24🎡Hastane Karşılaşması Kaçınılmazdı

950 122 18
                                    

dün bölüm gelmedi cünkü hastaydım :(

24| Hastane Karşılaşması Kaçınılmazdı

"Bence kaza raporu değiştirilmiş Güray hocam." dedi Taylan üzgün bakışlarıyla. Bana eski adımla seslenmesine artık alışmıştım. Eser dediğinde kendini çok tuhaf hissettiğinden ve böylesinin daha rahat olduğundan bahsetmişti. Yine de alışmam zor olmuştu.

Oflayıp önümdeki kağıdı masaya bıraktım. "Kim neden değiştirir abi aklım almıyor."

"Asıl kim neden Güray hocayı yani seni öldürmek ister?" dedi o da.

Başımı iki yana sallayıp gözlerimi kapattım. Düşünecektim, beni sevmeyen herkesi tek tek gözden geçirecektim. Okul çıkışı bir işim olmadığı için hastaneye Taylan'ın yanına gelmiştim. Zor da olsa erişebildiği kaza raporunu göstermişti bana. Resmen frenlerden bahsedilmiyordu, yüksek hız sonucu kaza demişlerdi. Tırdaki adamın da öldüğünü öğrenmiştim bir de. Kendimi bok gibi hissettirmişti bu haber.

"Sen bir zamanlar bende ölümünü araştırıyordum demiştin. O zaman hiç bir ipucu bile bulamadın mı?" diye sordum Taylan'a.

Başını iki yana salladı. "Frenler hakkında tek bir şey bile öğrenememiştim sen diyene kadar. Sadece karşı taraf hakkında birkaç şey öğrenebilmiştim. Ayrıca otopsi raporunun da peşine düşmüştüm ama..." deyip sustu.

"Ne ama?"

Oturduğu sandalyede dik bir konuma gelip "Birileri bunu gizli tutuyor Güray hocam. Ve inan bana bunu sıradan biri yapamaz." dedi.

Tekrar elimdeki kağıtta gözlerimi gezdirdim. "Bütün kanıtları saklayacak kadar güçlü biri... Beni öldürmek istemiş güçlü biri... kim...?"

"Hiç mi şüphelendiğin biri yok?"

"Hayır..." dedim "...başta Sevinç yani annem ve kocasından şüphelenmiştim. Ama Sevinç böcekleri bile öldürdüğümde üzülen yufka yürekli bir kadındı. Hala öyle. Beni aldattığı kişinin kim olduğunu bilmiyorum ama babamsa eğer, ondan da şüphelenmiyorum. İkisi de çok düzgün insanlar. Aşırı vicdan yapıyorlar her konuda. Babaannem kalp krizi geçirdi, hayatta kalmasına rağmen ikisi de haftalarca ağlayıp durdular."

Gözlüğünü çıkartıp burun kemerini ovdu. "Her ne kadar düzgün insanlar olsalar da Sevinç nişanlısını aldatacak kadar ve babanda nişanlı bir kadınla gizli bir ilişki yaşayacak kadar kötü. Unutma bu ayrıntıyı."

"Unutamıyorum ki." dedim "Eğer o beni aldatmasaydı ve ben bunu öğrenmeseydim belki de ölmeyecektim."

"Peki ya her şey planlıysa?" dedi bu seferde.

Kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?"

Dudaklarını ıslatıp "Yani demeye çalıştığım, o gün kapının aralık olması ve senin onları duyman tesadüf değilse? Biri bunu öğrendikten sonra sinirlenip hız yapacağını düşünerek frenlerini bozduysa?" dedi.

Dediği ihtimalde çok mantıklıydı ama bana pek olasılıklı gelmemişti. "Ona bakarsan o sinirle içeri girip olay çıkartabilirdim. Hız yapmayabilirdim ya da arabaya binmek istemeyip yürümeyi tercih edebilirdim." Susmamla haklı olduğumu düşünmüş olacak ki başını sallayarak beni onayladı "Bunu her kim yaptıysa o gün kesin olarak arabaya bineceğimden ve hız yapacağımdan emindi."

"Aslında..." diyecek oldu ki telefonu çaldı. Bana kısa bir bakış atıp telefonu yanıtladı. "Efendim? Tamam hemen geliyorum." Hızla ayağa kalkıp bana döndü "Bir hastam şoka girmiş acilen gitmem gerekiyor." deyip kapıya ilerledi ve cevap vermemi beklemeden çıktı. Odada yalnız kalmıştım.

Askıda duran ve geldiğimden beri gözüme çarpan doktor önlüğünü aldım ayağa kalkıp. Üzerime geçirip boy aynasından kendime baktım. Giymeyeli çok çok uzun zaman olmuştu. Hissettirdiği duygu bambaşkaydı, çok özlemiştim. Özlemle aynaya bakarken titreyen telefonuma verdim dikkatimi.

Taylan: işim uzun sürecek gibi

bekleme beni

Eser: tamam işine bak sen sonra görüşürüz

Taylan: özür dilerim ya

akşam haberleşelim

Eser: tamam tamam sorun yok

görüşürüz

Telefonu kapatıp üzülerek önlüğü çıkartıp yerine astım. Kaza raporunu da alarak odadan çıktım. Belki bugün Karan'la gittiğimiz o yere uğrar biraz düşünüp kafa dinlerdim.

Hastanenin çıkışına doğru yürürken onlarca kez okuduğum kaza raporunu tekrar okudum. Kim otospi raporunu gizlerdi ki? Veya kazanın sebebini değiştirirdi? Annemde babamda bunu yapacak kadar güçlü değillerdi. Hatta bir insanı öldürecek kadar kötü bile değillerdi. Aşk kuşu gibi yaşayıp gidiyorlardı.

Kağıttan başımı kaldırmadan yürüdüğüm için önüme bakmamış biriyle çarpışmıştım. Göğsüne kafa attığım adamdan hemen uzaklaşıp "Özür dilerim, çok pardon!" demiştim. Geri çekildiğimde bu adamın Karan olduğunu gördüm. "Karan?"

"Eser, ne işin var burada?"

Biz neden bu adamla sürekli olur olmadık yerlerde karşılaşıyorduk ki amına koyayım? "Hiç, sen?"

"Hiç ne demek oğlum?" dedi kaşlarını çatıp "Hastanedeyiz farkındasın dimi? Bir şey mi oldu, neden buradasın?"

Bende onun gibi kaşlarımı çatıp "Evet!" dedim "Senin hastanede ne işin var, bir şey mi oldu?"

"Haydaa..." deyip başını başka bir yere çevirdi birkaç saniye "...olmadı bir şey." dedi "Kontrole geldim say."

"Saydım." dedim ve elimi havada sallayıp "Hadi görüşürüz." diyerek bir adım attım.

Kolunu önüme koyup yakaladı beni. "Hiçbir yere gidemezsiniz Eser bey. Açıklama yapmadan bırakmam."

Oflayarak ellerimi güçlü koluna yerleştirdim. Beni yakaladığı için mutsuz görünmem gerekiyordu ama kollarının arasında olduğum için o kadar mutluydum ki. Hiçbir açıklamam olmadığı için saçmalayacaktım da şimdi. "Bilmem. Git o saçlarıyla oynadığın kıza sor." dedim tripli bir şekilde.

Şaşırarak baktı bana. "Hasbinallah, ne kızı oğlum iyi misin sen?"

Aynı şekilde tribimi devam ettirerek "Bilmem, git o tatlı yedirdiğin kıza sor iyi miyim değil miyim." deyip indirdiği kolunun arasından sıyrılarak uzaklaştım.

Arkamdan birkaç defa seslendiğini duysam ve geri dönüp boynuna atlamak istesem de kendimi tutmuş hızlı adımlarla uzaklaştım ondan. Açıklamam yoktu, ne diyebilirdim ki? Ayrıca kontrole gelmemesi gerektiğini gayet de iyi biliyordum. 6 koca sene tıp okumuş üzerine yüksek lisans yapmıştım ben.

Bunu sonra görüşecektik seninle Karan Kurtoğlu.

.

Recreation | bxb | reenkarnasyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin