı Eray "Düşünsenize anons ediliyor, uzman doktor Eray Karaca acilden bekleniyorsunuz. Önlüğüme ellerimi sokup acile gidiyorum sonra. Tüm hastalar beni bekliyor. Çok havalı olmaz mı?"

Boş bulunup "Gerçek hayatta acili görsen bırak doktor olmayı oradaki steteskop bile olmak istemezsin." dedim.

"Sen ne anlarsın ya." diye kızdı Eray.

Timur'da başını sallayıp "Önceki hayatında doktor muydun, bilmiş bilmiş konuşuyor bir de." dedi. Ben şok içinde olduğum yerde kalırken Timur kardeşimin koluna girmiş bir şeyler anlatıyordu. Üzerine düşünmeden söylediği bir laftı sadece. Ama neden bende bu kadar merak uyandırmıştı? Timur'un bu konu hakkında bir bilgisi olabilirdi. Aklıma onunla reenkarnasyonu konuşmayı not ettim.

"Geçebilir miyim?" Arkamdan gelen ses ile irkildim.

"Ha ne?"

Karay denen adamdı. Elindeki market poşetleriyle öylece dikiliyordu. Yanında da bacağı kadar yaşlı bir teyze vardı. "Geçeyim mi diyorum?"

"Tabii, pardon." deyip kenara geçtim. Yine konuşmamın üzerine birkaç saniye sessizce bana bakmıştı. Geçen gün kahvede de böyle bakmıştı. Tuhaf bir adamdı. Mahallenin abilerinden olabilirdi ama bana göre normal biri değildi.

"Allah razı olsun Karan oğlum." diyen teyzeyi duymuştum en son. Karay, Karan ne fark ederdi?

Daha fazla oyalanmayıp beni satan kardeşimle yeni sınıf arkadaşıma yetişmeye çalıştım.

.

düz yazmayı pek sevmiyorum ve beceremediğimi düşünüyorum o yüzden hata falan görürseniz uyarmanız cok hos cok tatlı olur

Recreation | bxb | reenkarnasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin