bekletmeden yeni bölüm efendim
a bi de 23 nisan çocuk ve egemenlik bayramımız kutlu olsunn🫶🏻41| Ölüm Yıldönümü Kaçınılmazdı
16.04.2024
Yani Güray'ın 20. ölüm yıldönümü. Ne kolaydı söylemesi değil mi? Ne basit diyordum öyle öldüm yeniden doğdum diye. Hiç de söylendiği kadar kolay değildi aslında. O kadar zordu, o kadar zordu ki kendi içimde kolaylaştırmayı öğrenmiştim. Önemsiz gibi düşünüp şimdiye odaklanmayı öğretmiştim çocuk bedenime."Ama gerçekten çok zor." dedim başımı dizlerimden kaldırıp. Mezar taşındaki ismi her okuduğumda... "...her okuduğumda ya, tüylerim diken diken oluyor. Bu mezarın içinde yatan benim ya. Ben. Güray Çelik. Ölüyüm ama yaşıyorum Güray." Başımı üzerinde oturduğum mezar taşından kaldırıp arkasındaki mezara diktim. "Yaşıyorum Nazife. Burdayım yanınızdayım. Ama çok saçma, ben, ben anlamıyorum." Tutamadığım gözyaşlarım yeniden akmaya başladı yanaklarımdan. Arada kaçan küçük hıçkırıklarımı, yüzümü kendime çekip kollarımla sardığım dizlerime saklayarak bastırmaya çalışıyordum. Bu kadar içten ağlamamın sebebi bir yandan da kırgın olduğum adamdı. Öte yandan ise işin içinden çıkamadığım karmakarışık hayatlarım. "Neden böyle..." diye fısıldadım "...ben neden Güray olmak zorundaydım? Hatırlamasaydım keşke. Keşke Güray'ı da, doktorluğu da, o hastaneyi de... Karan'ı da hatırlam- hatır-" sözümü kesen hıçkırıklarıma müsaade ettim. Kurduğum cümleyi tamamlayamayacaktım zaten.
"Hatırlamasaydım, mı diyecektin?" Arkamdan gelen sesle yerimde irkilip hızla ayağa kalktım. Karan gözünden akan bir damla yaşla karşımda duruyordu.
"K-Karan?" dedim kekeleyerek. Bir yandan da yanaklarımdaki yaşları silmiştim hızlıca.
Elindeki çiçek buketi yavaşça yere düştü. "Ama ben biliyordum." dedi mezara bakarken. "Biliyordum sende bir şeyler olduğunu. Anlatmanı bekliyordum, Eser açık açık benimle her şeyi konuşana kadar bekleyeceğim diyordum."
"Karan açıklayabilirim." diyerek ona doğru bir adım attım. Gözümde biriken yaşlar rahat durmamış yine akmaya başlamıştı. "Reenkarnasyon bu. Güray bendim evet, ama öldüm ve Eser olarak..."
Donuk bakışlarını mezardan çekip bana dikti. Dudakları hafif aralık, burnu da hafif kızarıktı. Şoka girmiş gibiydi, haklıydı yüz ifadesi. "Biliyordum Güray hocayla bir bağlantın olduğunu." diye devam etti. "Seni ilk gördüğümde anlamıştım. Sesin, kokun, gözlerin... Gözlerinin yapısı, tonu, her şey... Birebir benziyordunuz. Ve ne düşündüm biliyor musun?" O konuşmaya devam ederken ona doğru bir adım daha atmıştım ama o bu hareketimle geri adımlamıştı. "Düşündüm ki, Allah bana ona benzeyeni gönderdi. O ölmüş, sen doğmuşsun. Bu tesadüf değil dedim, Allah bana gönderdi bu mahalle tesadüf değil dedim Eser."
Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi sımsıkı yumdum bir süre. "Belki de gerçekten senin için gönderilmişimdir. Belki de gerçekten oraya taşınmam tesadüf değildir Karan. Sen olduğunu anladığımda, bende çok şaşırdım. Ve 'demek ki onunla olmam gerekiyormuş, bedenim değişse bile ruhum onun yanına çekiliyormuş' diye düşündüm."
Elini havaya kaldırıp "Hayır." dedi sertçe "Hayır Eser. Ben..." sesi titremeye başlayınca durakladı "...ben bir tesadüf bir benzerlik olduğunu biliyordum. Ama bu kadarı, bu kadarı aklımın ucundan bile geçmemişti."
Havaya kaldırdığı elini tutup parmaklarımızı birleştirdim hala ağlamaya devam ederken. "Ama öyle." dedim zar zor.
Ellerimize baktı uzun uzun. Yutkundu. Başını yukarı kaldırıp gözlerini kapattı. "Bu mümkün değil." dedi.
Hiç beklemeden itiraz ettim. "Hayır mümkün. Mümkün olmasa burada olmazdım Karan."
Parmaklarımı sardığım parmakları karşılık verecek gibi oldu ama vazgeçti. Yine de elini geri çekmedi. "İnanmak istemiyorum Eser, nasıl olabilir anlamıyorum?"
Burnumu çekip gözlerinin içine baktım. "O kitabı boşuna hediye etmedim sana."
Göz bebekleri titredi bana bakarken. Dudağını ısırıp "O yüzden mi... ben, ben çok kötü davrandım sana." dedi, yumuşamıştı bakışları.
Diğer elini de tutup "Hayır, önemli değil." dedim. "İnanıyorsun ama bana dimi?"
Gözlerini kaçırıp "Nasıl inanacağım bilmiyorum, imkansız bir şey bu Eser." dedi.
Dudaklarımı ıslatıp derin bir nefes aldım. "O gün, içimde kötü bir his var dedin, ya bir daha görüşemezsek dedin... hatırlıyor musun?"
Hızlıca başını sallayıp yutkundu. "Evet, biraz."
"Heh işte." dedim. "Artık ne kadar içten istemişsek birbirimizi yeniden görmeyi, karşına çıktım Karan."
"Benim bunları sindirmem gerekece-" diyordu ki durakladı bir şey hatırlamış gibi. "Sen, beni tanıdığın için benimle yakınlaştın... Benim o Karan olduğumu biliyordun, bu yüzden hep etrafımdaydın. Beni seviyor gibiydin." dedi şaşkınlık içinde. Her kurduğu cümleden sonra dudaklarım aralanıyordu. "Sen bu yüzden benimle ilgilendin?"
"Hayır." dedim başımı iki yana sallarken "Öyle bir şey yok, öyle bir şey hiçbir zaman olmadı."
"Ben sana nasıl güveneceğim?" derken elini elimden kurtarmıştı. Ben ittirdiği elime bakakalırken devam etti. "Bunca şeyden sonra nasıl? G-Güray'mışsın sen, Eser... Eser kim ki? Beni sevmiyorsun bile."
"Hayır." deyip yeniden eline uzandım ama izin vermedi. Gözlerinde gördüğüm soğukluk kalbime işlemişti. Yanaklarıma dolan gözyaşlarını sildim. "Arabada kartını bulduktan sonra anladım. Yemin ederim soyadını görünce, hastanede görünce, mezarda görünce emin oldum ben. Öncesinde, kim olduğunu bilmeden seni daha doğru düzgün tanımıyorken tutuldum ben sana Karan."
Başını yere eğip bir süre bekledi. Artık ağlamıyordu o benim gibi. "Sen, beni neden seviyorsun ki?"
Bacaklarımda daha fazla güç kalmayınca dizlerimin üzerine çöktüm yavaşça. "Bilmem." diye mırıldandım "Belki göründüğünün aksine yumuşacık bir kalbin olduğu içindir. Belki yıllar önce ölüp giden doktorunun mezarını hala ziyaret edecek kadar iyi biri olduğun içindir. Belki içten gülüşün, belki ruhuma işleyecek kadar sıcak bakışların içindir. Ya ne bileyim, çok yakışıklı olduğun içindir." deyip gülümsedim kendi kendime.
Karşıma çöküp dizimin üzerindeki elimi kavradı sıkıca. "Bu benim için, çok ağır bir şey Eser. Çok ağır ve düşünmem için zaman gerektirecek bir şey. O yüzden zaman ver bana. Biraz düşüneyim."
Başımı ellerimizden kaldırmamla tekrar yüzüme bile bakmadan ayağa kalktı. Arkasını dönmüş gidecekken "Bekleyeceğim." dedim "19 yıl beklemişim seni, yine beklerim."
Geri dönmedi, dönmesini istememiştim. Çekip gitti, gitmesini istememiştim.
.
bundan sonra ne olur ne biter bende bilmiyorum sıctık sıvarız herhalde
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Recreation | bxb | reenkarnasyon
Romansa[TAMAMLANDI] Acımasız bir cinayete kurban gitmiştim. Ama şimdi ikinci bir şansım vardı, yeniden doğmuştum. - 0542: allahın selamını almicak mısın gardas sen Eser: siz kimsiniz 0542: hesap mı soruyosun birader sen bana Eser: e yazmayın o zaman 0542:...